Şule Perinçek: Bizim sırtımız yere gelmez

Biz birbirimizi severiz, biz vatanımızı severiz, biz devletimizi severiz. Biz boyun eğmeyen, onurlu bir milletiz.

Küçük bir dünya ekonomi turu:

 

  • ABD’de işsizlik maaşı başvuruları geçen hafta üç milyon 28 bin yeni başvuruyla rekor düzeyde artmış. Daha önce görülen en yüksek rakam 2 Ekim 1982 günü biten haftada yapılan yaklaşık 695 bin başvuru. Salgın öncesinde ABD iş gücü piyasasında haftalık ortalama başvuru sayısı ise 200 bin dolayında. Amerikan ekonomisinde bir resesyon olacağını düşünenlerin sayısı iki haftadan az bir zaman içinde yüzde 38'den yüzde 61'e çıktı. Yüzde 31 de belki diyor. Gallup'un araştırmasına göre yalnızca yüzde sekiz resesyon beklemiyor.

 

  • Dünyanın en büyük devlet fonu Norveç Varlık Fonu, piyasalardaki koronavirüs ve petrol fiyatlarındaki düşüş etkisi karşısında 124 milyar dolar kaybettiğini açıkladı.

 

  • Huawei uzun süredir merakla beklenen tanıtımla yeni amiral gemileri P40, P40 Pro, P40 Pro Plus ve yeni akıllı saati Huawei Watch GT 2e’yi tanıttı.

 


AVRASYA'DAN İKİ HABER

 

Benim pek ilgi alanım içine girmediği için ne anlama geldiğini bilmiyorum ama Huawei P40'ın özellikleri şunlarmış: P40 6,1 inçlik OLED ve Full HD+ bir ekran, 60 Hz yenileme hızı ve ekrana gömülü bir parmak izi tarayıcıyla geliyor. Modelin 8 GB RAM, 128 GB depolama alanı ve 5G altyapısının aktif olduğu pazarlarda Kirin 990 5G işlemci seçeneği bulunuyor. P40’ta 50 megapiksellik bir ana kamera, 16 megapiksellik ultra geniş açılı kamera, 8 megapiksellik telefoto kamera ve 32 megapiksellik bir ön kamera bulunuyor. Kameranın ISO değeri 204.800’e kadar çıkabiliyor.

 

Artık “plus”ının ne artısı varsa... bir de o var.

 

Merak ediyorsanız açıp bakabilirsiniz. Benim için önemli olan tarafı üretimin devam etmesi.

 

Yalnızca o da değil. Avrasya'dan başka bir haber daha var:

 

  • Hindistan’ın en büyük video yayın platformu MX Player aralarında Kanada, ABD ve Birleşik Krallık'ın da olduğu yedi yeni ülkeye hizmet vermeye başlamış.


2018’de yayın hayatına başlayan MX Player’ın Hindistan’da aylık 175 milyon, küresel çapta ise hâlihazırda aylık 275 milyon izleyicisi varmış.

VİRÜS OYUNU SALGINDA KAÇ KİŞİ ÖLDÜRDÜN

 

Kuşkusuz Batı da durmuyor. Bu vesileyle “genel kültürüm” de gelişti. “Plague Inc”, İngiltere merkezli bağımsız oyun stüdyosu Ndemic Creations tarafından geliştirilen ve yayınlanan gerçek zamanlı bir strateji simülasyon video oyunuymuş. Farklı senaryolarda dünyaya salgın hastalıklar yaymak üzerine kurulu bir oyun. Oyuncu, dünyadaki insanları ölümcül bir salgın ile yok etmek için bir patojen yaratıyor ve geliştiriyormuş.

 

Anlamadığım bir dil. Hiç anlamadığım bir anlayış!

 

Düşünebiliyor musunuz! Böyle bir oyunda kazanınca sevinen bir çocuk ya da yetişkin “insan”!

 

Yok artık bizde olmaz diyordum. Ama şöyle bir yoklayınca ekşi sözlükte rastladım.

 

“Yeni bir ios oyunu. Patojen yönetiyoruz. Tüm dünyaya bulaştırıp dünyayı yok etmek amacımız. Zor bi strateji oyunu. Bakteri ile başlıyoruz virus bilmem ne derken...”

 

Gerisini okumadım artık.

 

Oyun Kovid-19 salgını ile birlikte daha çok rağbet görmüş.

 

En çok indirilenlerden biri olmuş.

 

Bunu da anlamıyorum diyeceğim ama artık bundan sonrasını Batı toplumlarını iyi tanıdığım için anlıyorum.

