Şule Perinçek: Yolumuz açık gölge etmeyin

Türkiye'nin başına iyi bir iş gelecek diye korkuyor muhalefet

Neredeyse üzülenler var. Şimdi nereden çıktı bu... Tam Türkiye'yi yaralı bereli yere sermeye kalkışmıştık. BOP tutmadı, Rand'ten, Biden'dan verecektik. İktidar ve muhalefet tasarımı yapıyorduk. Muhalefetin yönetim kadrosunu, dostunu yol arkadaşını Atlantik Okyanusu'nda sala bindirmiştik... gündem değiştirdiler...

 

Bu kadar yıldır Türkiye siyasetini izliyoruz. Gerçekten böylesine hiç rastlamadık diye düşünüyorum. Türkiye'nin başına iyi bir iş gelecek diye korkuyor muhalefet. Bir kötülük gelse hah tamam işler yolunda diyor. İktidar ve muhalefetin arasında fikir ayrılıkların keskinleştiği, çelişkilerin arttığı dönemlerde bile böyle olmadı.

 

Aslında bugün de Türkiye sert bir yol ayrımına geldi. İki gemi limandan ayrıldı bile. İki farklı yöne rota çizildi. Biri Atlantik'in dalgalarına sürükleniyor. Öteki mecburi istikamete. Gemideki çoğunluk rotayı belirliyor. Dost-düşman saflar ayrışıyor.

The Times, 18 Ağustos
The Times, 18 Ağustos

AVRUPA İÇİN TEHDİT TÜRKİYE


Hizadan çıkan Türkiye dışarıda da tartışma yaratıyor.

 

Yunanistan'da yayımlanan Efimerida ton Syntakton gazetesi Brüksel'e Türkiye konusunda “Öncelikleri artık doğru belirleyin!” çağrısı yaptı. “Sol liberal” diye tanımlanan bu gazetenin 20 Ağustos tarihli yazısında: “Bu birleşik Avrupa sürekli Türkiye tarafından tehdit edilen iki AB üyesi Yunanistan ve Kıbrıs'ı korumaktansa Lukaşenka'yı devirmeyi daha önemli görüyor. Bu gelişme, Avrupa'nın ne birlik olduğunu ne de ortak ilke, değer ve çıkarları bulunduğunu gösteriyor. Böyle bir birlikten ulusal çıkarlarımızı savunmasını bekleyebilir miyiz? İlke ve değerler değil muktedirlerin iradesi geçerli olduğu sürece hayır. Ancak AB üyesi olarak uluslararası hukuk çerçevesinde çıkarlarımızın korunmasını AB organlarından talep etmek zorundayız.”

 

Alman Die Presse gazetesinde 13 Ağustos'ta Rainer Nowak imzalı bir yazı yayımlanmıştı. AB Erdoğan'ın saldırgan tavrına umarsız kalmamalı, deniyordu.

 

“Recep Tayyip Erdoğan'ın sözde araştırma gemisiyle Yunanistan'ı kışkırtması ve savurduğu tehditler şunu gösteriyor: Avrupa için bugün en büyük tehdit ne Trump, ne Çin, ne de Putin Rusya'sıdır. En büyük tehdit, hiç utanmadan Ege'de, Suriye'de ve Libya'da Avrupa'yı komik duruma düşüren Erdoğan'ın Türkiye'sidir. Cumhurbaşkanı şu mesajı veriyor: Sığınmacılar yüzünden bize mecbursunuz, günün birinde askeri olarak da bizden zayıf düşebilirsiniz, Akdeniz'deki yeni egemen süper güç biziz. (...) Avrupa Yunanistan'da da aynı konuma düşerse, AB'nin ve kıtanın sonu gelir. Başka bir deyişle, Rusya'ya sert ekonomik yaptırımlar, ama Türkiye'ye destek. Gerçekten mi?”

 

Yunan Dimokratia gazetesine göre Berlin'in suskunluğunun tek açıklaması Türkiye'ye destek: “Ankara Merkel'in koruma kalkanına güvenebilir”

 

Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi yöneticisi Mark Leonard 18 Ağustos'ta İspanyol gazetesi El Pais'de, “Türkiye'den vazgeçmeyin” görüşünde. “Türkiye henüz yeni bir Rusya vakasına dönüşmedi ama mevcut durum yanlış değerlendirilecek olursa hızla o yöne kayabilir. Şimdilik Avrupalıların çoğu Türkiye'yi hâlâ zorlu bir ortak olarak görüyor, 'rakip bir sistem' olarak değil” diyor.

 

18 Ağustos günlü The Times gazetesinde yayımlanan Roger Boyes imzalı, MOSSAD Başkanı Yossi Cohen'e dayandırarak yapılan haberde de artık Türkiye'nin İran'dan çok daha büyük bir tehdit olduğu belirtiliyor.

 

 

MÜJDE DEĞİL KÖTÜ HABERMİŞ


Bu alıntılar Karadeniz'deki doğalgaz haberinden önceydi. Şimdi yeniden alevlenir.

 

Aynı saflaşmaya göre sevinenler ve üzülenler, dışarıda ve içeride aynı kıstaslar açısından ayrışacak.

