Doğu Perinçek: Kuzey Irak modeli

"Suriye ile Türkiye’nin ortak güvenliği için ortak harekât derhal yürürlüğe konmalıdır"

Türkiye, Zeytin Dalı Harekâtı’nın kapsamını belirledi. Bu harekât, Afrin’le sınırlı değil, terör örgütlerini Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinden temizlemeyi hedefliyor. Elbette öncelikli hedef, PKK/PYD terör örgütü. Kesin sonuç, Kandil’e beyaz bayrak çektirilmesidir.

 

Karşıdaki güçler belli: En başta ABD ve İsrail. Harekât, Menbiç’e ve arkasından Fırat’ın doğusuna doğru genişledikçe, koşullar da çetinleşecek. Doğru strateji kurmak ve doğru siyasetler uygulamak, askerî başarının şartlarıdır.

 

 

MODEL HAZIR

 

Aslında model hazır. ABD’nin piyonları daha dört ay önce Kerkük’te tek bir mermi atmadan kaçmışlardı. Irak Ordusuna karşı direnme cesareti gösteremeyenler yalnız Barzani’nin peşmergeleri değildi, PKK’nın silahlı başıbozukları da çareyi kaçmakta buldular. Referandum sürecinde Barzani’yi ateşe süren ABD ve İsrail, daha sonra geri adımlar atmak zorunda kaldı. Irak’taki başarının iki önemli nedeni var. Birincisi, orası Irak toprağı. Irak yönetimi, kendi toprak bütünlüğünü korumak için, silahlı güç kullanmakta kararlı davrandı.

 

İkincisi, başta Türkiye, İran, Suriye ve Rusya olmak üzere bölge devletleri ABD ve İsrail’in İkinci İsrail girişimine karşı birleştiler. ABD’nin hesap edemediği buydu. Washington, özellikle Türkiye ile İran’ın arasını açarak hedefine ulaşacağını sanıyordu. Vatan Partisi’nin Tahran görüşmeleri ve hükümetin İran’a elini uzatmasıyla bu siyaset geçersiz kılındı.

 

 

SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ KUVVET DENGELERİ

 

Batı Asya ülkeleri, Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ın kuzeyine göre çok daha elverişli bir konumdalar.

 

Birincisi, Suriye devleti yedi yıla yaklaşan iç savaşta ABD’nin kuvvetlerini yendi ve kesin zafere ilerliyor. Beşar Esad yönetiminin devrilemeyeceği artık herkes tarafından kabul ediliyor. Suriye Ordusu, vatan bütünlüğünü sağlayacak güçte olduğunu kanıtladı.

 

İkincisi, bölgenin en güçlü silahlı gücü olan Türk Ordusu sahadadır.

 

Üçüncüsü, ABD ve İsrail’in Batı Asya ülkeleri karşısında silah kullanmak gibi bir seçeneklerinin bulunmadığı Kuzey Irak’ta görüldü.

 

 

SURİYE-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNİN KESİN ÜSTÜNLÜĞÜ

 

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı E. Tümamiral Soner Polat defalarca vurguladı ve nedenlerini açıkladı. Günümüz koşullarında Suriye ile Türkiye’nin askerî işbirliği karşısında durabilecek bir kuvvet gözükmüyor. Saha, Suriye’nin sahasıdır ve Türkiye’nin sınır boylarıdır. Bugünkü koşullarda o sahada ABD dahil hiçbir güç, Türkiye ve Suriye’nin ortak harekâtına karşı koyamaz. Bunu ABD de görüyor. Dikkat edilirse Washington yönetiminin bütün hesabı, Türkiye ile Suriye işbirliğini önlemektir.

 

ABD’nin baş düşmanı şu anda PKK/PYD’yi temizleyen, Türk Ordusudur. Çünkü PKK/PYD, hâlâ ABD’nin “kara gücü”. Daha yeni “30 bin kişilik sınır koruma gücümüz” dediler. IŞİD ise, terkedilmiş piyondur. Bu nedenle ABD, Suriye’yi bile yanına çekmeye gayret ediyor.

 

 

AMERİKAN MUHİPLERİNİN YENİ POZİSYONU

 

Türkiye’deki Amerikan muhiplerine bakınız, birden Türk Ordusuna karşı nerdeyse Suriye yandaşı rollere soyundular. Atlantik medyasında kendilerine açılan sayfalarda, “kendi halkına zulmederek başka ülkelere sığınmak zorunda bıraktı” diye Beşar Esad’a hakaret edenler, birden pozisyon değiştirdiler. Türk Ordusunun başarısız olması için Beşar Esad yönetimini Tayyip Erdoğan’a karşı kışkırtmak, şu anda bel bağladıkları siyasettir.

 

“Bizim Ordumuz, tek başına her başarıyı kazanır” gibi laflar edenlere dikkat ediniz, bunlar aynı zamanda ABD’nin gücünü övenlerdir. Amaçları, Türk Ordusunu yalnız bırakmaktır. ABD’nin gücünü yüceltirken de bunu yapıyorlar. Türk Ordusunu yalnız bırakmaya yönelik sinsi siyasetleri de aynı amaca yöneliktir.

 

ABD ve yandaşlarının siyaseti zaman kaybetmeden boşa çıkarılmalıdır. Suriye ile Münbiç Harekâtı başlamadan derhal işbirliğine gidilmelidir. Bu işbirliği, siyasal alandan başlayıp askeri boyutlara kadar uzanacaktır. En az kayıpla en kapsamlı ve en hızlı başarıya ulaşmanın başka bir yolu bulunmuyor.

 

 

SURİYE’NİN ANAHTAR DEĞERİ

 

Hep yineliyoruz: Suriye ile işbirliği anahtar değerindedir. İran, Rusya ve Irak’tan Çin’e ve Batı Avrupa’ya kadar Türkiye’nin ittifak birikimi, Suriye’ye bakıyor. Herkes görmektedir ki, Suriye ile işbirliğine yönelen Türkiye’nin önü kesilemez. Bu durumda bölgedeki güç dengesi, Türkiye ve Suriye’den yana olacaktır. Suriye ile işbirliği yapan Türkiye, güven verir, güven kazanır, dost kazanır.

 

Kaldı ki, Türkiye bu harekâtın devamında Irak ve İran’la da birlikte hareket edecektir. Çünkü PKK, Irak’ın kuzeyinde ve Kandil’de de bitirilecektir. O nedenle Suriye ile işbirliği, Irak ve İran ile daha verimli işbirliğinin de kapısını açacaktır. Irak ile görüşmeler başlamıştır.

 

 

DENKLEME KAFA TUTULMAZ

 

Denklem, Irak’ın kuzeyinde kurulmuştur:

 

Türkiye + Suriye + Irak + İran + Rusya > ABD + İsrail + PKK + Barzani.

 

Batı Asya coğrafyasında Batı Asya büyüktür (>) Atlantik’ten.

 

Şimdi Türkiye, bu denkleme göre hareket etmek durumundadır.

 

Denkleme kafa tutulmaz.

 

Denklemler, kaya gibidir. Denkleme kafa atanın kafası kayaya çarpar.

 

Savaşta kurmaylık, düşmanın karşısına üstün kuvveti yığmaktır.

 

Denklem zaten Irak’ın kuzeyinde kurulmuş. O denklemi bozmak, Türkiye’ye ihanet olur.

 

 

EN YAKINIMIZ

 

Suriye ile işbirliği artık ertelenemez. Zaman kaybı, can kaybıyla ödenir. Türkiye, derhal ve derhal harekete geçmelidir. Bunun için aracıya gerek yok. Türkiye toprağı Şam’a üç saat kadar yakındır. Suriye’ye ulaşmak için Moskova üzerinden giderek yolu uzatmanın anlamı yok. Şu anda Türkiye’ye, hiçbir ülke Suriye kadar yakın değildir. Türkiye, doğrudan doğruya kendi resmî kurumlarıyla Suriye ile görüşmelere başlamalıdır.

 

Suriye ile Türkiye’nin ortak güvenliği için ortak harekât derhal yürürlüğe konmalıdır.