Soner Polat: Saadet ve strateji

"Maalesef, Türkiye’deki siyasetin ana gayesi menfaat musluklarının başına geçmektir"

Ülkemizdeki siyasi gelişmeler bir anda Saadet Partisi’ni kilit konuma getirdi. Burnundan kıl aldırmayan AKP bile bu partiye heyet üstüne heyet göndermeye başladı. Çünkü kendi yarattığı dağları aşmanın pek de kolay olmayacağını anlayan AKP panik halinde ses duyduğu her yere koşuyor. Mevcut konjonktürde CHP, HDP ve İyi Parti’nin AKP ile başa çıkamayacağını düşünen sistem can simidi gibi Saadet’e sarıldı! Genel Başkan Temel Karamollaoğlu kanal kanal dolaşıyor. Vücut dilinden bu durumdan Başkan Karamollaoğlu’nun çok mutlu olduğunu anlıyoruz. Bu temponun seçimler yaklaştıkça daha da artacağını tahmin etmek için kâhin olmaya lüzum yok! 7 Haziran seçimlerinin öncesinde sistemin HDP’ye verdiği desteğin benzeri bu kez Saadet Partisi’ne veriliyor. Sistem bir maden bulduğunu düşünüyor ve bu madeni işletme konusunda oldukça kararlı!

 

 

SAADET’İN SEÇİM STRATEJİSİ

 

Saadet Partisi kurmayları genel durumu oldukça gerçekçi bir şekilde analiz etmiş görünüyor. AKP ile bağları koparmadan şimdilik iki blok arasında gidip-gelen bir görüntü çiziyorlar. Bu durum hem pazarlık paylarını artırıyor hem de kamuoyu ilgisinin parti üzerinde odaklanmasına neden oluyor. Böylece Saadet gerçek gücünden çok daha büyük bir etki yaratıyor. Saadet Partisi’nin AKP ile ittifak yapma ihtimali, olağanüstü koşullar gerçekleşmezse neredeyse sıfıra yakın! Çünkü 10-15 milletvekilliği, 1-2 bakanlık alsalar bile kendi yavruları olan AKP’nin kuyruğuna takıldıkları takdirde, orta dönemde bile değil, kısa dönemde silinip giderler. Bir baba, ne kadar güçlenip kuvvet ve kudret sahibi olsa bile oğlunun tahakkümü altına girmeyi kabul etmez! Kısa dönemde bazı faydaları olsa da uzun dönemde AKP denetimindeki Saadet’in hiçbir geleceği olamaz! Strateji zaten uzun dönemli kalıcı çıkarlar için kısa dönemli küçük kayıpları göze alma sanatıdır.

 

Saadet zaten başından beri CHP ve İyi Parti ile bir ittifak yapmayı temel hedef olarak belirlemişti. Gerçekçi olmak gerekirse, başka bir çıkış yolu da yoktu. Çünkü yüzde 10 seçim barajı önündeki en büyük engeldi. Bu engeli ancak CHP ve İyi Parti ile birlikte aşabilirdi. Bu nedenle belirlediği siyasetin gereği olarak CHP ve İyi Parti’ye hoş gelecek mesajlar verdi. Geçmişinde milli politikalara ağırlık vermesine rağmen, kafa karıştıracak demeçlerle şaşkınlık yarattı. Batı, ABD ve Afrin Harekâtı konusunda muğlak söylemlerle tereddütler uyandırdı. Milli Görüş gömleğini çıkaran, bütün standartlara göre Batı ile uyumlu olan Abdullah Gül’ün peşine düştü. Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, OHAL uygulamaları gibi muhalefetin temel söylemlerini merkeze koydu. HDP’ye bile dengeli mesajlar verdi. Saadet’in CHP ve İyi Parti çizgisi ile uyumlu gözükmek için özel çaba sarf ettiği kolaylıkla anlaşılıyordu.

 

 

BEKLENMEYEN TALİH KUŞU

 

Bu dengeler içinde hareket ederken Saadet Partisi’nin başına birdenbire talih kuşu kondu. AKP kurnazca yaptığı seçim düzenlemeleri ile MHP için baraj engelini ortadan kaldırdı. MHP için baraj sıfır oldu. Ama bir ittifak yapıldığı takdirde bu doğal olarak diğer partiler için de geçerli olacaktı. Bu durumda olası bir “CHP-İyi Parti-Saadet Partisi” ittifakında, Saadet baraj engelini otomatikman aşmış olacak... Saadet başından beri tercihini bu yönde yapmıştı. Ama son düzenleme ile bu tercih artık siyasi bir sıçrama için büyük bir fırsata dönüştü. Geçmişte sistemin, gazeteleri, televizyonları, radyoları ile Selahattin Demirtaş’ı neredeyse peygamber seviyesine yükselttiği göz önüne alınırsa, Saadet için estirilecek rüzgârın fırtınaya dönüşeceğini şimdiden söyleyebiliriz. Unutmayalım, bazen tarihin yaratıcılığı insanların yaptığı planların önüne geçer. Tarih ava giderken avlananların hikâyeleri ile doludur. Bir tarafta ağzına geleni söyleyen Devlet Bahçeli, diğer taraftan öyle olsa da olmasa da bilge adam konumuna getirilen Temel Karamollaoğlu! Bakalım bu işten AKP ne gibi bir kazanç sağlayacak!

 

Şunu duyar gibi oluyorum, “Amiralim, strateji tamam da siyasi ahlak, ilkeler, değerler, ülke...” Maalesef, Türkiye’deki siyasetin ana gayesi menfaat musluklarının başına geçmektir. Gerisi laf-ı güzaftır!