Utku Reyhan: Mesele Berberoğlu değil, sen hâlâ anlamadın mı?

“Adalet Yürüyüşü”nü eleştirdiğimiz için bir grup CHP’liden yemediğimiz hakaret, küfür kalmadı. Neler neler söylediler,

 

AKP’li olmuşuz,

 

Saray’dan para almışız,

 

Faşistmişiz,

 

Adalet’e karşıymışız,

 

Muhalefete muhalefet ediyormuş vs.

 

Millet anladı bizi, CHP seçmenlerinin çoğu da anladı. Ama bir grup var ki, “NATO kafa, NATO mermer”

 

 

NE DEMİŞTİK

 

Şunları söyledik:

 

Yürüyüş, “özgür dünyayı” Türkiye’ye müdahaleye çağırıyor.

 

Kılıçdaroğlu, Maltepe’de okuduğu manifestosunda “bütün” milletvekillerine özgürlük istiyor. Yani “Apo’nun Heykelini dikeceğiz” diyen Demirtaş’a da… Sırtımızı YPG’ye dayıyoruz diyen Yüksekdağ’a da… Buna karşı çıktık.

 

Aynı manifestoda, “bütün” gazetecilere özgürlük isteniyor. Yani, bavulcu Baransu’ya da… Tetikçi Ilıcak’a da… PKK’nın Mehmetçik katillerine övgüler düzen sözde gazetesi Özgür Gündem yazarlarına da… Buna da karşı çıktık.

 

Yürüyüşün taleplerinden biri de kamudan ihraç edilen 105 bin kişinin “hepsinin” görevine geri dönmesiydi… Hepsinin… Tabii ki buna da karşı çıktık.

 

Söylediklerimizde bir tane abartı yoktu. Nesnel. Neyse o.

 

Dedik ki, CHP seçmeni bu yürüyüşle, HDP ile ittifaka alıştırılıyor. BONZAİ veriliyor alttan alta. Uyuşturuluyor, tepkisizleştiriliyor, “Adalet” heyulasının arkasında efsunlanıyor.

 

Aman Allah! Ne hakaretler. Söylediklerimize, eleştirilerimize tek cümle siyasi karşılık veremediler. Küfür, kıyamet. Zaten, başka ne diyebilirlerdi ki?

 

 

NE OLDU

 

Gelelim bugüne.

 

CHP’den ilham alan HDP de “Adalet ve Vicdan nöbetine” başlamış.

 

Önce Diyarbakır’da, şimdi de İstanbul’da.

 

Önce Diyarbakır’da CHP Diyarbakır İl Başkanı, HDP’lileri ziyaret etti ve dayanışma duygularını bildirdi.

 

Dün de CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu başkanlığında bir heyet HDP çadırına destek ziyaretinde bulundu.

 

Cumhuriyet yazarı Aydın Engin, kendi ifadesiyle “adalet arayışının yorulmaz, iflah olmaz savaşçısı Sezgin Tanrıkulu”nun başında olduğu heyetin HDP ziyaretini yere göğe sığdıramıyor. Biz ise Sezgin Tanrıkulu’nu CIA’nın “TR 705” kod numaralı görevlisi olarak tanıyoruz. WikiLeaks’in yalancısıyız.

 

AKP’nin bıraktığı Amerikancı çözüm sürecine CHP talip oldu. Çok samimi geçen ziyarette her iki taraf da bu talebi dillendirdi. Bir daha “birbirlerinin ellerini bırakmamak” üzere anlaştılar.

 

 

SANSÜRCÜ BASIN

 

Belki haberiniz bile olmadı bu ziyaretten. Olmaz tabi, yalnızca Aydınlık yazdı. Sözcü’de, Hürriyet’te, Yeniçağ’da bu haberi göremediniz. HalkTV, FOX, CNN Türk bu haberi vermediler. Gizlediler sizden. Adam köpeği ısırdı, sizin ruhunuz duymadı. Aydınlık okumazsanız, Ulusal Kanal izlemezseniz işte böyle olur. Aynı büyük büyük yayın organları, HDP’lilerin (PKK deyin siz ona) “Adalet Yürüyüşü”ne katılmasını da haber yapmamışlardı. Herhalde millet duymasın istiyorlar. Ne diyelim: “Sevim koş ‘özgür basın’ geldi!”

 

 

ATATÜRKÇÜLERİN DİKKATİNE

 

Biz yürüyüşü eleştirdiğimiz zaman, kökten eleştirdik. “Mesele 3-5 HDP’linin yürüyüşe gelmesi değil, yürüyüşün kendisi bozuk” dedik. “HDP’liler katılmasa bile açıklanana manifesto gayet net ve Türkiye karşıtı” dedik.

 

Sen ise “Ya aslında yürüyüş iyi de keşke HDP’liler katılmasaydı” dedin.

 

“Yahu HDP’liler de çıkıp geldi işte ne yapalım” dedin.

 

Bir dostumuz:

 

“Yürüyüş aslında çok iyiydi. Sıcak yaz günlerinde önümüze konan buz gibi bir ayran gibi doya doya içmek istedik. Ama içine üç tane sinek düştü doya doya içemedik.” dedi.

 

Bir diğer dostumuz da:

 

“Yürüyüş duru bir pınar suyu gibiydi. Çok güzeldi. Ancak içine kanalizasyon suyu karıştı, su kirlendi, içemedik” dedi.

 

Kastettikleri olumsuzluklar HDP’liler. Onlar gelmese mis gibi yürüyüştü! Acaba?

 

 

BU DA MI GOL DEĞİL?

 

Peki, şimdi ne diyeceksiniz?

 

O zaman “HDP’liler de geldi yürüyüşe, ne yapalım canım, gelmeyin mi diyelim” dediniz.

 

Peki şimdi? HDP gelmedi, siz gittiniz!

 

Ne olacak şimdi?

 

“Ne işi var ‘Atatürk’ün partisi’nin PKK çadırında?” demeyecek misiniz? Destekler, açılım süreci talepleri, Selahattin Demirtaş’a özgürlük lafları falan ne olacak?

 

Başınızı deve kuşu gibi kuma mı sokacaksınız? Bu destek ziyaretleri olmamış gibi mi davranacaksınız? Yok mu edecek iki çift kelâmınız?

 

Meselenin “adalet” ya da Enis Berberoğlu olmadığını görmüyor musunuz? ABD’nin CHP-HDP ve Yeni Merkez Parti (Artık neyse o) iktidar formülü sizi rahatsız etmiyor mu? Sen hâlâ Berberoğlu için yüründüğünü mü zannediyorsun??

 

“Adalet Yürüyüşü” başladığında, “Vatan Partisi olarak artık bize gına getiren yeni bir ‘yine haklı çıktınız’ süreci yaşıyoruz” demiştik.

 

Ve maalesef yine haklı çıktık…