Soner Polat: Mehmetçik ruhu ve bedelli askerlik

"Bedelli askerliği darphane olarak görenler günün birinde bunun bedelini kan ve gözyaşı olarak millete ödetirler..."

Son dönemlerde AKP içinde bedelli askerlik tartışması yeniden alevlendi. Attıkları her adımın sonu yeşil dolarla bitenler için Mehmetçik ruhu söylemi bir anlam ifade etmez! Bu ruhu kavramak için gerçek anlamda yerli ve milli olmak gerekir. Türk milletinin tarihi birikimini paraya tahvil etmek isteyenler farkında olmadan ülkenin güvenliğini tehlikeye atar!

 

 

MEHMETÇİK KAVRAMININ KÖKENİ

 

İnsanlar içinde bulundukları mutluluğu kaybettikleri zaman anlarlarmış. Bizim toprakların yarattığı ve içselleştirdiği en büyük değer “Mehmetçik” kavramıdır. Vatan düşüncesi ile birlikte doğmuştur. Anadolu Mehmetçiğini özümsemiş, dağlarında, taşlarında, derelerinde, bulutlarında, rüzgârlarında, ovalarında yaşatmıştır. Hangi düşüncede olursa olsun, yıllardır ne zaman yöneticiler, “Mehmet koş, kanına ihtiyacım var” demişse, Mehmet hiçbir karşılık beklemeden koşmuş, canını vermiş ve Anadolu bu acıyı gururla yoğurarak kalbine gömmüştür.

 

Mehmetçik düşman dişini gösterdiğinde buna silahla karşı koyan halktır. Bu dün böyleydi. Bugün de böyledir. Mehmetçik sadece savaşta göğsünü siper eden asker değil, Anadolu’nun savaşma azim ve iradesini temsil eden ilahi bir ruhtur. Profesyonel ordu, Türkiye’ye karşı kurulan en büyük tuzaktır. Türkiye’nin tarihi birikimine aykırıdır. Bu topraklarda Mehmetçiği, o ruhu kaybedersek, yok oluruz!

 

 

DÜNYA SAVAŞINDA MEHMETÇİK

 

Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı adlı ünlü eserinden bir kesit sunalım:

 

- Eğer kalırsam (Cemal Paşa), bütün emelim Anadolu’da çalışmaktır.

 

Eğer kalırsa, eğer bırakılırsa... Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimiz ve pişmanlığımızı getiriyoruz. İstasyon’da bir kadın durmuş, gelene geçene:

 

- Benim Ahmed’i gördünüz mü? diyor.

 

Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?

 

Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun aksini gösteriyor:

 

- Bu tarafa gitmişti, diyor.

 

O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdad’a mı?

 

Ahmed’ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed’ini görsen, ona da soracaksın:

 

- Ahmed’imi gördün mü?

 

Hayır... Hiç birimiz Ahmed’ini görmedi. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü.

 

 

ORTAK DEĞER YARATMAK

 

Hiçbir ülkeyi geçmişinden, tarihi bağlarından koparamazsanız. Her ülke kendi tarihi mirasının bir sonucudur. Türk askerine, NATO askerine bakarak nizam veremezsiniz! Çocuklarını davulla zurnayla kışlasına uğurlayan bir geleneği yok edemezsiniz. Askerliğini yapmayana kız vermeyen bir milletin sosyogenetik kodları ile oynayamazsınız! Hiçbir Türk’ün elinden ülkesini silahla savunma onurunu alamazsanız! Yıllar içinde büyük bedeller ödeyerek oluşan ortak değerleri görmezden gelemezsiniz! Kutsal askerlik ruhunu yeşil dolarlarla ikame edemezsiniz! Ülkelerin tarihinde kader anları vardır. Mehmetçik ruhunu yok ederseniz, ölüm-kalım anlarında, Falih Rıfkı Atay’ın işaret ettiği yüz binlerce Ahmed’i bulamazsanız.

 

Yerlilik ve millilik bir zihniyettir. Öncelikle bu ülkenin tarihi mirasına ne pahasına olursa olsun sahip çıkmayı gerektirir. Geçmişten gelip geleceğe uzanan köklü askerlik gelenekleri ve kurumlarını bir kalem darbesi ile yıkanların yerliliği ve milliliği sonsuza dek tartışılır. Yerlilik ve millilik, hiçbir ülkeyi taklit etmeyen, kendine güvenen, örf adet, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan, kimliği, milleti ve devleti ile gurur duyan bireylerle yaşatılır. Yerlilik ve millilik her rüzgârda başka yöne savrulan sazlıklar değil, kale gibi duran ağaç gövdeleridir. Yerlilik ve millilik dudaklarda değil, beyinlerde ve kalplerde yaşar. Memleketin limanları da dâhil bütün ekonomik değerlerini bir bedel biçerek satışa sunanlar, yerlilik ve millilik önündeki ayak bağlarıdır. Yerlilik ve milliliğe ancak bu sakat anlayış aşılarak ulaşılır. Bedelli askerliği darphane olarak görenler günün birinde bunun bedelini kan ve gözyaşı olarak millete ödetirler...