 

Oyunu geliştiren, Ndemic Creations bu duruma “duyarsız kalmamış”... haberde böyle ifade ediliyor. Koronavirüs'le mücadele için kullanılmak üzere 250 bin dolarlık bağış yapmış. Oyunun yaratıcılarından James Vaughan konuyla ilgili olarak şöyle demiş:

 

“Sekiz yıl önce, gerçek dünyanın bir Plague Inc oyununa benzeyeceğini hiç düşünmemiştim. Kovid-19 için bir aşı bulmaya çalışan DSÖ ve CEPI'nin (Coalition for Epidemic Preparedness Innovations/SalgınaHazırlık İnovasyonları Koalisyonu) hayati çalışmalarını desteklemekten gurur duyuyoruz.”

 

 

BASTIR PARAYI

 

Her şey para ya... karşı tarafın yanıtı da olağan.

 

CEPI üst düzey yöneticisi Dr. Richard Hatchett "Ndemic Creations'ın, özellikle Kovid-19'un benzeri görülmemiş zorluklarıyla mücadele ederken, önemli aşı geliştirme çalışmalarımıza bu kadar cömertçe katkıda bulunmasından çok memnun” olduğunu söylüyor. Oyunlar, dünyanın karşılaşmakta olduğu zorlukların farkındalığının artmasında önemli bir role sahipmiş.

 

Tüm Plague Inc. oyuncuları adına bağışlanan fon, CEPI ve Dünya Sağlık Örgütü'nün Kovid-19 Dayanışma Müdahale Fonu arasında paylaştırılmış.

 

Plague Inc bakıyor ki bu işte para var. Hemen duruma uyum sağlanmış. Şirket oyuncuların dünyaya yayılan salgın hastalıkları durdurmaya çalışacağı yeni bir oyun modu üzerine çalıştığını duyurmuş. Dünya Sağlık Örgütü’nden gelen tavsiye üzerine alındığı belirtilen yeni oyun modunda kullanıcılar gezegenimize virüs bulaştırmak yerine onu salgından kurtarmaya çalışacak.

 

Yeni oyun modunda oyuncular, bir hastalığın ilerlemesini yönetmeye, sağlık hizmetlerini düzenlemeye, karantina, sosyal mesafe ve toplu alanların kapatılması gibi gerçek dünya önlemlerini almaya çalışacaklar.

 

Hep konuşmalarımızda, verdiğimiz eğitimlerde ve yazılarımızda uyarırız. Emperyalist bir kültürle donanmış insanlarla emperyalizme karşı mücadele edemezsiniz. Emperyalizm de zaten bunu biliyor, müziğinden modasına kadar aslında sizi bu amaçla özellikle yönlendiriyor.

 

Yazıya ekonomiyle başladım ama birden bakın nereye geldim.

 

Ekonominin durum tespitini yapmak ve yakınmak çare değil.

 

Çözümü konuşacağız.

 

Dünyanın gündemine bu farklı çözüm önerileri bir anlamda kendiliğinden geldi.

 

En azından salgını durdurma, insanların yaşamını kurtarma konusunda nasıl başarı sağlanır? Ya da gerçeklere dayanarak sorarsak “sağlanıyor”?

 

Bu oyunları üreten ve onların kirli paralarına teşekkür eden toplumların sistemi nasıl çare olacak?

 

Yaşlılar huzur evlerinde ölüme terkediliyor.

 

Bir Türk doktor İtalya'daki meslektaşının telefonda çaresizlikten ağladığını anlatıyor.

 

İtalya kavruluyor. AB'den bir yardım elini uzatan yok. İspanya öyle. Fransa yanıyor. İngiltere yönetiminin kaldırdığı taş başına düştü. Virüste kenar mahalleyle eşitlendi. Bir farkları var kuşkusuz, parası olan test yaptırıyordu şimdiye kadar. Ucu kendilerine değince değişiyor.

 

Amerika birden birinci sıraya yükseldi. O da saptananlar ve kayıt altında olan vatandaşlar. Evsizler de var. Hiçbir sağlık ve vatandaşlık sisteminde kaydı olmayanlar var. Okuma yazma oranının ABD'de çok düşük olduğunu bilir misiniz?

