Doğu Perinçek: Amiral Özden Örnek’in yankılanan sesi

"Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Özden Örnek, 29 Nisan 2018 günü son nefesine kadar vardiyadan bütün Türkiye’ye seslendi"

Koramiral Kadir Sağdıç, Koramiral Can Erenoğlu, Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Tümamiral Cem Gürdeniz, Tümamiral Soner Polat, Tümamiral Semih Çetin, Tuğamiral İlker Güven ve Tuğamiral Cem Çakmak hükümeti yıllardır uyarıyorlar. Türkiye, Mavi Vatanını korumak için, her şeyden önce doğru mevzilenmek, doğru bir strateji saptamak durumunda. Denizlerdeki kaynaklarımızı işletmek ve Üretim Ekonomisi için, gemi inşa sanayimizi geliştirmek zorundayız. Bu uyarıların değeri bugün yapılmasındadır. Birkaç yıl içinde herkes onlara hak verecektir.

 

FETÖ Gladyosunun Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk tertipleri daha dündü. Hedefte, Türk donanmasının komutanları vardı. Aslında en büyük uyarı, o tertipti. Komutanlarımız, hapishanesinden, mahkemesinden hep aynı uyarıları yaptılar.

 

Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Özden Örnek, 29 Nisan 2018 günü son nefesine kadar vardiyadan bütün Türkiye’ye seslendi. Belki sesini duyamayız diye, Millî Geminin Öyküsü’nü yazdı. Bizlere yolladığı 7 Ekim 2016 günlü mektubunu bugünler için saklamışım.

 

 

ÖZDEN ÖRNEK’İN MEKTUBU

 

Özden Örnek

 

Ora(e) 7 Ekim 2016


Çok hareketli günler yaşadığımız bir gerçek. Sabahleyin ne ile ve nasıl uyanacağımız konusunda bir tahmin yapma yeteneğimizi kaybettik. İngilizlerin dediği gibi kötülükler teker teker gelmiyor, birbiri ardına ve bazen de birkaçı beraber geliyor. Ne olursa olsun, ne kadar dehşete düşürücü de olsa pes etmemiz intihar etmek gibi olacaktır. Bunun için bir vatandaş olarak elimizden geleni yapmanın “vatan görevi” olduğunu düşünüyorum.

 

Yaşadığımız bu kadar bunaltıcı ve iç karartıcı olay arasında gurur duyulabilecek bir çok olay da olmaktadır. Ancak medyamızın çoğunluğu “iyi” haberlere değişik tepki verdiği için bu olaylar gözden kaçmaktadır. Böyle bir olay Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca inşası tamamlanan ve bugün iki gemisi beş yıldır hizmette olan Milli Gemi (MİLGEM) projesidir.

 

Hemen peşinen söylemek isterim ki MİLGEM Türk sanayinin bir dönüm noktasıdır.

 

Beş yıl sonra projenin yurt içi ve yurt dışı değerlendirmeleri, hepimizin gurur duyacağı bir başarı öyküsü olduğunu ortaya koymuştur.

 

MİLGEM projesi, başından sonuna kadar insanın doğa ile mücadelesine benzer şekilde çetin geçti. Balyoz, Casusluk ve FETÖ Darbe Operasyonu ile yok edilmek istenen, deniz kuvvetlerinin inançlı, bilgili, “pes etmeyen duruşlu” personeli ile imkansız gibi görülen bir proje başarıldı. Olayın mücadele görüntüsü önemli olduğu kadar sonunda üretilen milli sistem ve cihazlar da en az o kadar önemlidir.

 

Projeye başladığımız zaman bizimle alay ettiler, “başaramazsınız”, “ütopya”, “ülkenin parasını çar çur etmeyin”, “sizin personeliniz bu projeyi yapacak yetenekte değil” vs. tepkiler kondu. Bu sözler dedikodu değildir, bir çoğu yüzüme karşı söylenmiştir. Maalesef tepki sahiplerinin çoğu Türk vatandaşı ve hatta bir kaçı da meslektaşımızdı.

 

Bu projenin nasıl başarıldığının yazılması ve konu ile ilgilenenlere anlatılmasının çok önemli olduğuna inandığım için bir kopyasını size gönderdiğim “MİLGEM’İN ÖYKÜSÜ” isimli kitabı kaleme aldım MİLGEM’i:

 

Batı dünyası bize istediğimiz cihaz ve sistemleri satmadığı, sattıklarını çok pahalı sattığı için,

 

Bize, kendi silahımızı kullanmadığımızdan dolayı utanmadan ambargo koyabildikleri için,

 

Bize dost olmayanlar, batı dünyasınca destekleniyor olduğu için,

 

Ekonomimiz ve sanayimizin gelişmeye gereksinimi olduğu için,

 

Askeri ihtiyaçlarımıza uygun sistem ve silahları üretmek ve kullanmak için,

 

Harp gemisi pazarına girebilmek için,

 

Bağımsızlığımızın bir simgesi olacağı için,

 

Yapabileceğimiz için, yaptık.

 

Milli katkımız bundan önceki gemi inşalarında yüzde 2.5 iken yüzde 65’e yükselmiştir ve bu yaklaşım bize bu yüzdeyi yüzde 80’e çekebilmek yolunu açmıştır. Parasal kazancımız çok büyüktür. Diğer bütün analizler kitabın içerisindedir.

 

Gemi inşa sanayimiz için yeni ufuklar açılmıştır. En önemlisi harp gemisi pazarında artık üretici olarak yer alabileceğimizdir. Tabi bu konu bir çok ülkenin hoşuna gitmemektedir. Hele maliyetimizin düşük ve kalitemizin arzu edilenin üstünde olduğu düşünülürse ne kadar güçlü bir rakip olacağımız ortadadır.

 

Son olarak ekleyebileceğim konu, artık milli bir deniz kuvveti yaratabileceğiz. Biz başkalarını ne kadar bilmiyorsak onlar da bizi bilemeyeceklerdir; bir deniz kuvveti için en önemli konulardan biri de “bilinmeyen olması”dır ve bunu sağlamak üzereyiz.

 

Bu proje Savunma Sanayi Müsteşarlığının bugünlerde yürüttüğü hemen hemen tüm milli projelerin teşvikçisi olmuştur. Bu tespitler bana değil SSM ile ilgili ve yetkili kişilere aittir.

 

Çok geç kalındığına inandığım bir girişim başarı ile sonuçlandı. Arkası gelecektir. Zaten gelmesi lazımdır. Jeopolitik konumumuz bunu gerektirmektedir. Yakın zamanda Rus Genelkurmay Başkanının Karadeniz ile ilgili açıklaması daha hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Ege ve Doğu Akdeniz’de yeni gerilimler kapının hemen arkasındadır.

 

Bütün bu konuların gelişimi ve analizi ile Türk insanının neler yaratabileceği “MİLGEM’İN ÖYKÜSÜ”nde yer almaktadır. MİLGEM’İN ÖYKÜSÜ, soyut düşüncelerin yer aldığı bir kitap değil, somut elle tutulabilir, gözle görünür bir geminin doğuş öyküsüdür. İçinde anlatılan her olay yaşanmıştır.

 

Vakit ayırdığınız için size teşekkür eder, her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim.