Doğu Perinçek: Erdoğan ile Putin arasındaki Halep Anlaşması’nın üçüncü ortağı

Tarihî olaylar birbirini kovalıyor.

 

Türk Akımı anlaşması, dünyadaki dengeleri etkileyen önemdeydi. Batı basını da böyle değerlendirdi. En iyi onlar gördü.

 

Arkasından Putin ile Erdoğan arasındaki Halep Anlaşması geldi. Dün Aydınlık’ın birinci sayfa başlığında okudunuz.

 

Halep Anlaşması, dedikodu değil, falan veya filan gazetenin kaynağı belli olmayan haberi değil. Anlaşmayı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da muhtarlara seslenirken açıkladı. Türkiye, Suriye ve Rusya’nın El Nusra’yı Halep’ten çıkarma harekâtına destek oluyor. Erdoğan, anlaşmanın savaş sonrası planını da açıkladı: “Suriye’deki çatışmalar bittiğinde Halep’i birlikte yeniden ayağa kaldıracağız.”

 

 

SURİYE İLE İŞBİRLİĞİ

 

Görüldüğü gibi Halep Anlaşması, Suriye’yi de içeriyor. Türkiye, Rusya ve Suriye ile ortak harekât içine girmiş bulunuyor. Dahası savaş sonrası planlarında da Suriye ile ortaklık yolunda adımlar atılıyor. Bizim açımızdan beklenen bir gelişme. Çünkü Amerikan Koridoruna giren Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye ile işbirliği yoluna da girmişti. Türkiye-Rusya arasındaki stratejik ortaklık, Batı Asya’da da ürün veriyor.

 

 

SURİYE’DEKİ HEYET

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep Anlaşmasını ilan ederken, Vatan Partisi Heyeti AKP iktidarının belirlediği kadrolarla birlikte Şam’a ulaşmıştı. Genel Başkan Yardımcılarımızdan Yunus Soner Başkanlığındaki heyetimizin 4-7 Ekim 2016 günlü ziyaretinde Suriye yönetiminin de olurunu alarak izlenen Yol Haritası hayata geçiriliyor. Türkiye-Rusya arasında stratejik işbirliğinden sonra, Suriye ile işbirliği de yoldadır. Tayyip Erdoğan’ın Halep Anlaşmasını açıklaması bu açıdan bir müjde olarak görülmelidir. Türkiye’nin önü açılıyor.

 

 

AMERİKAN KORİDORUNUN MASKELİ MUHAFIZLARI

 

Yıllardır tartışılıyor. Hatta Aydınlık gazetemizin köşe yazarları arasında bile Amerikan Koridorunun maskeli muhafızları vardı. Bunlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kürt Koridoru diye de anılan Terör Koridoruna girmesine karşı çıktılar. Bu harekâtı her aşamasında Türk-Amerikan işbirliği olarak göstermeye çalıştılar. Harekâtın ne yönde ilerleyeceğini görmediler, göremezlerdi. Suriye ile anlaşmayı harekâtın önüne koydular. Görüş yetersizliğinden de olabilir, ancak yaptıkları iş, PKK/PYD ile dayanışma idi.

 

Hep uyardık. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Amerikan Koridoru’na girmesi, kaçınılmaz olarak Suriye ile işbirliğini getirecekti ve getirdi.

 

Şimdi Türkiye Musul’da da güçlenmiş bulunuyor. Çünkü Musul’dan Doğu Akdeniz’e uzanan tek bir cephe var. Türkiye, o cephenin derinliğine girdikçe dostlarıyla buluşuyor ve vatan bütünlüğü mücadelesinde uluslararası ittifaklarını da inşa ediyor.

 

Amerikan Koridorundaki muhafızlığın maskesi artık düşmüştür. Fırat Kalkanı Harekâtı varacağı yere varmıştır. Türkiye-Suriye kardeşliği yeniden gündemdedir. Bu güzel gelişme, herkes için uyarıcı ve öğretici olmalı. Düşülen hatanın kaynağını da göstermek gerekiyor. Belki o zaman iyi niyetli insanlarımızı muhafızlıktan kurtarırız.

 

 

KÖR EDEN STRATEJİ

 

Sorun stratejik düzlemdedir. Yanlış hedef belirler, yanlış mevzilenirseniz, sırtınızı düşmana döner ve düşmanın gösterdiği hedeflere vurursunuz. Vatan Savaşına Saray Savaşı diyenler, düşmanın kullanım alanına yuvarlandılar. ABD emperyalizmini değil de, Tayyip Erdoğan’ı baş düşman kabul edenler, görme duyularını yitiriyorlar. Gerçeği olgularda aramak yerine, olguları Tayyip Erdoğan düşmanlığına göre saptırmak kuyusuna düşüyorlar.

 

 

KESİLMEYEN UMUTLAR

 

24 Temmuz 2015’ten bu yana yaşanan bir süreç var: Türkiye, ABD’nin piyonlarına karşı önce yurt içinde, arkasından güney sınırlarının ötesinde savaş veriyor. O savaş mevzisinde konumlanırsanız, gerçekleri anlayabilir ve açıklayabilirsiniz. Daha önemlisi Vatan Savaşına katılırsınız ve Amerika’nın muhafızı olmaktan kurtulursunuz. Gerçeğe sadakat ile vatana bağlılık, erdemli insanların vazgeçmeyecekleri erdemlerdir.

 

Umudumuzu kesmiş değiliz. Çünkü biz vatan savaşı mevzisindeyiz ve herkesi kazanmaya çalışıyoruz.

 

 

Doğu Perinçek / 21 Ekim 2016, Aydınlık