 

 

AB DEVLETLERİ BİRBİRİNDEN MALZEME ÇALIYOR

 

Koca koca Avrupa ülkeleri birbirinin sağlık malzemesini çalıyor. Korsan olmuşlar artık gemilere ve kargolara el koyuyorlar. Almanya'nın altı milyon maskesi yolda kaybolmuş, Tunus'un tıbbi malzeme taşıyan gemisine İtalya el koymuş, Çekya da, Çin’in İtalya’ya göndermek istediği ve ülkede bir depoda bulunan maske ve solunum cihazlarına. AFP ajansı ise İtalya’nın Yunanistan’a giden bin 840 adet solunum cihazına el koyduğunu duyurdu. İsrail merkezli Channel 13, MOSSAD’ın da İsrail ile hiçbir diplomatik ilişkisi olmayan ülkelerden maske ve solunum cihazı getirdiğini duyurdu. Habere göre, MOSSAD’ın operasyonu sonucunda geçen hafta İsrail’e 100 bin koronavirüs test kiti getirildi.

 

Devletler birbirinden kapıyor. İstihbarat örgütler devrede. Sağlık malzemeleri ulusal güvenlik sorunu oldu.

 

İnsanlar ortak karar almaya ve uygulamaya, başkalarını düşünmeye kültürel olarak yatkın değiller. Her koyun kendi bacağından asılır diye belletmişler. Baksanıza video oyunlarında bile başarı başka insanları yok etmek üzerine kurgulanmış. Öldürmekten zevk alan, sevinen bir nesil yetiştirdiler.

 

Başkaları için neden özveride bulunayım. Ben hasta olmayayım yeter. Hastaysam da benim yaşamam gerek, başkasının lokmasını kaptığım gibi yaşamını da kapayım.

Afyonkarahisar Gazi Meslek Lisesi Kimya bölümü öğretmen ve öğrencileri olarak elele verdik, 10 günde 150 ton hijyen solüsyonu ürettik. #Covid_19 ile savaşta biz de varız diyorlar.
Afyonkarahisar Gazi Meslek Lisesi Kimya bölümü öğretmen ve öğrencileri olarak elele verdik, 10 günde 150 ton hijyen solüsyonu ürettik. #Covid_19 ile savaşta biz de varız diyorlar.

BİZ TÜRK FİLMİNDE AĞLARIZ

 

Siz Türk filmlerinde ağlar mısınız? Benim babam Çanakkale şehidinin bir buçuk yaşında yetim kalmış evladı, Tevfik Sağlam'ın asistanı Verem Savaş Dispanseri'nin 45 yıllık başhekimi o koca adam hüngür hüngür ağlardı. Küçük kız kardeşimi Şarlo filmlerine götüremezdim. Biri pat vurur, o pat sırt üstü yere düşer, kalkar bir daha pat... bütün çocuklar kıkır kıkır güler, bizimki koltuğa gömülür ağlardı canı acıdı diye... Hiç aklıma gelmemişti, öğrendim. Kızım bana Kırmızı Başlıklı Kız masalını değiştirtti. Kurdun karnına taşları doldurup kuyuya atılmasına itiraz ederdi her okuyuşumda. “Belki özür dilemiştir, affetmiştir avcı”... Yüreği hayvanların acı çekmesine hiç dayanmazdı.

 

Ben her Türk filminde, her şehit cenazesinde hâlâ ağlıyorum. Doğu Perinçek bir türkü çok duygulu söylendiğinde, zeybek pek başı dik, gururlu oynandığında hiç dayanamaz... Bizim ev torun torba zaten öyleyiz.

 

Bizim toplumumuz hâlâ öyle.

 

Sarılırız sarmaşılırız, yetmez pata pata bir de sırtlarımıza vururuz... Duygumuzun şiddetini iletmek için...

 

Biz birbirimizi severiz, biz vatanımızı severiz, biz devletimizi severiz. Biz boyun eğmeyen, onurlu bir milletiz.

 

Ağlıyoruz, ama güçlüyüz.

 

Benim yaşlı ninem bir ihtiyacınız var mı diye sormaya kapısına gelen jandarmaya belli ki ikram edecek bir şey bulamamış. Diyor ki:

 

-Bak kuzum yolu öğrendiniz. Üzümler olunca mutlaka gelin. Gücenirim haaa..

 

Nasıl bir ısrar. Az daha etse, yatak yorgan seresiniz gelecek. Yüreğimiz de, yoktan var etme ve mücadele bilincimiz de çok güçlüdür.

 

Yedirmesini de severiz, ağzımızdaki lokmayı paylaşmasını da. Bizim sırtımız yere gelmez.

 

Not: Ekonomi turuna yer kalmamış, başka bir yazıya...