Doğu Perinçek: Batı Asya’da silah arkadaşlığından barış arkadaşlığına

Artık Batı Asya’nın geleceğini Batı Asyalılar belirleyecektir. Abece sırasıyla İran-Rusya-Türkiye Üçlüsü, Batı Asya’daki gelişmelere elkoymuştur. Onların olduğu yerde, Suriye de vardır. O nedenle kartal gözü olanlar, bu bildirinin altında Suriye’nin imzasını da hiç kuşkusuz görmektedirler.

 

 

SİLAH ARKADAŞLARININ ZİRVESİ

 

Batı Asya’nın üç güçlü ülkesinin dışişleri bakanlarının yayınladığı Ortak Bildiri, yalnız Suriye’nin barışçı geleceğini değil, Batı Asya’daki gelişmelerin de yönünü belirlemiştir. Bildiri, eylemde birliğin ürünüdür. Halep’i Suriye, Türkiye, Rusya ve İran birlikte kurtardılar. Bunu en son Rusya Büyükelçisi’nin katledilmesinden sonra yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan da belirtti. Moskova Zirvesinde buluşanlar, aynı zamanda silah arkadaşıdırlar. Aynı cephede savaşanlar, şimdi barışçı çözüme de ağırlıklarını koymuşlardır.

 

Vatan Partisi’nin “Komşularda Barış, Komşularla Barış, Yurtta Barış” çözümü yürürlüktedir.

 

 

DÜNYA DENGELERİ DEĞİŞİYOR

 

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “dışarda tutulduğumuzu biliyoruz” diyerek olayın kendileri açısından anlamını açıklamıştır. Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying ise, Batı Asya Üçlüsünü desteklediklerini ilan etti. Çin, yaptığı açıklamayla aslında “ben de tarafım” diyor. Bu kapsamda bakınca, Batı Asya ile Asya derinliği arasındaki ittifak da kendisini gösteriyor.

 

Yaşanan olay, dünya dengelerinin değişmekte olduğuna işaret ediyor. NATO ülkesi diye anılan Türkiye, eylemli olarak Avrasya konumuna yerleşmektedir. 1990’larda kurulmuş olan denklemler artık geçerli değildir.

 

 

ÇÖZÜM YERİ ATLANTİK’TE DEĞİL ASYA’NIN MERKEZİNDE

 

Artık Batı Asya’daki çatışmaların çözüm merkezi Cenevre değildir, Astana’dır. Suriye barışı için görüşmeler, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in daveti üzerine Kazakistan’ın başkentinde yapılacaktır. İran, Rusya ve Türkiye Üçlüsü, “garantör” sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduklarını belirtiyorlar. Böylece savaşın güvencesi olan ABD devre dışı kalmakta ve barışın güvencesi olan Batı Asya Üçlüsü sürece yön vermektedir. Atlantik, savaşın kıtasıdır. Asya ise barışın kıtasıdır.

 

 

SAVAŞTAN SONRA BARIŞI DA KAYBETTİLER

 

Suriye savaşını kaybettiklerini bizzat ABD yetkilileri ve işbirlikçileri itiraf ediyorlardı. İngiliz Eski Genelkurmay Başkanı, geçenlerde “bari barışı kaybetmeyelim” diyordu. Emperyalistler böyledir işte, savaşı kaybedince, alavere dalavere barış masasından zaferle çıkma planları yaparlar. Ama olmadı. Daha o uğursuz planlarını tezgâhlarken, barışı da kaybettiler. İran-Rusya-Türkiye Zirvesi, savaşı kazanan Suriye’nin yanında ağırlığını koymuştur. Savaşı kaybedenlere barışı kazanma fırsatı verilmeyecektir.


 

“SARAY SAVAŞI” BOZGUNCULARI PERİŞAN OLDU

 

İran-Rusya-Türkiye Ortak Zirvesi’nin Sekiz Maddelik Bildirisi, emperyalistlerin planlarını bozdu ve Türkiye’deki “Saray Savaşı” bozguncularını bir kez daha perişan etti. Sözümona Suriye, İran ve Rusya’nın yanında gözükerek, Türkiye’nin Vatan Savaşına karşı ABD’nin güdümünde olduklarını perdelemeye çalışıyorlardı. Perde kalktı ve açığa düştüler. PKK ile birlikte tam anlamıyla boşluğa düştüler. PKK ve HDP’nin “Saray Savaşı” kumpanyasına dahil olarak, Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla meslek yapıyorlardı. Artık başka mesleğe intisap etmek durumundalar.

 

 

PKK’NIN SONU GELİYOR

 

Geçende PKK yandaşı bir gazetenin köşe yazarı, Türkiye ile Rusya ve İran’ın anlaşmasından duydukları telaşı dile getiriyordu. O zaman PKK’nın hali nicolurdu? Evet durum aynen bu yöndedir. Bu ittifak, Batı Asya’da yobaz ve bölücü terörün sonunu getirecek ve bölgeyi barışa kavuşturacaktır. Batı Asya ülkeleri arasındaki çatlaklarda hayat bulma projesi de hendeklere gömülmektedir.

 

 

LAİKLİĞİN ÇÖZÜM YETENEĞİ KANITLANDI

 

ABD emperyalizminin 1990 öncesinden bu yana Sünnî-Şiî çatışması üzerine kurduğu planlar, yerle bir olmuştur. Batı Asya Üçlüsü, bir dinsel veya mezhepsel ittifak değildir. Halkının önemli bölümü Hıristiyan olan Rusya, çoğunluğu Sünnî olan Türkiye ve çoğunluğu Şiî olan İran, el ele veriyorlar. Onların ortak mücadeledeki zeminleri de, Bildiri de yer almaktadır. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin “pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet” olduğu vurgulanmaktadır. Böylece birlik ve barışın laiklik temelinde sağlanacağı saptanmıştır. Onyıllardır sabah akşam Sünnî-Şiî çatışması üzerine sözümona tahlil yapanların ve karanlık beklentilerin pususuna yatan kışkırtıcıların kendilerine başka iş bulmaları gerekiyor.

 

Türkiye’de bölücü yobazlığın yalnız içerdeki Atatürk birikimiyle değil, aynı zamanda Asya ağırlığıyla kuşatıldığını sık sık yazıyoruz. İşte bu olgunun pratik sonuçlarını görüyoruz. Hem güvenlikte hem de ekonomide Rusya, İran, Azerbaycan, Çin, Hindistan ve Orta Asya ülkeleriyle işbirliği yapan Türkiye, laik olmaya mecburdur. O nedenle Batı Asya Üçlüsü, Türkiye’de Sünnî-Alevî kavgasına bel bağlayanların planlarını da altüst etmiştir.

 

Peki soruyoruz: Şu Atatürkçü ve ilerici olduğunu söyleyen kesimdeki karamsarlık nedir?

 

Emperyalizme karşı Ülke Bağımsızlığı, bölücülüğe karşı Vatan Bütünlüğü, borçlanma ekonomisine karşı Üretim Ekonomisi, mezhepçi yobazlığa karşı Laiklik mevzisine girerseniz, hiçbir şeyiniz kalmaz, ufuklara güvenle bakarsınız.