Vatanı, vatandan bakıp sevmek!

'Doğu Perinçek konuşuyor. Bu konuşmada Doğu Perinçek’in ne dünü, ne o günü, ne de yarını var. Bu konuşmada sadece ve saf vatan sevgisi var.'

Yazayım mı yazmayayım mı, yazayım mı, yazmayayım mı? Niye kararsızım? Çünkü yazacaklarım özel, bana ait. Anlatacağım olay da bir anlamda özel.

 

Fakat duygularım içimde öyle büyüdü, kabardı ki, ‘otur yaz’ dedim sonunda.

 

Seçim sath-ı mailine girdiğimizden beri kafamda tartıp duruyorum. Anlatacağım olay, Vatan Partisi’nin iki buçuk yıl önceki bir Merkez Yürütme Kurulu toplantısında yaşandı. Anlatacağım olaya, zamanı üç yıl öncesine sarıp başlamak zorundayım. Yazıyı basıp basmama kararını gazete versin.

24 TEMMUZ ATILIMI

 

15 Şubat 2015 tarihinde olağanüstü genel kongresini toplayarak Vatan Partisi adını alan Partimiz, 7 Haziran 2015 seçimlerine, belki seçim barajını aşmak veya en azından yüzde 5’ler dolayında oy almak beklentisiyle girmişti. Olmadı. Diğer yandan, Türkiye’ye pençelerini geçirmiş Atlantik cephesinin AKP eliyle yürüttüğü “çözüm-açılım” sürecinde alabildiğine palazlanan ve -aynı bugün olduğu gibi- “Atatürkçülüğünü” Tayyip Erdoğan nefretiyle ortaya koyduğunu sanan CHP tabanının “barajı aşamazsa oylar Tayyip’e gider” diyerek oy desteğinde bulunduğu, bölücü terör örgütü PKK’nın “yasal” uzantısı HDP ise Meclis’e girdi.

 

Örgütlerimiz sarsılmıştı. Olan biteni sağlıklı şekilde değerlendirmemiz gerekiyordu. Partimiz, il-ilçe-merkez kurullarında, hayal kırıklığı yaşadığı seçim sonucunun nedenlerini irdelerken, birden, 24 Temmuz 2015 günü, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer güvenlik güçlerimiz, PKK’ya karşı silahlı mücadele başlattı. Her şey meydandaydı; BOP eş başkanlığı göreviyle “çözüm-açılım” işlerine koyulan AKP (RTE), ülkeyi bölünmeye sürüklediğini, fakat bu milletin bölünmeye asla izin vermeyeceğini ve kendisinin defterini düreceğini anlamıştı.

 

Nihayet yapılması gereken yapıldı, silahlı terör örgütüne karşı devlet silahla mücadeleye başladı.

 

 

CHP’YE GİDEN TEKLİF

 

Hükümetin kurulamadığı, 1 Kasım 2015’te yeniden genel seçimlere gidildiği o süreçte Vatan Partisi en ön safta güvenlik güçlerinin mücadelesini destekledi ve böyle bir ortamda CHP’ye, PKK ile mücadelenin önderliğine geçerek 1 Kasım seçimlerine beraber girmeyi teklif etti. CHP’nin olmadık liste teklifleri bir yana, PKK ile mücadele önderliğini “fay hatları kırılır” diyerek reddetmesi sonucunda görüşmeler kesildi. 7 Haziran seçimlerine Türkiye’yi bölünmeye sürükleyen parti olarak girip oy kaybeden AKP, 1 Kasım 2015 seçimlerinde, PKK ile mücadele eden “vatansever” parti olarak oyunu yüzde 10 artırdı ve hükümeti kurdu.

 

Vatan Partisi 1 Kasım seçimlerinde bir miktar oy kaybına uğrayacağını öngörmüştü; öyle de oldu. Çünkü yıllardır, silahlı terör örgütüyle ancak silahla mücadele edilir diyen ve dolayısıyla güvenlik güçlerimizin PKK’yı hendeklere gömen mücadelesini bütün gücüyle destekleyen Partimizin üzerinde şimdi yeni bir “yafta” yapıştırılmıştı: “Tayyipçi!” Atatürkçülüğünün gücü Tayyip nefretine bir türlü ulaşamayan bir kısım “Atatürkçü”, 1 Kasım’ da oy vermeyerek Vatan Partisi’ne gününü gösterdi!