 

Daha açıklandı-açıklanacak müjdesi başlığıyla yürütülen bir iletişim kampanyası sürecinde yapılan şu türden paylaşımları ciddiye almak olanaksız:

“Her dört gençten birinin işsiz olduğu, genç işsizliğinin tarihimizin en yüksek seviyelerine çıktığı ülkemde #BenimİçinMüjde öğrencilerin KYK borçlarının silinmesi, işsizliğin sona ermesidir (Canan Kaftancıoğlu@Canan_Kaftanci)”

 

“#BenimİçinMüjde emeklilikte yaşa takılanların emekli edilmesi, emekli maaşlarının makul bir oranda arttırılması, kamu emekçilerine ayırt edilmeksizin 3600 ek gösterge verilmesi, öğrencilerin KYK borçlarının sıfırlanması, asgari ücretin reel enflasyona endeksli artmasıdır. (Eren Erdem @erenerdemnet)”

 

Sanki kese bol, atması kolay... Esas olan boşa çırpınma.

 

 

MİLLET FATİH VE ORUÇ GEMİLERİNİN GÜVERTESİNDE


Kuşkusuz Karadeniz'de bulunan doğalgaz Türkiye'nin belli bir dönem gereksinimi karşılayacak miktarda. Sevinmemek için Atlantik salında şaşkın ve zavallı bir konumda olmak gerekir. Türk milleti Fatih ve Oruç Reis gemilerinin güvertelerinde bayraklarını çekmiş yol alıyor.

 

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklayacağı müjdenin Türkiye için eksen değişikliği olacağını söylemişti. Bu bazılarını telaşlandırmış, müjdeyi duyunca neyse rahatladım diyorlardı. Bir büyükelçi de evet diye onayladı, yoksa NATO'dan çıkmak, AB kapısından vazgeçmek anlamına gelirdi. Ayıp olmasa tak tak tahtalara vuracaklar.

Bir de bu gemilerde geminin nereye gittiğinin, gitmek zorunda olduğundan habersizler var.

 

Ya yolda rotanın hizasına girecekler ya da limanlarda “ineceeek var” diye atlayacaklar.

 

 

SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİL


Türkiye enerji fakiri bir ülke. Önemli ölçüde dışa bağımlı. Önemli miktarda doğalgaz kaynağının bulunması bu açıdan anlamlı.

 

Ama Türkiye'nin sağlıklı yol alması bakımından bunun bir sihirli değnek olmadığını da görmek gerekir.

 

Doğrudur bulunan doğalgazın devreye girebilmesi için üç-dört yıl var. Sorun sürede değil. Bilindiği gibi bir de bor madenimiz var. Çok özel. Dünya ihtiyacının yüzde 59'unu Türkiye karşılıyor. Onu ne zamandır biliyoruz. Altın var. Mermer var. Bunları bir zenginliğe dönüştürmek için yatırım gerekiyor, emek gerekiyor.

 

İrade ve karar gerekiyor.

 

İç ve dış politikada, ekonomide incelikli bir eksende tutarlı siyaset gerekiyor.

 

Gerisi kolay.

 

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in sık sık vurguladığı gibi yer altındaki en büyük zenginliğimiz bu bereketli toprakların altında yatan bu vatanın bağımsızlığı, birliği bütünlüğü için canını vermiş şehitlerimiz.

 

Yalnızca onlar da değil. Kaç bin yıllık kurucu bir miras var bu toprakların altında.

 

Zorunlu rotayı önünde ve sonunda belirleyen o birikim.

 

Hadi bakalım, yolumuz açık olsun.

 

Daha çok müjdeler yolda.

 

Biliyoruz.

-Borçka'ya ilişkin sosyal medyada bir fotoğraf. Maden arama çalışmalarından önce ve sonrası diye paylaşılmış. Altında bir düzeltme notu düşülmüş. “Aynı bölgenin önce/sonra paylaşımı değil o. 'maden çalışmaları yüzünden araziler bu hale geliyor, siz hangisini tercih edersiniz' demek istemiş değil mi? Tahminim o foto da Karagöl yöresi ve orada bir maden arazisi yok.”

 

 

KÖKSÜZ PARTİLERDE GELECEK YOK


Gelecek Partisi Ankara İl Başkanı Osman Hakan Kılıç, yedi ilçe başkanı, mahalle temsilcileriyle birlikte parti üyeliğinden istifa etmiş.

 

Kılıç, “Gelecek Partisi’nin siyasetinin ehliyet, liyakat, adalet ve ahlak üzerine inşa edildiğini düşünerek görevi kabul etmiştim. Ancak görev yaptığım 8 aylık süreç içerisinde az önce bahsettiğim ilkelerden uzaklaştığını gördüm” demiş.

 

Türkiye'de bazı köke dayanmayan yapay partiler kuruluyor. İşlevini bazen yerine getiriyor ya da getiremeden silinip gidiyor. İnsanların umuduna, enerjisine yazık oluyor.

 

 

GÜZEL SÖZ


-"Bileği güçlü, bir kişiyi yıkar, Bilgisi güçlü, bin kişiyi..." Emir Timur (Türk Avaz @TurkAvaz)