Doğu Perinçek: Meclis’in asker kullanma yetkisi gasp edilemez

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin Toma Hawk füzelerinden daha çevik davrandı. ABD Başkanı Trump kendi kurmaylarıyla Suriye’ye karşı ne yapılacağını tartışırken, Tayyip Erdoğan, “Biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” dedi. Daha önemlisi, “lafta kalmasın” sözleriyle ABD’yi komşumuz Suriye’ye karşı silah kullanmak için kışkırttı.

 


ANAYASA KİME YETKİ VERİYOR


Tayyip Erdoğan’ın kendi adına “üzerine düşeni yapma” yetkisi vardır. Ancak Türkiye adına savaş ilanına ve asker kullanmaya karar verme yetkisi bulunmuyor.


Anayasanın 92. Maddesi açık:


“Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.


“Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”

 


YETKİSİZ VE SORUMSUZ BEYANATLAR


Türkiye ani bir saldırıya uğramış değil. Silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesini kaçınılmaz kılan bir durum yok. Bu nedenle Cumhurbaşkanının savaş ilanına veya asker kullanmaya karar verme yetkisi yok.


Yetki Meclise ait iken, Cumhurbaşkanının kendi başına veya çevresindeki danışmanlarının kışkırtmasıyla Türkiye adına savaşa ve silah kullanmaya yönelik beyanatlarda bulunma yetkisi de yok!


Cumhurbaşkanı kendi adına “üzerine düşeni yapmaya hazır” olabilir. Bu onun şahsi kararıdır ve Türkiye’yi bağlamaz. Ama daha önemlisi, Cumhurbaşkanı savaş gibi ciddî korularda ileri geri beyanatlarda bulunamaz. Eğer “üzerine düşeni yapmaya” o kadar arzulu ise, o zaman Cumhurbaşkanlığından istifa eder ve ABD’yi savaşa kışkırtan beyanatları sıradan bir kişi olarak yapabilir.


Cumhurbaşkanı yetkisiz olarak konuşmuştur. Yetkili olan Meclisi hiçe saymıştır. Meclisin yetkilerini gasp etme isteğini dışa vurmuştur.

 


ÖNCE MGK VE HÜKÜMET SONRA MECLİS TOPLANMALIYDI


ABD’nin Suriye’ye karşı şiddet uygulaması olasılığı ortaya çıkınca, Cumhurbaşkanı’nın yapması gereken ilk iş, Millî Güvenlik Kurulu’nu toplantıya çağırmak olmalıydı. MGK, devletin millî güvenlik siyasetini belirleme ve uygulama konusunda tavsiye kararları alır (Anayasa, madde 118). TSK’nın komutanları da bulunduğu için, Kurulda gerçeğe uyan bir durum değerlendirmesi yapılır. Böylece Bakanlar Kurulu toplantısı için ön hazırlık tamamlanmış olur. Anayasa, Cumhurbaşkanı’na Bakanlar Kurulu’nu toplantıya çağırma yetkisi vermiştir (Anayasa, madde 104/b). Konu Bakanlar Kurulunda görüşülür ve siyasetler belirlenir. Bundan sonra durumun ciddiyeti nedeniyle Meclisin toplantıya çağırılması da yerindedir. Cumhurbaşkanının kendi kararı veya Bakanlar Kurulunun istemiyle Meclisi toplantıya çağırma yetkisi de vardır (Anayasa, madde 93/2 ve 104/a).

 


PARALEL HÜKÜMET VE PARALEL MECLİS DEVREDE


Anayasanın verdiği yetkiler kullanılmamış, devletin ciddiyetine ve milletin hayati önemdeki çıkarlarına uyan bir tavır alınmamıştır. Millî Güvenlik Kurulu’nun bilgi ve birikimi değerlendirilmemiş ve Bakanlar Kurulu adam yerine konmamıştır. Cumhurbaşkanı, Kanal 7 ve Kanal 24 adındaki televizyon kameralarından Meclisi kenara iten uluorta açıklamalar yapılmıştır. Oysa silah kullanmaya ve savaş ilanına yönelik beyanatlar, televizyon söyleşilerinde verilmez. Devletin tutumu, Millî Güvenlik Kurulu’nda, Bakanlar Kurulunda ve Mecliste görüşüldükten sonra belirlenir. Açıklamaya yapması uygun olan yetkili de, Başbakan olmalıdır.


Beştepe’de Cumhurbaşkanı danışmanlarından oluşan bir Paralel Hükümet oluşturulduğunu Aydınlık gazetesi yazmıştı. Öyle görülüyor ki, bu Paralel Hükümet, Bakanlar Kurulunun yetkilerini üstlenmekle yetinmemiş, Meclisin yetkilerine de elini atmış bulunmaktadır.

 


HÜKÜMET VE MECLİS YETKİLERİNE SAHİP ÇIKMALI


Hükümet, hükümet olma bilincinde ve kararında değildir. Asker kullanma ve savaş gibi milletin geleceğini ilgilendiren hayatî bir konuda bile yetkilerine sahip çıkamıyor ve yetkilerinin çiğnenmesi karşısında ezik durumdadır.


Meclis, Anayasal yetkilerine sahip çıkma cesaretini gösteremiyor. TBMM Başkanı işgal ettiği makamın ağırlığını taşımıyor.


Ana Muhalefet Partisi, Meclisi ve hükümeti göreve çağırmıyor. Çünkü kendisi de ABD’nin Beşer Esat düşmanı siyasetlerinin emrindedir. ABD’nin bombardımanını kınamıyor. Bu açıdan Majestelerinin Muhalefeti konumundadır.

 


VATAN PARTİSİ HÜKÜMETİ VE MECLİSİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR


İş, yine Vatan Partisi’ne düştü.


-Millî Güvenlik Kurulu toplanmalıdır.


-Hükümet, konuyu görüşmeli ve siyasetleri belirlemelidir.


-Meclis, derhal toplanmalıdır.