 

Özetlersek, olumlu beklentilerle girdiğimiz 7 Haziran seçimlerinde yüksek oy alamamışız; iktidarın PKK terör örgütüne karşı başlattığı silahlı mücadelenin arkasında duruyoruz, adımız “Tayyipçi” olmuş; Partiden (aynı zamanda Ulusal Gönüllüleri’nden, Aydınlık gazetesi okurlarından) kopmalar var; 1 Kasım seçiminde oyumuz azalmış.

 

 

GENEL BAŞKANLIK KONUSU

 

Takip eden aylarda, il başkanlarını da dâhil ederek yapılan Merkez Karar Kurulu (MKK) toplantılarında Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, çözüm yolları, Partinin mücadele yöntemleri tartışılıyor; il il örgütlerin durumu ortaya konuyor. Bir MKK toplantısında Genel Başkanımız Doğu Perinçek, genel başkanlık konusunun da tartışılması gerektiğini söylüyor ve Kurulu böyle bir tartışmaya zorluyor. Bir parti lideri için çetin bir dönem. Üstelik herhangi bir parti başkanı da değil; 60’lı yılların devrimci gençlik önderlerinden; Aydınlıkçıların lideri. 50 yıldır siyasi mücadelenin içinde bir dava adamı; bilim insanı, düşünce insanı, hukukçu; Atatürk, Kemalist devrim, anayasa, bilimsel sosyalizm, kadın, sevgi üzerine kitapları var... Ama bu donanımın üstüne yatmıyor. Partinin o zorlu döneminde kendini de Parti önderlerini de gerçekler üzerinden Partinin geleceği üzerine fikir üretmeye zorluyor.

 

 

‘SİZLERİ KANDIRMIYORUM’

 

Bu yazının konusu olan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı, işte böyle bir fikir-eylem tartışması sürecinde yapılmıştı. Doğu Perinçek, ABD güdümlü PKK terör örgütüne karşı verilen vatan savaşının önemi üzerine açış konuşmasını yaptıktan sonra MYK üyelerine söz verdi. Söz sırası gelen MYK üyeleri uzmanlık veya özel ilgi alanları çerçevesinden vatan mücadelesini değerlendirdiler. Bazı MYK üyeleri ise, vatan savaşının önemini kabul etmekle birlikte, bu süreci yöneten iktidarı destekler görüntümüzün Partimize zarar verdiğini, bu nedenle tutumumuzu gözden geçirmemiz gerektiğini söylediler. Kimsenin sözünü kesmeden dinleyen Doğu Perinçek’e baktım; yüzü hafif uzamış, kaşlarını biraz kaldırmış, gözlerini masada uzak bir noktaya sabitlemiş. Bu konuşmaların ardından söz aldı: “Arkadaşlar, kimse benden terör örgütüne karşı verilen haklı mücadelemizde farklı bir tutum almamı beklemesin. Mehmetçiğin canını kurtaran eylem AKP’den geliyorsa, tereddütsüz AKP’nin yanında olurum. Şu anki durum da budur. Bakın, ben sizleri kandırmıyorum, kandırmam. Genel başkanınız böyle biri... Bunu bilin. Düşüncelerimi değiştirebileceğinizi düşünmeyin. Önümüzde Partimizin olağan genel kurulu var. Şimdiden bu gerçeğe göre hareket edin ve yeni genel başkanınızı belirleyin.”

 

Doğu Perinçek’i, gözüme dolan yaşlar inmesin diye gözlerimi koca koca açmış dinliyorum. Perinçek’in gözlerindeki abartılı ışığın da gözyaşından yansıdığını anlıyorum, çünkü sesi titriyor...

 

Doğu Perinçek konuşuyor. Bu konuşmada Doğu Perinçek’in ne dünü, ne o günü, ne de yarını var. Bu konuşmada sadece ve saf vatan sevgisi var. Ben de o anda vatanı vatandan bakıp sevmenin dersini görüyorum. Hocam, Doğu Perinçek... Genel Başkanıma içimden sonsuz teşekkür ediyorum.