15-16 Temmuz dersleri

"Kurtarıcınız Abdülhamit ise niçin 15 Temmuz gecesi Abdülhamit’i asamadınız?"

Teori hayattan çıkar.

Önyargılarla teori üretilemez, hurafe üretilir.

15-16 Temmuz 2016 tecrübesinde hurafeleri yerle bir eden çok önemli dersler var.

 

BİRİNCİ DERS: 15 TEMMUZ GECESİ OMUZ BAŞIMIZDA KİM VARDI

 

15-16 Temmuz gecesi, Türk-Amerikan Savaşının doruğudur. Bir tür Sakarya Savaşı! Eğer kaybetseydik düşman Ankara’yı ele geçirecekti. Bizlere de sanırım dağa çıkmak kalacaktı.

 

Kim aynı gemide, kim Amerikan gemisinde? Bu tür tartışmalar önyargılarla, hurafelerle yapılmaz. Ortaçağ’da papazlar, yüzyıllar boyu tartışmışlar, atın ağzında kaç diş var diye. İncil’e bakmışlar, Tevrat’a bakmışlar, din âlimlerinin, kardinallerin ve başpiskoposların yazdıklarını ciltlerle okumuşlar. En sonunda birisi çıkmış, “şu atın ağzını açıp dişlerini saysak ya” demiş.

 

Biz de atın ağzını açıp dişlerini sayalım! 15-16 Temmuz gecesi, sağımıza solumuza bakalım, omuz başımızda kimler vardı, düşman tarafta kimler vardı, kim Türkiye cephesindeydi, kim ABD’nin FETÖ Gladyosu ile birlikteydi?

 

Kümeslerde saklananlar dahil, herkesin cephesi belli, öyle değil mi?

 

Tayyip Erdoğan’ın da o gece hangi cephede olduğu tartışma konusu değil. Türkiye cephesindeydi. Ve ölüm tehdidiyle karşı karşıyaydı. O gece “Bizimkiler darbe yaptı” diye göbek atanlar, şimdi kalkmış, “Aynı gemide değiliz” kampanyası yürütüyorlar. Doğru, çünkü ABD’nin gemisindeler. 15-16 Temmuz gecesinde de ABD’nin gemisindeydiler, Fırat Kalkanı Harekâtı’na karşı, Zeytin Dalı Harekâtı’na karşı, Afrin’de, iç cephede, hep ABD gemisindeler.

 

Atın ağzını açıp sayınca, kaç dişi olduğunu saptayabiliyoruz.

 

İKİNCİ DERS: 16 TEMMUZ SABAHI AKP GENEL MERKEZ BİNASINA KİMİN POSTERİ ASILDI

 

Bir Abdülhamit Han söylemidir gidiyor.

 

Biz de Sayın Tayyip Erdoğanlara diyoruz ki, Abdülhamit birleştirmez, Abdülhamit kurtarmaz, Abdülhamit İkinci İstiklâl Savaşımızın simgesi olamaz.

 

İspatı kesin! Kaynağımız AKP’nin kendisi!

 

O ki Abdülhamit kurtarıcıdır ve Atatürk’ten çok Abdülhamit’e dayanıyorsunuz, peki 15-16 Temmuz gecesi AKP Genel Merkez binasının yüzüne niçin Abdülhamit posteri değil de, Atatürk posteri astınız?

 

Zor zamanlarda hurafeler ve önyargılar yıkılıyor. Nutuk atarken, Abdülhamitçi olabilirsiniz, ama savaşırken Atatürkçü olmak zorundasınız.

 

Abdülhamit, sizi FETÖ ile buluşturur. Ama Atatürk, FETÖ’ye karşı mücadelenin en güçlü enerji kaynağıdır.

 

ÜÇÜNCÜ DERS: MALAZGİRT’TEN DUMLUPINAR’A TARİH MİRASI

 

Salı akşamı, Ulusal Kanal’daki Çıkış Yolu Programında, Usta Gazeteci Rafet Ballı sordu: 26 Ağustos’ta Malazgirt’e mi gidersiniz, Dumlupınar’a mı?

 

Malazgirt ile Dumlupınar’ı karşı karşıya koymak yanlış. Malazgirt, Anadolu’yu Türklere vatan yaptı. Dumlupınar ise, o vatanı savundu. Elbette çağ farkından kaynaklanan tartışmalar da yapılabilir. Ancak imparatorluklar birikimi de, bizim önemli mirasımızdır.

 

İspatı açık: 20. Yüzyılda devrimler Rusya, Türkiye, İran ve Çin’de birbirini izledi. Birinci dalga: 1905, 1906, 1908 ve 1911. İkinci dalga: 1917, 1920, 1927-1949.

 

Emperyalizme karşı çağımızın ilk devrimlerini yapan ülkelerin dördü de, imparatorluk birikimi olan ülkeler.

 

Demek ki, Meteler, Bilge Kağanlar, Alparslanlar, Osman Gaziler, Fatihler, bizim bağımsızlık savaşımız ve Cumhuriyet devrimimiz için bir birikim yaratmışlar. Aynı olgu, Rus, Çin ve İran imparatorluklarının bağımsızlık ve örgütlenme birikimleri için de geçerli. Bu nedenle Stalin, İkinci Dünya Savaşında, ordusuna şöyle sesleniyordu: “Bu savaşta ulu atalarımız Aleksander Nevski, Dimitri Donskoy, Kuzman Minin, Dimitri Pojarski, Aleksander Suvorov, Mihail Kuduzov’un yiğitlik örnekleri sizi şahlandırsın.” (Stalin, Faşizme Karşı Savaş Konuşmaları, çev. Yüksel Güvenç, Çağrı Yayınevi, Ankara 1975, s.36 vd.) Dünyanın sayılı sinema yönetmenlerinden Eisenstein, eski Rus Prensi Aleksander Nevski ve Rusya’yı birleştiren Çar Müthiş İvan filmlerini o zaman bu anlayışla çevirdi.

 

Kimi sözde Atatürkçü ve Sahte Solcuların imparatorluklar mirasına yan gözle bakmaları, tarih bilincinin eksikliğinden kaynaklanıyor.

 

Öte yandan imparatorluk birikimini Atatürk’ün altını oymak için kullanma çabaları da boşunadır. Atatürk’ü hiç kimse yıkamaz, çünkü Atatürk Türkiye’yi kuran devrimci önderdir.

 

Dahası bugün verdiğimiz vatan savaşında, elbette bütün tarih mirasımızı değerlendireceğiz, ancak Atatürk’e rakip üretme gayretleri, gerçekçi değildir.

 

Yine başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP yöneticileri şu sorunun yanıtını kuşkusuz biliyorlar:

 

15-16 Temmuz sabahı AKP Genel Merkez binasının yüzüne niçin Alparslan’ın değil de Atatürk’ün resmi asılmıştı?

Atatürk, Birinci İstiklâl Savaşımızın önderi olarak, İkinci İstiklâl Savaşı’nda emperyalizme karşı savaşanlar için en keskin kılıç, en dayanıklı kalkandır.