Yunus Soner: ABD’nin denizlerde enerji korsanlığı

Türkiye “Ukrayna krizi” olarak adlandırılan gerginliği doğru bağlama oturtmak, yeni ittifak potansiyelini kavramak ve kararlı hareket etmek zorundadır

Avrupa’nın batısında Fransa, doğusunda ise Ukrayna enerji odaklı şiddet eylemleri ile çalkalanıyor. Türkiye’yi çok daha yakından ilgilendirdiği için bu yazı Ukrayna krizini ele alacak.

 

28 Temmuz 2018’de Aydınlık gazetesinde yayımlanan “Trump’ın enerji politikası” başlıklı köşe yazımızda dile getirdik: ABD artık kendi enerjisini dünyada tekel haline getirmek ve özellikle Avrupa Birliği pazarını ele geçirmek istemektedir. Asya’dan Avrupa’nın ortasına uzanan, Avrasya’nın enerji damarlarını oluşturan boru hatlarının kesilmesi gerekir. Rusya’dan Baltık denizi üzerinden Almanya’ya uzanan Kuzey Akım II boru hattı ve Türkiye üzerinden Güney ve Güneydoğu Avrupa’ya uzanan Türk Akımı ABD’nin doğrudan hedefindedir.

 

Ancak Rus doğalgazı, Amerikan doğalgazından daha ucuzdur. Kapitalizmin kuralları çerçevesinde ABD’nin, giderek artan miktarda ürettiği kaya gazının ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) Avrupa’da rekabet şansı yoktur.

 

Bu nedenle ABD kapitalizme piyasa dışı yöntemlerle, tehdit, şantaj ve şiddetle müdahale etmektedir, etmek zorundadır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan Kırım’da yaşanan kriz, bunu gözler önüne sermiştir.

 

 

TÜRK AKIMI’NA KARŞI UKRAYNA’DA MUTABAKAT

 

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Azak Denizi’nde yaşanan gerginliğin arka planını Türk ve dünya kamuoyuna açıkladı. 16 Kasım’da ABD ve Ukrayna Dışişleri Bakanları, Kuzey Akımı II ve Türk Akımı projelerini “durdurma” kararı almıştı.

 

İki bakan bu kararı bir mutabakat metnine döktü ve Kırım gerginliğinin patlaması ile ABD Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden dünyaya duyurdu. Türk Akımı’nı ve Kuzey Akımı II’yi durdurmak ortak çalışma grupları kurulması, iki hükümetin Avrasya’nın bu iki enerji damarını kesmekte kararlı olduğunu gösteriyor.

 

 

ABD ENERJİ BAKANI DOĞU AVRUPA’DA SABOTAJ VE SATIŞ TURUNDA

 

ABD’nin müdahalesi Dışişleri Bakanlığı metni ile sınırlı değil. Amerikan Enerji Bakanı Rick Perry mutabakat öncesinde son derece aydınlatıcı bir Doğu Avrupa gezisine çıkıyor.

 

Perry 8 Kasım’da Polonya’yı ziyaret ediyor, Polonya Enerji Bakanı ile “Türk Akımı gibi siyasi amaçlı projelere karşı işbirliğini” ilan eden bir mutabakat imzalıyor. Ardından Polonya, ABD’den LNG ithalatını artırmak için sözleşme imzalıyor.

 

12 Kasım tarihinde Perry Ukrayna’da konuşuyor: “ABD, Kuzey Akımı II ve Türk Akımı’na muhalefetini açıkça dile getiriyor. Ukrayna ve AB vatandaşları tek enerji kaynağının rehini olamaz. Bu mesajı size ABD Devlet Başkanı gönderiyor”. Ukrayna Enerji Bakanlığı ile de enerji anlaşması imzalıyor.

 

13 Kasım’da Macaristan’a gelen Perry, yine basına verdiği demeçlerde yine Türk Akımı’nı isim vererek hedef alıyor ve “Macar hükümetini bu girişimlerin karşısında ve ABD’nin yanında yer almaya” çağırıyor.

 

 

ABD’NİN AB ELÇİSİ: ‘HENÜZ KULLANMADIĞIMIZ BİR DİZİ ARAÇ VAR’

 

ABD’nin AB Temsilcisi Gordon Sondland, 12 Kasım’da Brüksel’de European Policy Centre adlı düşünce kuruluşunda konuşuyor. Sondland’in konuşması Kuzey Akımı II merkezli, ancak ABD’ye rakip olduğu, Rus gazı taşıdığı ve Avrasya’yı birleştirdiği için Sondland’in açıklamaları Türk Akımı’nı da kapsıyor.

 

Sondland, “Bu projenin (Kuzey Akımı II, YS) altını oyacak ya da onu doğrudan durduracak araçların tümünü henüz kullanmadık. Muhalefetimizin kendiliğinden yeterli olacağını umuyoruz. Ama bu yaklaşımımız uygulanmazsa, Başkan (Trump, YS) projeyi engelleyecek ve durduracak daha bir çok, bir çok (tekrar orijinal metne ait, YS) araca sahip” diyor.

 

Spiegel dergisinin ulaştığı rapora göre toplantıdaki Alman elçilik yetkilileri Berlin’e gönderdikleri raporda Sondland’in konuşmasını “açık tehdit” olarak yorumluyor. Elçilik yetkilileri “ABD’nin, çıkarlarına aykırı olan enerji projelerine diplomatik ya da daha sert yöntemlerle direneceğini” raporluyor.

 

İşte ABD’nin AB elçisinin tehditleri ve Enerji Bakanı’nın Doğu Avrupa gezisinin ardından, Amerikan ve Ukraynalı Dışişleri Bakanları, Azak Denizi’ni de gündeme getiren bir mutabakat imzalıyor ve Kırım’ın yanında gemiler çarpışıyor.

 

 

UKRAYNA KRİZİNİN İLK MEYVESİ: ALMANYA TARTIŞMAYA BAŞLADI

 

Kırım krizinin ardından Almanya’da tartışma başlıyor. Yeşiller Partisi yöneticisi Annalena Baerbock, “En geç Rusya’nın Azak Denizi’nde sergilediği tutum sonrası Alman Hükümeti Kuzey Akımı II’den artık vazgeçmelidir” dedi. İktidar ortağı olan CDU’dan bazı yöneticilerin de demeçlerle Baerbock’a destek vermesi ve Almanya’nın önde gelen siyasi tartışma programlarının Kuzey Akımı’nı gündeme alması da dikkati çekiyor.

 

ABD’nin önümüzdeki yıllarda enerji üretimini ikiye katlaması bekleniyor. ABD’nin kendisi dışında enerji üretimine tahammülünün daha da azalacağı, bu nedenle de daha büyük kışkırtmalara girişeceği aşikar.

 

Ukrayna’nın öne sürdüğü üç küçük gemi, sadece Rusya’nın değil, Rusya ile işbirliği içinde Avrupa’nın enerji geleceğini belirleyecek olan Türkiye’nin de üstüne sürülmüştür. Sabotaj girişimi tüm Avrasya’yı hedef almaktadır.

 

Türkiye “Ukrayna krizi” olarak adlandırılan gerginliği doğru bağlama oturtmak, yeni ittifak potansiyelini kavramak ve kararlı hareket etmek zorundadır.