Doğu Perinçek: Afrin Harekâtı için Suriye ile işbirliği

"Vatan Partisi olarak, Vatan Savaşının merkezinde ve ön cephesindeyiz"

Türkiye-Amerika Savaşının en kritik dönemine giriyoruz. Şu ana kadar savaş, Türkiye ile ABD’nin piyonları arasındaydı. Gündeme giren Afrin Harekâtı neler getirecek göreceğiz. Herkesin çok iyi hesap yapması gerekiyor. Herkes derken, Türkiye başta elbette. Bizimle aynı cephede bulunan Rusya, İran, Irak ve Suriye de süreci kuşkusuz çok iyi değerlendirmek durumundalar.

 

 

TÜRKİYE’NİN MEYDAN OKUMASI

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 13 Ocak 2017 günü AKP’nin Elazığ İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Afrin Harekâtının haberini verdi ve ABD’ye açıkça meydan okudu:

 

“Fırat Kalkanı Harekâtı ile terör koridorunu tam ortasından bıçak keser gibi attık. Bir gece ansızın vurduk. İdlib operasyonuyla bu koridorun batı kanadını çökertiyoruz. Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız. Münbiç’te bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

“Suriye’de terör örgütüne Amerika’nın göndermiş olduğu silah sayısı 4 bin 900 TIR. Bunları biz biliyoruz. Böyle müttefiklik olmaz. Öyle stratejik dayanışma olmaz. Hâlâ tüm samimiyetimizle bölge politikalarını Amerika ile yürütmek istiyoruz. Ancak bu tek tarafın isteğiyle olmaz. Yılanla yatağa giren neticelerine katlanır. Amerika kendini kaldırıp ve kandırıp yılan çukuruna atmakta bu kadar ısrarcıysa kendisi bilir. Biz, kendi başımızın çaresine bakarız. Bir araya toplayıp ordu kurduklarını sandıkları çapulcuları Allah’ın izniyle, bir haftayı bulmaz, nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler.

 

“Dün Cerablus’tan El Bab’a kadar 3 bin DEAŞ’lıyı imha etmiştik. Yarın gerekiyorsa 3 bin teröristi daha imha ederiz.” (Aydınlık, 14 Ocak 2017)

 

 

ABD’YE UYARI

 

Tayyip Erdoğan, dün Tokat İl Kongresi konuşmasında da ABD’ye Afrin Harekâtıyla ilgili uyarılarda bulundu:

 

“Şimdi Amerika isimler değiştiriyor. ‘Suriye Demokratik Güçleri’. Bunları artık yutmuyoruz. İkide bir isim değiştirmek sureti ile Amerika bizi mi aldatacaksın? Tüm Batıya sesleniyorum. Terör örgütlerinin bir başka terör örgütü ile mücadelesine fırsat veren ülkeler ikili ilişkilerimizi zedeliyor. Bunu bilmeleri lazım. Terörist Gabar’da da teröristtir, Kandil’de, Sincar’da, Afrin’de de teröristtir. Birileri kısa vadeli çıkarları adına bu katil sürüleri arasında ayrım yapabilir. Ama Suriye ve ülkemizdeki teröristleri biz çok iyi biliyoruz. Ne dedim; Bir gece ansızın gelebiliriz. (...) Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Tehdit eden tüm örgütleri kaynağında bertaraf edeceğiz.

 

“Bu süreçte müttefiklerden beklentimiz aramızdaki köklü ilişkinin ruhuna uygun davranmalarıdır. Dostluk, stratejik müttefiklik gibi kavramların ne kadar gerçek, ne kadar sahte olduğu ayan beyan ortaya çıkacaktır. Biz birlikte hareket edebileceğimizi ümit ediyoruz. Afrin operasyonu sırasında bu güçlerin terör örgütü ile aynı safta görünme gibi bir yanlışa mahal vermeyeceklerini ümit ediyorum.”

 

 

ABD’NİN YANITI

 

ABD’ nin Afrin Harekâtımıza yanıtı hemen geldi. Dün saat 18.46’da yaptıkları açıklama da bir meydan okumayı içeriyor. Türkiye ve Irak sınırında, YPG yönetiminde 30 bin kişilik bir sınır koruma gücü kurduklarını ilan ettiler.

 

Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından İbrahim Kalın şu açıklamayı yaptı:

 

“ABD, terör örgütünü meşrulaştırmaya ve bölgede kalıcı hale götürmeye yönelik endişe verici adımlar atmaktadır. Türkiye, ulusal çıkarları doğrultusunda güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri almaya devam edecektir. Bu çerçevede meşru hedef olan terör örgütlerine karşı, yeri, zamanı ve şekli Türkiye tarafından belirlenmek üzere her tür müdahale hakkı mahfuzdur.”

 

 

ABD İLE İPLER GERİLİYOR

 

Herkesin hesap yaparken dikkat edeceği en önemli olgu şudur: Türkiye ile ABD karşı karşıya gelmişlerdir. Ve gelişme, gerginliğin artması yönündedir.

 

Türkiye, harekât kararlılığını vurgulamanın ötesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekâta başlamak üzere olduğunu da ilan etmiştir.

 

Washington yönetimi de kararını hemen ilan etti. Zaten bu kararı çoktan vermişti. PYD/PKK’ya verdikleri silah miktarı 4 bin 900 TIR olmuştu. Bu silahlar geçit resminde kullanılsın diye yollanmadı elbette. O nedenle Tayyip Erdoğan’ın ABD’den “birlikte harekât beklentisi”, bir beklentiden çok, ABD yönetimini mümkün olduğu kadar çekingen bir konuma itme girişimi olarak değerlendirilebilir.

 

Ancak ABD’nin böyle bir konuma girmediği görülüyor. “30 bin kişilik kuvvetle karşılayacağım” diyor. Bunun ötesinde ABD üsleri ve hava kuvveti de sahadadır.

 

ABD’ye cesaret veren nedir, saptanması gerekir. Çünkü Türkiye, Suriye ile işbirliği halinde değil. Unutulmasın Kerkük’te ABD piyonları tek mermi atmadan kaçtılar. Çünkü Irak, İran, Türkiye ve Suriye birlikte hareket ediyorlardı.

 

 

SURİYE’NİN ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMASI

 

Suriye hükümetinin bu gelişmeler karşısında gecikmeden tavır alması çok önemlidir. Şam yönetimi, ABD’nin Suriye’de “meşru olmayan işgal gücü” olduğunu belirtti ve “ABD’nin müttefiki” olarak nitelediği “Suriye Demokratik Güçlerinin (YPG/YPD) tehdit oluşturduğunu” açıkladı.

 

Suriye, doğru mevzidedir ve kararlıdır. Bunu görmeyenler, Türkiye’nin bu süreçten en az kayıpla çıkması olanağını da görmemiş olurlar.

 

 

SURİYE İLE İŞBİRLİĞİNİN HAYATİ ÖNEMİ

 

Türkiye’nin siyaseti dört noktada özetlenebilir:

 

1. Askerî harekâtta kararlılık.

 

2. ABD’yi mümkün olduğu kadar eylemsizleştirmek.

 

3. Batılı devletleri ABD’den koparmak.

 

4. YPG/PKK’ye teslim olma yolunu göstermek.

 

Ancak çok önemli eksik 24 saat geçmeden ortaya çıktı.

 

Türkiye’nin Afrin Harekâtını mümkün olduğu kadar az kayıp vererek ve olabilecek en büyük başarıyla sonuçlandırması için en etkin siyaset, Suriye ile işbirliğidir.

 

Afrin Harekâtında Suriye ile işbirliği, yalnız Suriye ile işbirliği değildir. Türkiye, Beşar Esad yönetimiyle birlikte hareket ettiği zaman, yanına yalnız Suriye’yi almayacak,

 

Birincisi, İran, Rusya ve Irak ile işbirliğini de sağlamlaştıracak.

 

İkincisi, Almanya ve Fransa’nın daha olumlu tavırlara yönelmesini sağlayacak.

 

Üçüncüsü, ABD emperyalizminin yayılmacılığına karşı mevzilenen bütün dünya devletlerinin, en önemlisi Çin’in güvenini kazanacak.

 

Dördüncüsü, Türkiye’nin bölge ve dünya ölçeğinde yanına çektiği kuvvet karşısında ABD’yi daha kararsız ve etkisiz konumlara itecek.

 

 

SURİYE Mİ EL NUSRA MI

 

Türk Silahlı Kuvvetleri, anlaşıldığına göre Afrin harekâtında El Nusra’yı da kullanmayı düşünüyor. Kullansın, Fırat Kalkan’ında ÖSO’nun yararı biliniyor ve en sonunda ÖSO Suriye Ordusuna katıldı. ABD emperyalizmine karşı mevziye sokulan bir El Nusra, bir bakıma kimlik değişikliği sürecine de girmiş olacaktır.

 

Ancak Afrin Harekâtında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde, Suriye ile El Nusra arasında bir tercihte bulunmak gibi bir soru bulunmuyor. Bu seçenekleri terazinin kefelerine koymak, siyasal açıdan da, askerî açıdan da, uluslararası siyaset açısından da, neresinden bakarsanız bakın, aptalcadır. Kimse kusura bakmasın, hiç kullanmadığımız “aptalca” gibi sözcüklere başvurmak zorunda kalıyoruz. Çünkü Türkiye’nin geleceği açısından yanlış hesapların ağır ödeneceği bir sürecin eşiğindeyiz.

 

 

SURİYE’Yİ HİÇ OLMAZSA BİLGİLENDİRMEK

 

Türkiye ve Suriye’nin bölücü ve yobaz terörünü temizlemeleri, uluslararası haklarıdır.

 

Afrin, Suriye toprağıdır ve Türkiye’nin bu alanda yapacağı harekâtı, Suriye’ye bildirmesi, hatta Suriye’nin davetini alması, uluslararası hukukun ötesinde komşuluk hukuku açısından da gereklidir. Vatan Partisi, bunu yapar ve çok daha hızlı, çok daha tehlikesiz ve çok daha az kayıpla başarı kazanır. Türkiye Hükümetine ve Ordusuna tavsiyemiz de budur.

 

Aslında Türkiye’nin yapacağı iş, Suriye’yi bilgilendirmenin ötesindedir. Suriye’de terörün temizlenmesi için birlikte harekât zemini oluşmuştur. Beşar Esad’ın “PYD’yi vatan haini ilan etmesi, altın fırsat değerindedir.

 

Diyelim ki, AKP yönetimi bu olanağı değerlendirecek devlet aklından yoksundur, hiç olmazsa Suriye’nin bilgilendirilmesi ve eşgüdümün sağlanması gerekir. O zaman Rusya ve İran’ın katkılarının sağlanması da kolaylaşacaktır. Devlet, inatlarla ve saplantılarla yönetilmez, akılla yönetilir. Hele savaş gibi ciddî işlerde, başarının ilk şartı, düşmanı yalnızlaştırmak ve mümkün olan en geniş gücü kazanmaktır.

 

 

DOSTLARI KEŞFETME HAREKATI

 

Afrin Harekâtı, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri gerecek.

 

Ne kadar gerer?

 

Tayyip Erdoğan yönetimi Suriye siyasetini düzeltmezse, tehlikeli ölçülerde gerer. Suriye ile eşgüdüm, ABD’yi dizginleyen belirleyici eylemdir. O zaman ABD, öfkesini denetim altına almak zorunda kalır. Yok bu yapılmazsa, ABD’ye şiddet uygulaması için alan açılır. Türkiye’nin Suriye’ye dostluk elini uzatmaması, en çok PKK/PYD’yi sevindiriyor.

 

Türkiye’nin Afrin Harekâtı, aynı zamanda dostları keşfetme, dostlukları sağlamlaştırma harekâtıdır. Fırat Kalkanı Harekâtı’nda da aynı tecrübeleri yaşadık. O zaman Genel Başkan Yardımcımız E. Tüma Soner Polat Komutanımızın değerlendirmelerini hatırlayalım. “Türkiye, Suriye’ye bir karış girsin, siyasetlerini düzeltecek, müttefiklerini keşfedecektir.” Çünkü orası ABD Koridoru. O Koridorda büyük güçlerin karşısına mümkün olan en büyük gücü yığmak zorundasınız.

 

 

ÖNÜMÜZÜ GÖRMEK

 

Şimdi yine aynı durumdayız. Öncelikle Batı Asya ülkeleri herhalde şunu görebilecek kurmaylık yeteneğine sahipler: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin harekâtı, ASTANA sürecini sağlamlaştıracak, Türkiye’yi dostlarıyla daha da yakınlaştıracak ve özellikle Tayyip Erdoğan yönetimi ile Suriye arasındaki iklimi de yumuşatacaktır. Süreç, kaçınılmaz olarak bunu zorlayacaktır.

 

Herkesin önünü iyi görerek hareket etmesi beklenir.

 

Ancak burada şuna buna kabahat bulma tavrı, devlet tavrı değildir. Devlet, sürece aktif olarak müdahale eder, çeşitli güçlerin olumlu tavır geliştirmesine zemin hazırlayan siyasetler üretir ve geliştirir. Vatan Partisi, işte bunu yapıyor ve devlet yönetme yeteneğini ortaya koyuyor.

 

 

MEHMETÇİĞİN BAHTI AÇIK OLSUN

 

Afrin Harekâtı, haklıdır, yerindedir.

 

Afrin Harekâtı, ABD’nin Batı Asya’daki terör faaliyetine karşıdır. Bu açıdan dünya barışı içindir ve insanlık içindir.

 

Milletçe ve Devletçe birlik halinde Vatan Savaşındayız.

 

Yüreklerimiz, Vatan Savaşında Mehmetçikle birlikte çarpıyor.

 

Mehmetçiğin bahtı açık olsun.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden zaferler bekliyoruz.

 

Vatan Partisi olarak, Vatan Savaşının merkezinde ve ön cephesindeyiz.