Doğu Perinçek: İç cephede görev yapan Yargının yanında olmak

Türkiye, 24 Temmuz 2015 günü başlayan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölücü teröre karşı harekâtıyla vatan savaşı dönemine girdi. PKK hendeklere gömüldü ve FETÖ terör örgütüne ağır darbeler indirildi. ABD, 15 Temmuz 2016 darbesiyle yanıt verdi. ABD’nin Ordu ve Polis içine yerleştirdiği Gladyo, o gece Türk Ordusu tarafından ezildi. 1970’lerden beri Türkiye’nin demokrasi hareketi, “Kontrgerilla temizlensin” talebiyle mücadele ediyor. 15 Temmuz 2016 gecesi işte o Kontrgerillanın beli kırıldı. ABD, Türkiye’deki silahlı gücünü kaybetti. Böylece Türkiye’nin ABD denetimine karşı mücadelesinde tarihî bir döneme girdik. Türkiye, Atlantik sisteminden kopuyor ve Avrasya’ya yöneliyor.

 

PKK terör örgütüne ve Fethullahçı Gladyo’ya karşı mücadele, 25 Ağustos 2016 günü başlayan Fırat Kalkanı Harekâtıyla dış cephede atağa geçti. Türk Silahlı Kuvvetleri önemli başarılar kazandı. ABD ve işbirlikçileri gevezelik yaparken, Türk Ordusu IŞİD’e ağır darbeler indirdi ve Suriye’nin önünü açtı.

 

ABD ve İsrail, şimdi Türkiye’ye dış cephede ciddî tehditler yöneltiyor. 25 Eylül günü yapılacağı ilan edilen sözde Kürdistan referandumu, artık cepheleşmenin odağı olmuştur. Bu köşede üç gündür, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek hesaplaşmanın strateji ve siyasetlerini tartışıyoruz. Cephe, Ege ve Kıbrıs’tan Umman Denizi’ne uzanıyor.

 

 

BAŞ ÇELİŞME VE BAŞ HEDEF

 

Bir de iç cephe var. Türkiye’nin Bölücü Teröre ve FETÖ terörüne karşı mücadelesi sürüyor. Biz Vatan Partisi olarak, 40 yıldır o mücadele mevzisinin merkezindeyiz.

 

ABD güdümlü terörü etkisiz hale getirmek ve vatan bütünlüğünü sağlamak, bugün Türkiye’nin öncelikli sorunudur. Üretim ekonomisini kurmak, komşularla işbirliği, laiklik ve demokrasi gibi görevler, Vatan Savaşındaki başarılara bağlıdır. Her tarihsel dönemde, diğer çelişmelerin çözülmesi için belirleyici olan çelişmeyi saptamak, strateji kurmak için şarttır. Baş hedef, mevzilenme, müttefikler, esas vuruşun yönü, ikincil vuruşlar, görevlerin sıralanması, izlenecek siyasetler vb, hepsi öncelikli soruna göre belirlenir. Bunu gerçeğe uygun olarak yapmazsanız, siyaset yapamazsınız; sağa sola yumruk sallar ve en sonunda kollarını açmış sizi bekleyen başarısızlığa kavuşursunuz!

 

 

İÇ CEPHEYİ SAĞLAM TUTMAK

 

İç cepheyi sağlam tutmak, Vatan Savaşının başarısı için belirleyici önemdedir. İç cephe, PKK ve FETÖ terörüne karşı kurulan cephedir. İç cepheyi, Tayyip Erdoğan’a karşı kurarsanız, kendinizi ABD ve İsrail güdümündeki PKK ve FETÖ’nün yanında ve hatta kucağında bulursunuz. O kucaktan Vatan Partisi’ne ve Doğu Perinçek’e sövmeniz sizi kurtarmaz, ihanet mevzisine iyice gömülmek kaderiniz olur.

