Soner Polat: Türkiye’nin ayak sesleri...

"Türkiye, vatan savunması, bölge barışı ve insanlık için büyük bir sorumluluk üstlenerek büyük bir adım atmaktadır"

Sincar herhangi bir PKK kampı değildi. Çünkü Suriye ile irtibatı sağlayan kritik bir konumdaydı. Karşılıklı olarak Suriye-Irak terörist, silah ve cephane giriş çıkışını düzenliyordu.

 

 

IRAK’TAN ABD VE PKK’YA MESAJ!

 

ABD göz yummasaydı, PKK asla Sincar’a yerleşemezdi! Sınırdan 65 kilometre derinlikte bulunan Sincar kampı, Kandil’in lider kadrosunun Suriye’deki etkinliğini artırmasına da hizmet ediyordu. Hava Kuvvetlerimiz 14 Aralık 2018’de 20 uçakla düzenlediği hava harekâtı ile Sincar kampını yerle bir etti. 30 hedef (barınak, sığınak, mağara, tünel, depo) tam isabetle imha edildi. Bu harekâta Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (HİK), tanker uçağı ve İHA’lar da iştirak etti.

 

Aynı gün Mahmur’un hemen kuzeyinde bulunan PKK’nın kamp kurduğu sınırlarımızın 165 kilometre derinliğindeki Karacak Dağı da vuruldu. Bilindiği üzere TSK, 5 Kasım 2017’de Süleymaniye’nin kuzeyinde bulunan 180 kilometre derinlikteki Mavat Dağında teröristleri vurmuştu. Büyük depolar özellikle hedef alındı. Musul-Erbil-Kerkük üçgenin ortasında yer alan Karacak Dağı bölgedeki en yüksek arazi kesimi olması itibarıyla PKK için doğal bir kamp niteliği taşıyordu. Hem uluslararası bir mahiyet kazanan Mahmur Kampına hem de ABD’nin ileri harekât üslerine (forward operational base-FOB) yakındı.

 

Mahmur’a kısa mesafede olması nedeniyle terörist temini ve her türlü lojistik destek için avantajlı bir konumdaydı. Türkiye’nin uluslararası baskılardan çekinerek bu bölgeye müdahale edemeyeceği düşünülmüştü. Sincar’ın vurulması Suriye’de devlet hayalleri kuran PYD’ye verilen en ciddi mesajdı. Bir anlamda Türkiye’nin PYD’ye karşı Suriye’de yapacağı harekâtı destekleyecek ve kolaylaştıracak bir eylemdi. Irak’ın bu harekât nedeniyle Türkiye’yi protesto etmesi bütünüyle haksız ve hukuksuzdur. Irak Hükümeti’nden beklenen, topraklarının Türkiye’ye yönelik bir saldırı üssü olmasını engellemesidir. ABD’li ağabeylerinin öğütlerini dinlerse, başı beladan kurtulmaz!

 

 

NASIL BİR HAREKÂT?

 

Haritaya dikkatle bakalım... Fırat’ın doğusundan itibaren Türkiye’nin Irak’a kadar yaklaşık 500 kilometrelik bir sınır hattı var. Ancak 165 kilometre uzunluğunda Fırat’tan Resulayn’a kadar uzanan bölge daha öncelikli olarak görünüyor. Ancak harekât ne kadar batıdan başlarsa, o kadar dengeli ve etkili olur. Çünkü Fırat Kalkanı ile denetim altında tuttuğumuz alan ve Fırat’a dayanarak yapılacak bir harekât batıdan emniyete alınmış olur. Harekât daha sonra doğu ve güneye doğru genişletilir. Aynı zamanda böyle bir hareket tarzı muhtemel Münbiç harekâtını da kolaylaştırır. Ayrıca Türk toprağı olan Süleyman Şah türbesinde yeniden denetim sağlanır. Genel olarak bakıldığında, ilk çıkış noktaları olarak Ayn el Arab ve Tel Abyad harekâtın ileri aşamaları için daha avantajlı olabilir.

 

Türkiye’nin geniş bir cephede harekât yapma ihtiyacı yok! Çünkü PYD’nin güçlü şekilde üslendiği önemli merkezler, Fırat’tan doğuya doğru sırasıyla, Ayn El Arab (Kobani), Tel Abyad, Resulayn ve Kamışlı sınırlarımıza çok yakın mesafede! Modern bir askeri harekât hedef unsurların önce ateş destek unsurları (top, havan, obüs, çok namlulu roket atar, füze vs.) ve havadan (uçak, SİHA) dövülmesi ile başlar. Yoğun bir elektronik harp uygulanarak, düşmanın radar ve telsiz sistemleri mümkün olduğu ölçüde köreltilir. Böylece hem düşmanın etkinliği azalır hem de psikolojik üstünlük ele geçirilir. Böylece kara birliklerin harekâtı daha uygun koşullarda gerçekleştirilir. Bu bölgeler için TSK mevcut yetenekleri ile sınır ihlaline gerek kalmaksızın hedeflere ilk vuruşu yapabilir. Bu nedenle TSK, harbe hazırlık düzeyi ve savaşma azim ve iradesi ile PKK’yı ezip geçecek yeteneklere sahiptir.

 

 

ÖNCÜ ÜLKE TÜRKİYE

 

Uluslararası alanda Rusya’nın harekâta destek verdiğini söyleyebiliriz. Fırat’ın doğusu için ABD’ye nota verilmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, “harekât için Ankara ile temas halinde olduklarını” söyledi. Suriye’den şimdiye dek bir açıklama yapılmaması olumlu bir gelişmedir. Muhtemelen Rusya ile Suriye bu konuda istişare içindedir. İran da bu konuda yapıcı bir tutum içine girmiştir. Diğer taraftan PKK’nın zulmü ve ABD’nin her yeri yakıp yıkması nedeniyle bölge halkı Türkiye’yi kurtarıcı olarak görmektedir. Bu da harekâtı kolaylaştıracak bir faktördür. Bölgesinin güçlü ülkesi olan Türkiye’nin ayak sesleri dünyanın her yerinde yankılanmaktadır. Türkiye, vatan savunması, bölge barışı ve insanlık için büyük bir sorumluluk üstlenerek büyük bir adım atmaktadır. Türkiye’nin bu girişimi bölge ülkelerini rahatlatacaktır.