Soner Polat: Yunanistan için içeriden bir değerlendirme

"Türkiye böyle bir ülkeye karşı Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki çıkarlarını daha kararlı olarak savunmalıdır"

Yunanistan’da “Liberal” adlı internet sitesinde bir makale yayımlandı. Türk-Yunan ilişkilerini sorgulayan incelemede Emekli Korgeneral Konstantinos Logopulos’un imzası bulunuyor. “Hükümet Türk-Yunan ilişkilerinde tehlikeli hayaller üretiyor” başlıklı makalenin bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

 

‘SALDIRGAN TÜRK ORDUSU’ GERÇEĞİ YANSITMIYOR!

 

Ne yazık ki ülkemizde gerçeklere gözümüzü kapama ve yokmuş gibi davranma alışkanlığı oldukça uzun süredir hüküm sürüyor... Bu alışkanlığımız, ister Türk-Yunan sorunları olsun ister diğer sorunlar olsun milli bir strateji ve bu stratejiyi destekleyecek uzun süreli milli kültür eksikliğinden kaynaklanıyor. Gerçekler karşısında gözümüzü kapatarak onları yok sayamayız! Ülkemizin Avrupa Birliğinin (AB) bir üyesi olması, tehditlerden korunacağımız anlamına gelmiyor. Çok uzun süredir gündemden düşürülmeyen, AB’nin kurallara saygılı ülkesi ve karşısındaki saldırgan Türk Ordusu söylemi artık gerçeği yansıtmıyor.

 

Bir yandan Cumhurbaşkanı’nın akademik düzeydeki anlaşmalara vurgu yapan açıklamaları, diğer yandan Dışişleri Bakanı Kocias’ın istifasında görüldüğü gibi tiyatroyu çağrıştıran hareketler, öte yandan Savunma Bakanı Kammenos’un abartılı konuşmaları, ülkemizin milli stratejisinde bir kargaşa olduğunu gösteriyor. Bu kargaşa Ege ve Doğu Akdeniz’de önemli gelişmelerin yaşanabileceği bir dönemde maalesef bizim için kötü şanstır.

 

 

ABD VE İSRAİL ÖNCE KENDİ ÇIKARINI DÜŞÜNÜR!

 

Son dönemde hükümetin gerek ABD gerek İsrail ile geliştirmeye çalıştığı ilişkiler bazıları için gerçekten anlaşılır değildir. Elbette hem Amerika hem İsrail bölgede enerji odaklı bir oyun oynamaktadır. İki ülke de önce kendi çıkarlarını düşünmektedir. Enerji kapsamında bu ülkelerle işbirliği yapıyor olmamız bir Türk saldırısı karşısında bu ülkelerin bizi savunacağı anlamına gelmez! Ne yazık ki bu gerçeği birçok kişi görmüyor. Ülkemizin ABD ile geliştirmeye çalıştığı ilişkiye fazla bel bağlamaması gerekir. Çünkü sadece Amerika için değil Batı için de Türkiye kaybedilmemesi gereken bir güçtür.

 

Türkiye’nin Batı için jeopolitik önemini anlamak için sadece haritaya bakmak yeterlidir. Özellikle Trump’un Suriye’den çekilme kararı sonrasında Türkiye, Batı için bölgede daha önemli bir oyuncu haline gelmiştir. Bu kapsamda Kammenos’un, “Ülkemizde ne kadar fazla Amerikan askeri varlığı olursa Türklerin saldırı ihtimali o kadar az olur!” şeklindeki düşüncesi tamamen yanlıştır. Çünkü Amerika ve Türkiye aynı ittifakta yer almaktadırlar.

 

 

KAMMENOS VE ASKERİ DANIŞMANLAR GÖREVDEN ALINMALIDIR!

 

Kammenos ve Başbakan’ın askeri danışmanları görevden alınmalıdır. Çünkü 2010 yılından beri Yunan savunma bütçesi yüzde 40 oranında azalmış, yapılan hatalı silah seçimleri dolayısıyla bir kaos ortamı meydana gelmiştir. Bu ise caydırıcılığımıza büyük bir darbe vurmuştur. Büyük yaralar açılmıştır. Herkes bunun farkındadır. Bu nedenle Yunan Genelkurmay Başkanı, “Türklere karşı tek başımıza savaşmak zorundayız!” demiştir.

 

Herkesin daha dikkatli bir şekilde Silahlı Kuvvetler stratejilerini analiz etmesi gerekmektedir. Çünkü sadece Türklerle değil, Arnavutlar ve Makedonlarla da problemlerimiz var. Ayrıca Balkanlardaki istikrarsızlık yüzünden birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu karmaşık ortamda Yunan siyasetçilerin tek yaptığı, Yunanistan’ın jeopolitik konumunu vurgulayacak söylemlerle ortaya çıkmalardır. Buna son vermeli, sorunlara gerçekçi bir açıdan yaklaşmalıyız. Unutmayalım, hayati çıkarı olmadıkça hiçbir ittifak veya müttefik bizi savunmaz! Bu kapsamda kendi gücümüzü doğru hesaplayarak politika oluşturmalıyız.

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Yunanistan’ın içteki kafa karışıklığını sorgulayan inceleme gerçekten ilginç ve dikkat çekici! Ayakları yere basmayan Yunan siyasetçiler için güzel bir çerçeve çiziyor. Yunan Savunma Bütçesi’nin ekonomik sorunlar nedeniyle 2010’dan bu yana yüzde 40 oranında azaldığını biliyoruz. Bu ülkede siyaset iliklerine kadar askerin içine girdiği için silahlanma projelerinde fahiş hatalar yapılıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Çıkar grupları da işin içine giriyor. Bir Silahlı Kuvvet’in geleceğe yönelik silahlanma politikasının tespiti üst düzey teknik yeterlilik gerektirir. Sonuçta teknik yetkinlik sanata dönüşür. Ülkenin kaderini etkileyecek çok ciddi bir çalışma alanıdır.

 

Yunanistan’ın eti budu budur! Türkiye böyle bir ülkeye karşı Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki çıkarlarını daha kararlı olarak savunmalıdır. Türkiye, bu bölgelerdeki tezlerini, hiçbir tereddüt yaratmayacak şekilde açık olarak belirlemeli ve tüm dünyaya ilan etmelidir.