 

 

YARGI İÇ CEPHEDE GÖREV YAPIYOR

 

Evet, 1970’ler, 1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerin yargısıyla karşılaştırdığınız zaman, bugün yargı altın devrini yaşamaktadır. Yargı, Türkiye tari

 

hinde görülmemiş bir kararlılıkla ABD güdümlü terör örgütlerini cezalandırmaktadır. Kimler niçin şikayetçi, kimler niçin “Adalet bitmiştir” diye bağırıyor? ABD güdümlü Fethullahçı Gladyo’nun ve PKK terör örgütünün temizlenmesi, kimleri niçin bu kadar telaşa düşürüyor? Kimler, milletin lanetini göze alarak, PKK/HDP ve FETÖ ile uygun adım yürümektedir? İçeri atılanların büyük çoğunluğu, Türkiye’nin iç cephedeki düşmanlarıdır. ABD’nin tezgahladığı darbelerle Türkiye’yi ele geçirmeye çalışan, içerde ve dışarda Mehmetçiğe kurşun sıkan, Türkiye’nin altına mayın döşeyen, ABD’den açıkça silah alan, İsrail tarafından yönetilen ve önümüzdeki süreçte sözde Kürdistan’ın bağımsızlığı referandumunda düşman cephede görev yapmaya hazırlanan örgütlerden ve yandaşlarından söz ediyoruz. Onları hapislerden kurtarma çabasının anlamı nedir?

 

 

YARGIYI CAYDIRMA GAYRETİ

 

Suçsuzları kurtarmak isteyen, öncelikle terör örgütlerine karşı Yargıyı destekler. “Adalet bitmiştir” diye yürüyenler, terör suçlularını kurtarmak için Yargıya karşı savaş açmışlardır. “Adalet bitmiştir, hapisanelerin kapısı açılmalıdır, 20 Temmuz günü devlet kurumlarından temizlenen 105 bin kişinin hepsi görevlerine geri alınmalıdır” diye yürüyenler, en başta varolan yargıyı hedef alıyorlar. Yargıyı FETÖ ve PKK’ya karşı mücadelede korkutmaya, caydırmaya, geri çekilmeye, en azından duraksamaya ve kararsızlığa yöneltmek peşindedirler. “Adalet bitmiştir” diyenler, yargının FETÖ ve PKK’ya karşı uygulamalarını geri püskürterek, aynı zamanda FETÖ’nün siyasal ayağını da kurtarma hayali içindeler. Halkı aptal mı sanıyorlar? Türk milleti “Adalet bitmiştir” sloganıyla Yargıya karşı savaş açıldığını görmüyor mu sanıyorlar?

 

 

VATAN SAVAŞINDA TARAF OLMAK

 

Millet, çok iyi görüyor, çok iyi anlıyor, çok iyi biliyor. Çünkü millet, vatan savaşı cephesindedir. Hem dış cephede Mehmetçiğin yanındadır, hem de iç cephede askerin, polisin, savcının, yargıcın ve bütün olarak yargının yanındadır. Türk milleti bu savaşta taraftır. Biz de o milletin Vatan Partisi olarak bu savaşta tarafız. Bu savaşta kararlı olarak Yargının yanındayız. Tereddütlü olarak değil, mermiden, taştan ve çamurdan korkarak değil, göğsümüzü bütün saldırılara siper ederek Yargının yanındayız.

 

 

YARGININ KARARLILIĞINI PEKİŞTİRMEK VATAN GÖREVİ

 

“Yargı altın devrini yaşıyor” söylemiyle Vatan Partisi, iç cephenin bütün güçlerine sesleniyor. Yalnız millete değil, Orduya, Polise, ama özellikle Yargıya sesleniyor. FETÖ ve PKK Terörüne karşı adaleti uygulayan savcılara, yargıçlara, katiplere ve mübaşirlere, bütünüyle yargı ve adalet kurumlarına kararlılık mesajı yolluyoruz. Onlara kuvvet ve destek veriyoruz. Vatan Partisi, vatan savaşının merkezinden seslenmektedir: Yargı altın devrini yaşıyor.