Soner Polat: Venezuela’ya müdahale!

"Sarsılmaz bir irade ortaya konulamazsa, zaman emperyalizmin lehine işler!"

Venezuela’nın Batı komşusu Kolombiya bu ülkeye yönelik yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin odak noktası oldu. Bağımsız bir ülkeye yakışmayacak eylem ve söylemlerde bulunuyor. Kolombiya uzun yıllardır ABD’nin arka bahçesi ve tetikçisi olarak biliniyor. ABD’nin talebi ile Afganistan’a bile askeri eğitim uzmanları, danışmanlar, özel harekât birlikleri gönderdi. 2000’li yıllarda dönemin Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe ABD’ye şu talepte bulundu: “Eğer yardım ederseniz, Venezuela’ya askeri bir harekât düzenlerim!” Dönemin ABD Başkanı George W. Bush bile Başkan Uribe’nin bu ciddiyetten uzak önerisini benimsemedi.

 

 

SÖNMEYEN BOLİVARCI DAMAR

 

Bolivarcı, bağımsızlık yanlısı, halkçı ve devrimci yönetimleri sadece ABD değil, Latin Amerika’nın bağnaz ve ABD yanlısı ülkeleri de tehdit olarak görüyor. Çünkü Latin Amerika’nın her yerinde sönmeyen bir Bolivarcı damar var! Bu damar kabardığı takdirde iktidarlarını devam ettiremeyeceklerini düşünüyorlar. Trump’un Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Venezuela, Küba ve Nikaragua’yı Despotluk Üçlüsü (Troika of Tyranny) olarak tanımladı. 13 üyeli Lima Grubu derin bir yanılgı içinde! Orta ve Güney Amerika için asıl tehdit ABD, Brezilya ve Kolombiya üçlüsünden kaynaklanıyor. Herhangi bir ülke bağımsız hareket ettiği takdirde bu ülkelerin düşmanlığına maruz kalacak! 

 


MADURO VE GUAİDO

 

Trump, “askeri müdahale dâhil tüm seçeneklerin masada olduğunu” söylemişti. Ayrıca, “istediği takdirde Venezuela Ordusu’nun kolaylıkla Maduro’yu devirebileceğini” ilave etmişti. ABD, 2017’de darbe için harekete geçti. Gizli toplantılar yaptı. Muhalefeti tam kontrolüne aldı. Kolombiya ile tüm faaliyetlerini eşgüdüm içinde yürüttü. Bu çerçevede Başkan Maduro’ya karşı insansız hava aracı ile başarısız bir suikast girişimi tezgâhlandı. Küçük çaplı olsa da Ordu içindeki bir darbe girişimini Maduro bastırdı.

 

Venezuela düşmanlarının desteklediği Juan Guaido’nun ülke içinde hiçbir ağırlığı yoktur. Ülkesinin işgal edilmesini savunan Guaido vatanına ihanet içindedir. Bu kişi her açıdan ABD’nin maşasıdır. Kendi iradesi mevcut değildir. Maduro’nun yeniden seçildiği Mayıs 2018 Başkanlık seçimine bile katılmamıştır. Hak etmediği bir makama Venezuela düşmanları tarafından oturtulmak istenmektedir. Hinterlaces’in yaptığı araştırmaya göre halkın yüzde 62’si Maduro’yu, yüzde 34’ü ise muhalefeti desteklemektedir. Halkın yüzde 61’i ekonomik sorunların dış güçler nedeniyle oluştuğunu düşünmektedir. Bu konuda Hükümeti suçlayanların oranı yüzde 37’dir.

 

 

VENEZUELA’YA ASKERİ MÜDAHALE

 

ABD’de doğrudan askeri müdahaleyi savunanlar olsa da bir işgal harekâtı şu aşamada pek muhtemel gözükmüyor. 13 ülkeden oluşan Maduro karşıtı Lima Grubu da doğrudan müdahaleye sıcak bakmıyor. Maduro’ya en sert çıkışları yapan Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque’ün de bu konuda temkinli olduğu görülüyor. Başkan Duque, “askeri işgali bir çözüm olarak görmediğini” açıkladı. Ancak Kolombiya Hava Kuvvetleri’nin yüksek bir hazırlık durumuna geçirildiğini de unutmayalım! Tabii ki Kolombiya’da da Venezuela’ya arka çıkan geniş bir Bolivarcı kesim bulunuyor. Bir Kolombiya-Venezuela savaşı çıktığı takdirde bu kesim büyük çaplı siyasi gösterilere başlayabilir.

 

Doğrudan bir askeri müdahale olmasa da Kolombiya’daki milis kuvvetlerinin bu maksatla ABD tarafından gayrinizami harp için hazırlandığını gözlemliyoruz. ABD bu yarı askeri güçlere önemli ölçüde lojistik destek sağlıyor. Kolombiya’da konuşlanacak belirli miktardaki ABD askeri hem milis kuvvetlerini destekleyecek hem de Venezuela’yı psikolojik olarak baskı altında tutacaktır. Dış destekli yıkıcı ve bölücü faaliyetler belirli seviyeye ulaşırsa, Rusya, Küba, Meksika ve Çin muhtemelen çeşitli yöntemlerle Venezuela’ya yardım edecektir.

 

 

MADURO KARARLI DAVRANMALI!

 

Askeri strateji açısından bakıldığında direnecek asıl unsur Başkan Maduro ve Venezuela’nın kendisidir. Maduro’nın en büyük avantajı, halkının yanında olması, rakibinin ABD’nin maşası olduğunun belirginleşmesi ve dış güçlerin işgal söylemlerinin yaygınlaşmasıdır. Maduro kendinden emin şekilde, kararlı davranmalıdır. Ortadaki siyasi bir süreç değil, silahların da konuşacağı bir güç oyunudur. Güçlü bir liderlik sergilenmezse, tren rayından çıkar. İhanet içindeki Guadio’nun eylemlerine göz yumulursa, isyancılar güçlenir ve zemin kazanır. Bu durumda ABD güdümündeki milisler Kolombiya ve Brezilya’dan içeri girer. Venezuela Suriye’ye döner. Maduro, siyasi yıkıcılığı cezaevine göndermeli, askeri önlemleri tereddütsüz uygulamalıdır. Sarsılmaz bir irade ortaya konulamazsa, zaman emperyalizmin lehine işler!