Tülin Oygür: Ağlaşan Atatürk sevdalıları ve İstanbul seçimi

"Türk milletinin emperyalizmin güdümündeki PKK bölücülüğüne ve FETÖ’ye karşı kati şekilde birleştiğinin emperyalistlere ilanı olacaktır..."

Atatürk’lerini yitirip ağlaşanlar da ‘neyleyim’ demeyi bırakıp, Atatürk devrimini yeniden ayağa kaldıran gerçek Atatürkçüler olarak mücadeleye katılacak ve gelen baharın yazın mutluluğunu yaşayacaklar

Şekip Ayhan Özışık’ın “Bahar gelmiş neyleyim, neyleyim baharı, yazı” şarkısında baharın, yazın geldiği bellidir de, yitirilen sevgili yüzünden baharı yazı görecek mecalin olmadığı anlatılır. Mutsuz sevgili, doğanın uyanışıyla gelen güzellikleri ıskalamaya hazırlamıştır kendisini... Türkiye Cumhuriyeti’nin baharı, yazı yakındır. Altmış yıldır emperyalizm sarmalında her alanda uğradığımız gerileme ve tehditle birlikte emperyalist Atlantik sistemi içinde devam etmemizin mümkün olmadığı artık ortadadır. Türkiye’miz için çıkış yolunun emperyalist Atlantik’ten kopup, milli devletlerin karşılıklı çıkar ilişkileri içinde yeni bir ortak paylaşım uygarlığına doğru güçlerini birleştirecekleri Avrasya sisteminde onurlu yerini almak olduğunu 20 yıl önce tespit eden ve bu programa sahip tek parti olan Vatan Partisi açısından işler “olması gerektiği gibi” gitmektedir ve Partimiz bu süreci besleyip hızlandıracak önemli adımlar atmaktadır.

 

 

BATI DELİSİ

 

Baharımızın, yazımızın yaklaştığını gösteren çok önemli olgu ise halkımızın, iki siyasi ittifak bloğunu da kapsayan büyük kesiminde ABD karşıtlığının zirve yapmasıdır (ABD karşıtlığı yüzde 81,9, “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması” sonuçları, Kadir Has Üniversitesi, 2018). Halkımızın büyük çoğunluğunun Amerikan karşıtlığı çizgisinde birleşmesi, ekonomi, güvenlik ve siyasi yönden üzerimize çullanan ABD emperyalizmine karşı yürütülen mücadeleyi, kim ne derse desin, önünde sonunda muhakkak güçlendirecektir. Bu arada, iktidarı destekleyen muhafazakâr kesimlerin “eski komünistlerin doldurduğu” Avrasya bloğuna hiç de soğuk bakmamaları - temelinde iktidarı onaylama ve hatta bu iktidarla sağladıkları maddi güçlenmeyi sürdürme kaygısı olsa da - yakın geleceğimiz yönünden büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin menfaatleri yönünden bu kesim, ABD emperyalizminin önüne dikilip insanlık için yeni ilerleme çağını dokumaya başlamış olan Asya ülkelerini Batı’nın dayatmasıyla barbarlık düzeyinde saymayı modernlik zanneden ve “Avrasya” dendiğinde sinirleri zıplayan Batı delisi sosyal demokrat ve bazı çakma sol kesimlerin önünde, daha ileri konumdadır. Anketlerde Amerika’yı tehdit olarak gördüğünü beyan etmekle birlikte, düzenledikleri toplantı ve yürüyüşlerde “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” ve “Tam bağımsız Türkiye” sloganlarını ufak ufak eritip “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganını öne çıkaran “modern, laik” sosyal demokrat kitle, şu anda ülkemizi bahara, yaza taşıyan devinimi ıskalamış haldedir. Şarkıdaki gibi, onların da yitirdikleri bir sevgilileri var: “Neyleyim baharı, yazı, benim Atatürk’üm gitmiş!”

