Soner Polat: Siyaseti doğru eksende kurgulamak!

"İktidara gelmek isteyenler öncelikle Türkiye’nin toprak bütünlüğünü cansiperane savunmalıdır"

Türkiye’de doğru ve sonuç alıcı bir zeminde siyaset yapmak, aslında çok da güç değildir. Ancak çeşitli bağlantılar bazı partilerin hareket alanını oldukça sınırlıyor. Her siyasi hareketin yegâne hedefi iktidar olmaktır. İktidar, bir anlamda iç ve dış koşulların üst üste gelmesi ile belirlenir. Ancak iç cephenin ağırlığı çok daha fazladır. Ülke içinde kuvvet toplayamayan, halka güven vermeyen bir siyasi hareket sadece dış faktörlerin etkisi ile iktidar olamaz! Dış faktörler bir iktidarı devirmek için bazı araçlara sahip olabilir ama asla halkın desteği olmadan yeni bir iktidar kuramaz. Diğer bir ifade ile ülke içindeki koşullar uygun olmadığı sürece dışarının dayattığı bir hareket iktidara gelemez! İktidar olmanın birinci koşulu, öncelikle ülke içinde halka dayanarak topluma güven vermektir. Konjonktüre bağlı olarak bu bazen yeterli olmayabilir ama halk desteği olmadan, hiçbir koşulda asla iktidar olunamaz!

 

 

KOŞULLAR DEĞİŞTİ!

 

Türkiye’de koşullar önceki dönemlere kıyasla tepeden tırnağa değişmiştir. ABD ve AB tek başlarına ya da birlikte Türkiye’de iktidarı belirleme yeteneklerini kaybetmiştir. Çünkü uzun dönemler boyunca sinsi bir şekilde Türkiye’nin kuyusunu kazan bu ikili, son dönemlerde örtülü bir şekilde yürüttükleri Türkiye karşıtı faaliyetlerini açık bir düşmanlığa dönüştürmüştür. Türkiye’nin bütün stratejik çıkar alanlarına saldıran bu ikili, vitesi iyice yükselterek Türkiye’nin bölünmesini hedef olarak önlerine koymuştur.

 

Basın yayın organlarının büyük bir maharetle sürdürdüğü bütün örtme ve gizleme faaliyetlerine rağmen Türk milleti emperyalist Batı’nın kirli ve çirkin yüzünü görmeye başlamıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi ve hemen ardından Batı ülkelerinin neredeyse tamamının FETÖ’yü sahiplenmesi Türk milleti açısından tam bir kalk borusu niteliğinde olmuştur. Türkiye’de iktidarı belirleyen geniş ve yoksul kesimler antiemperyalist bir bilinç kazanmıştır. Bu kitleler ABD ve Türkiye karşıtı Batı ülkelerini gözünden ve gönlünden silip atmıştır. Bu kitlelerin teveccühünü kazanmadan Türkiye’de iktidar olmak uzak bir hayaldir. Kaldı ki bir ülkenin birlik ve bütünlüğünü merkeze koymayan bir siyasi hareket, değil imparatorluk geleneği olan Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde iktidar olamaz.


 

HALKIN TEVECCÜHÜNÜ KAZANMAK

 

Bu nedenle günümüz koşullarında Türkiye’de ABD ve Batı’nın verdiği paslarla, kestirmeden iktidar olacağını sananlar ham hayal içindedir. Türkiye’ye her yönden tehdit olan ülkelere dayanarak ülkenin birlik ve bütünlüğü sağlanamaz! PKK’ya ihtiyacından daha fazla silah ve cephane verenler Türkiye’nin dostu olamaz! Yıkıcı ve bölücü dinamiklerle vals yaparak halkın karşısına çıkanlar her zaman kaybetmeye mahkûmdur. PKK’nın hamisi bir ülkenin Türkiye’ye kurduğu kumpaslardan siyasi çıkar bekleyenler, yalnızca zaman kaybeder. AB merkezlerinden iktidar dilenenler sadece onurlarını değil, geleceği de kaybederler...

 

Yaşadığımız günlerde ülkemizde iktidara gelmek isteyenler öncelikle Türkiye’nin toprak bütünlüğünü cansiperane savunmalıdır. Bunun ilk koşulu, PKK’yı kara gücü olarak kabul eden ABD ile mücadele edebilecek iradeyi ortaya koyabilmektir. AB’nin küstah ve tepeden bakan tavır ve davranışlarına karşı çıkmaktır. ABD, Türkiye’yi bölme planlarından vazgeçerse, tabii ki ilişkiler normal bir boyut kazanabilir. PKK’nın siyasi kanadı olan HDP ile arasında mesafe koymayanlar halkın karşısına boynu bükük çıkarlar. Batı’nın çıkar alanlarını kendi politikaları gibi halkın önüne koyanlar, sadece Batı hayranı dar bir kesimin desteğini kazanırlar. Doğrudan ya da dolaylı olarak FETÖ ile demokrasi ve adalet arasında bağlantı kuranlar toplumun güvenini kaybederler!

 

Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Emeksiz, zahmetsiz hiçbir şeye ulaşılamaz! Doğru bir zeminde, içinde yaşadığı toplumun gerçek sorunlarını merkeze koyarak siyaset yapanların iktidar şansı olabilir. Oradan buradan servis edilen birkaç belge ile kısa bir dönem için heyecan yaratılabilir ama böyle bir gelişme iktidar yolunu açmaz. Yakın siyasi tarihimiz bunun birçok örneği ile doludur.