Soner Polat: TGB Kongresinde neler oldu?

Özel bir gündü! 27 Mayıs önemli olaylara tanıklık etmişti. Ankara’daki yoğun yağış bu 27 Mayıs’ın da farklı olacağına işaret ediyordu. Taksiden iner inmez karşımda Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) ele avuca sığmayan Ankara Başkanı Deniz Tokgöz’ü gördüm. İçinde büyük bir yüzme havuzu bulunan Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) görkemli binasını birlikte kat etmeye başladık. Toplantı salonuna girdiğimde gözlerime inanamadım. Devasa salon, iğne atılsa yere düşmeyecek kadar doluydu. Salon o kadar güzel dekore edilmişti ki estetik rüzgârlar ruhumu okşamaya başladı. Ayrıca panolar, afişler, fotoğraflar geçmişten gelen geleceğe uzanan zengin bir mirası resmediyordu. TGB, sırtını Türkiye’nin devrimci ve bağımsızlıkçı geleneğine dayamış, sağlam bir zeminde yükseliyordu. Kurultay için her ayrıntı dikkate alınmıştı. Konuklar bölümüne geldiğimde büyükçe yazılmış isimlikler sandalyelere yapıştırılmıştı.

 

 

TGB’DE COŞKU DOLU BAYRAM GÜNÜ


Büyük bir gurur ve heyecanla gençleri izlerken CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan salona girdi. Sohbete koyulduk! Hain saldırıdaki kör kurşun hayatının sonuna kadar vücudunun bir parçası olarak kalacak… Hiç önemsemedi! CHP ile Ülkücüler arasında çatışma çıkarmayı hedefleyen karanlık odakların bir eylemi olduğunu düşünüyordu. “Tuzağa düşmedik, oyunu bozduk!” dedi. Kürsüye çıktığında usta bir siyasetçinin el kitabı gibi çok etkili bir konuşma yaptı; hitabet yeteneğini sergiledi.


Eski Başkan, Aydınlık GYY İlker Yücel tarihe not düşen mükemmel bir açış konuşması yaptı. Felsefi ve tarihi öğeleri nakış örer gibi konuşmasına monte eden Yücel hepimizi derin düşüncelere daldırdı. Dünyaca ünlü düşünür Stefan Zweig’ın intiharını filozofça analiz etti. Örgütsüz mücadele ve ümitsizliğin Zweig gibi bir devi bile nasıl ölüme sürüklediğini çarpıcı şekilde hafızalarımıza kazıdı.


Bayrağı devreden Çağdaş Cengiz, kürsüye gelişi, vücut dili ve coşku dolu konuşması ile adeta salonu salladı! Tüylerimiz diken diken oldu; farkında olmadan slogan atmaya başladık. TGB’nin Kurucu Başkanı Adnan Türkkan, TGB’nin şeref, onur ve gurur dolu hikâyesini öylesine duygulu anlattı ki geçmişe heyecan dolu bir yolculuk yaptık. Elif İlhamoğlu çok özel bir yetenek! 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde aynı bölgeden omuz omuza seçim yarışına girdik. Planlı, programlı ve bilimsel çalışmaları ile göz kamaştırıyor. Tam bir kurmay ve çok zeki! Kısacık konuşmasına dünyaları sığdırdı.


Seçim için oylamaya geçilince salondan ayrıldım. Ama telefonla sürekli olarak bilgi aldım. Cem Dikmen’i yakından tanıyordum. Bir yurt dışı faaliyette birlikte olmuştuk! Doğuştan liderlik özellikleri olan bu genç kardeşimin çok güçlü bir kişiliği var! Seçildiği öğrenince çok sevindim. Hemen arayarak tebrik ettim. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın! Cem kardeşim bayrağı Himalayaların zirvesine taşıyacaktır. Yolu ve bahtı açık, başarıları daim, rüzgârları insaflı olsun!

 


TGB İLE ALMANYA’DA ATAMIZIN HUZURUNDAYIZ


Atatürk, bilindiği üzere 1917 yılında Veliaht Vahdettin ile birlikte Bad Kreuznach’daki Alman Ana Harp Karargâhı’nı ziyaret etmişti. Bu karargâhta Atatürk ve Türk Heyeti iki gün kaldı. Bu bina günümüzde Bad Kreuznach Parkhotel Kurhaus olarak anılıyor. Atatürk’ün kalmış olduğu oda Atatürk Müzesi haline getirildi.


Bu tarihi ziyaretin 100’üncü yıldönümünde, Almanya’daki TGB mensubu genç önderler, diğer duyarlı yurtseverlerle birlikte bu Müzede bir anma toplantısı düzenliyor. Bu maksatla 4 Haziran 2017 günü saat 09:30-10:00 arasında Köln’de Mülheim Wiener Platz durağında toplanıyoruz. Koordinatör: TGB’nin Köln Aslanı Burak Can Naz (00491771813285-gezi@tgbkoeln.de)! Otobüslerle 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra müzeye intikal edeceğiz. Burada, “Mustafa Kemaller Yenilmez!” adlı söyleşide konuşacak ve Türkiye’deki gelişmeleri, “Vatan Savaşı” perspektifi ile nakledeceğim.


Bu faaliyet kapsamında bütün kontenjan doldu. Otobüsler ve konferans salonunda boş yer kalmadı! Ama ben yine de yakın bölgelerde oturan Mustafa Kemal’in askerlerinin özel araçları ile Bad Kreuznach’a gelmelerini istirham ediyorum. Salondan dışarı taşalım; marşlarla, şarkılarla, türkülerle Atatürk ruhunu bütün dünyaya yayalım…