 

On yedi yıllık AKP iktidarında, Erdoğan ve birçok AKP’li yönetici tarafından Atatürk ve devrimlerine yönelik hakarete varan söylemler ve Atatürk devriminin değerlerini yok etmeye yönelik uygulamalar, milletçe ortak değerimiz olan Atatürk’ten gerçekte kimin ne anladığını, turnusol kâğıdı şaşmazlığında ortaya çıkardı: Atatürk sevgisini, yitirilen bir sevgilinin arkasından söyler gibi, buğulu yaşlı gözlerle “Sarı saçlı mavi gözlüm, bir daha kalk gel Samsun’dan” şarkısı eşliğinde ağlaşarak yaşayanlarla, Atatürk sevgisini bu ülkede neler olup bittiğini somut olgulara bakıp kavrayarak, vatan için O’nun devrimleri ışığında mücadele etmeyi seçerek ölümsüz kılanlar... Yüksek Seçim Kurulu’nun 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimini iptal eden akıllara seza kararıyla dert üstüne dert yaşayan ağlaşan kesim, şimdilerde sotaya yatmış, her şeyin güzel olacağı bir günü bekliyorlar! Atatürk sevdalarını içlerinden fışkıran hıçkırmalarla yaşayanların bir kısmı dengeyi öyle kaybetti ki, İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun çehresinde bir Atatürk yaratmaya kadar işi götürdüler! Yitirdikleri Atatürk’lerini onun bunun komik resimlerinde aramaya başladılar.

 

 

YÜCEL FARKI

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından birisi Mustafa İlker Yücel’dir. Vatan (İşçi) Partisi’nin 1999’da İzmir’deki bir yürüyüşünde “Avrupa Birliğine Hayır” pankartının önünde slogan atarken çekilmiş resminde henüz 17 yaşında olan bu devrimci genç adamın, hiç Atatürk için durduramadığı hıçkırıklarla ağlamış mıdır bilinemez, ama daha rüştünü ispat etmediği yaşlarından bu yana Atatürk’ün devrim yolunda yaşamını düzenlediğini herkes bilir. Emekçi bir ailenin çocuğu, İzmir’de büyümüş, tarih bölümü mezunu... Çok genç yaşında örgütlü mücadelenin içine girmiş. Çok sayıda değerli bilim adamının denetiminde hazırlanan “Atatürk’ün Bütün Eserleri” çalışmasında arşiv tarama grubunda görev almış; Türkiye’yi uluslararası anti-emperyalist gençlik toplantılarında temsil etmiş; Atatürk gençliğini örgütleyen Türkiye Gençlik Birliği’nde üç yıl genel başkanlık yapmış ve ABD askerlerinin kafalarına çuval geçirilmesi, 19 Mayıs 2012’de iki yüz bin vatandaşımızla yapılan Taksim yürüyüşü, yasaklanan 29 Ekim, 23 Nisan, 30 Ağustos milli bayramlarındaki kitlesel yürüyüşler ve Silivri duvarlarını yıkan büyük mücadele, TGB tarafından onun önderliğinde yapılmış...


