Soner Polat: Yunanistan’ın aklında ne var?

"Yunanistan kendini güçlü hissettiği dönemlerde, arkasına Batı ülkelerini de alarak Türkiye’ye karşı saldırgan bir politika izler..."

İktidarın Yunanistan’la sıcak ve samimi ilişkileri dikkat çekiyor. Karşılıklı üst düzey davetlerin ardı arkası kesilmiyor. Ancak temel sorunlar konusunda hiçbir adım atılmıyor...

 

 

YUNAN BASINI ULUSAL KONULARDA DUYARLIDIR

 

Özelde Doğu Akdeniz denklemini, genel olarak Türkiye’nin milli meselelerini bilmeyen bazı CHP’lilerin sorumsuz girişimleri nedeniyle iktidar ana muhalefeti suçlasa da gerçekte Yunan politikaları konusunda iktidar da ana muhalefet de tel tel dökülüyor. Yunanistan’da basın milli meselelerde duyarlıdır. Aynı zamanda büyük çoğunluğu devlet politikalarına bağlıdır. Türk basınının büyük çoğunluğu gibi La Fontaine’den masallar anlatmıyor. Bu çerçevede iki önemli Yunan gazetesinde yayımlanan yazılar genel olarak Yunan kamuoyunun görüşlerini yansıtıyor. İki temel yaklaşım göze çarpıyor: Türkiye’nin gücü nedeniyle endişe ve AB-D’ye güvenerek meydan okuma! Böylece Yunan kamuoyu Türk politikaları konusunda çelişkiler yumağına dönüşüyor. En yüksek tirajlı muhafazakâr medyanın amiral gemisi Kathimerini bu ülkedeki endişe boyutunu naklediyor. Ara başlıklar bana aittir.

 

 

TÜRKLERİN İKİ HARİTASI

 

Türkler iki haritayı gündeme soktular. Birinci harita, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını gösteriyor. (Türkiye henüz MEB ilan etmedi. Basındaki bir harita herhalde referans alındı. S.P.) İkinci haritada ise Türk devlet şirketine verilen araştırma bölgeleri işaret ediliyor. İki haritada da 28 derece boylamı özellikle dikkat çekiyor. Türklerin verdiği mesaj çok açık! (28 doğu boylamının doğusu için hak iddia edemezsiniz. Ancak tahmini Türk MEB’inin bu boylamın da batısına uzandığını vurgulamalıyız. S.P.) Türkiye, Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve MEB sınırlamasının Mısır’la yapılmasının daha doğru olacağını savunuyor. Burada da 28 derece boylamını referans gösteriyor.

 

 

MAVİ VATAN

 

Beyaz Fırtına deniz tatbikatı sonrasında 30 Mayıs 2014 tarihinde dönemin Türk Genelkurmay Başkanı “Mavi Vatan” tabirini kullandı. (Bu tanımlamayı ilk kez Amiral Cem Gürdeniz kullanmış, önce askeri çevreler daha sonra Türk milleti bu ismi benimsemişti. S.P.) Daha sonra “Mavi Vatan” Türk komutanların dilinden düşmedi. Türk Deniz Kuvvetleri yeni bir strateji geliştirdi. Amiral Cem Gürdeniz ve Tümamiral Cihat Yaycı’nın çalışmaları ile bu strateji destekleniyor. Bu strateji sadece askeri konulara odaklanmıyor. Aynı zamanda denizdeki zenginliklerin araştırılması, sismik/sondaj gemileri ve denizlerdeki bilimsel çabaları da kapsıyor.

 

 

ENDİŞE

 

Türkler kısa süre önce sadece gelişmiş ülkelerin sahip olduğu elektronik harp gemisini denize indirdi. Önümüzdeki dönemde envantere girecek Anadolu gemisi sadece Doğu Akdeniz’de değil, tüm Akdeniz’de güç intikal ettirecek yeteneklere sahip! Bir denizaltı kazasında Doğu Akdeniz’de sadece Türkiye’nin kurtarma imkânları var. Türk Deniz Kuvvetleri diplomasinin caydırıcı/zorlayıcı gücü olarak etkin olarak kullanılıyor. Gerektiğinde araştırma faaliyetlerini engelliyor, ihtiyaç duyulduğunda kendi araştırma gemilerini koruyor. Türk araştırma gemileri (sismik/sondaj) yoğun olarak faaliyet gösteriyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), henüz ihale edilmeyen 1-4-5-7 numaralı parsellere Türkiye’nin araştırma gemisi göndermesinden endişe ediyor. Şimdi de 27 Şubat-8 Mart tarihleri arasında geniş çaplı icra edilecek Mavi Vatan tatbikatı gündemi işgal ediyor. İki ülkede de gerilimi azaltma isteği var. Çipras Türkiye’ye gitti. Limnos fırkateynimiz ve Okeanos denizaltımız bu çerçevede Mersin limanını ziyaret etti. Ama Türk Hava Kuvvetlerinin hava sahası ihlalleri devam ediyor ve haklarımızı tanımıyorlar...

 

 

MEYDAN OKUMA

 

Ta Nea gazetesi ise Yunan kamuoyunun meydan okuma duygularını yansıtıyor: “Ruhban Okulu açılsın! Mavi Vatan’dan vazgeçilsin; saldırgan açıklamalara son verilsin! Meis’in MEB’i tanınsın! Kıbrıs MEB’ini Türkiye tanısın! İşgal ordusu Kıbrıs’tan çekilsin! Hava sahası ihlalleri son bulsun! AB ile yapılan göç anlaşması tam olarak uygulansın!” Liste uzayıp gidiyor. Aba altından sopa da gösteriliyor: “Soğukkanlılığımızı test etmeyin! Pilot açığınız olduğunu biliyoruz...”

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Görüldüğü gibi Yunan kamuoyu endişe ile meydan okuma arasında gidip geliyor. Yunanistan kendini güçlü hissettiği dönemlerde, arkasına Batı ülkelerini de alarak Türkiye’ye karşı saldırgan bir politika izler. Zayıf olduğu dönemlerde dostluk ve işbirliği mesajları gönderir. Gerilimin azaltılması her iki ülkenin de yararınadır. Ancak bu Türkiye’nin temel tezlerinden vazgeçtiği anlamı taşımamalıdır. Adalarımızı işgal eden Yunanistan’ın sahte dostluk mesajlarına prim verilmemelidir.