İlker Yücel, küçük yaşlarında katıldığı Vatan Partisi’nin rahleyi tedrisatından geçmiş, Atatürk’ün milli kurtuluş mücadelesini ve devrimlerini bilimsel sosyalizmin ışığında sindire sindire okumuş, anlamış ve Atatürkçülüğün bugünün pratiğinde yol gösterici ışığını yakalamış. Hıçkıran Atatürkçüler, o yürüyüşlerde, o mitinglerde kaldılar ve Atatürklerini kaybettiler. İlker Yücel ise İstanbul için çözümlerini, Atatürk’ün tam bağımsız, halkçı, aydınlık Türkiye hedefinde maddeleştirerek İstanbul halkına sunuyor... Bugün, 23 Haziran’a sayılı gün kalmışken, ağlaşan Atatürk sevdalılarına bir iş düşüyor: Anketlerde Amerika’yı bizi tehdit eden ülke olarak belirttiklerine göre, oy verdikleri partilerin bu noktadaki duruşlarını irdeleme işi... Partileriniz ne diyor? Bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti”ni ellerinizde ve dillerinizde bayrak yaptığınız halde bugün, devletimizin ABD karşıtı karar ve eylemlerine partilerinizin “Türkiye için tehlikeli olur” diyerek itiraz etmelerine nasıl razı oluyorsunuz? Partilerinizden, ülkemiz üzerindeki emperyalist kuşatmaya dair tek kelime duydunuz mu? Neden İstanbul belediye başkan adayını İmamoğlu gibi ne Atatürk’ten, ne devrimimizden, ne tarihten ne kültürden nasibini almış bir kişiden seçip bu adayın ilk ziyaretini, yanına PKK avukatı bir milletvekillini de katarak Fener Rum Patrikhanesine düzenlediler, hiç merak ettiniz mi? Bu adayın İstanbul için ayrı anayasa, İstanbul için Ankara’dan bağımsız yönetim söylemlerini, tam da sizler anketlerde emperyalist ABD tehdidini beyan ederken, tam da bölünme tehlikesine karşı mücadele eden bugünün Türkiye’sinde, nasıl söylettiler? Bu adayın mitinginde açılışı bir imama yaptırmasını nasıl “akıl ettiler”, Atatürk için ağlayan sizler mutlu olun diye olabilir mi? Bu “samimi, içten” adayın gizli ibadet anlarını görüntüleyip servis etme oyununu kim için yaptılar, size mi acaba? Bölücü terör örgütü elebaşlarının inlerinden İmamoğlu’nu desteklediklerini bas bas bağıran videolarını izlediğinizde bunların montaj olduğunu size söyleten akıl, acaba Atatürk için gözyaşı dökmekten muhakeme yeteneğinizi kaybettiğinizi ön görmüş olabilir mi? Ağlaşan Atatürk sevdalıları, bu gerçekleri irdeleme cesaretini gösterebilirlerse, ‘’Bizi milletçe yok etmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe mücadeleyi uygun gören bir doktirini takip eden insanlarız’’ diyen Atatürk için döktükleri gözyaşlarının, emperyalizmin çirkef bir oyununa daha malzeme yapıldığını belki anlayabilirler.

 

 

GELEN BAHAR MUTLULUĞU

 

Varsayalım, İlker Yücel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. İlker Yücel’in bu seçimi alması, İstanbul’un kavuşacağı büyük ilerlemenin ötesinde ve çok daha önemli olarak, Türk milletinin emperyalizmin güdümündeki PKK bölücülüğüne ve FETÖ’ye karşı kati şekilde birleştiğinin emperyalistlere ilanı olacaktır. Türk devletinin PKK ve FETÖ’ye karşı mücadele ederek ortaya koyduğu ABD karşıtı tutumla ilk esintileri gelen baharımız, yazımız, görürüz o zaman nasıl hızlanacak! Atatürk’lerini yitirip ağlaşanlar da “neyleyim” demeyi bırakıp, Atatürk devrimini yeniden ayağa kaldıran gerçek Atatürkçüler olarak mücadeleye katılacak ve gelen baharın yazın mutluluğunu yaşayacaklar. Korkutan soru: Diyelim İlker Yücel’e büyük bir yönelim oldu fakat yetmedi ve seçimi Binali Yıldırım kazandı. Evet, bu durumda İstanbul bir süre daha çile çekecek ama 2019 yılının 23 Haziran günü, milletimizin Türkiye’yi emperyalizmin yeni oyununa teslim etmeme ve tam bağımsızlığa doğru rotasını belirlemede birleştiğini gösteren gün olarak tarihte kayda girecek.

 


NOT: 1.

Bu yazımın esin kaynağı, samimi, içten Atatürk ağlaşmalarına çok kez tanık olduğum dostlarımdır. Onların yüzlerine “sen Atatürk’ünü öldürmüşsün kardeşim” demeyi akıl edememiştim, bu yazıyla eksiğimi kapatıyorum. 2. Yazıda kullandığım “Atatürk için ağlaşma” deyimi, “Tayyip nefreti çekme” olarak değiştirildiğinde, metinde hiçbir anlam kaybı olmuyor. Bunu sonradan fark ettim.