Soner Polat: Dev Doğan, ütopya mı, distopya mı?

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Devdoğan isimli bir ülke varmış... Bu ülkede hır gür hiç eksik olmazmış! Devdoğan’ı Akıl ve Kurtuluş Partisi (AKP) yönetiyormuş. İktidar Partisi milleti bıçak gibi ortadan ikiye bölmüş. Halk, Cumhuriyetçiler ve Muhafazakârlar olarak iki ayrı kampta toplanmış. AKP Genel Başkanı Aslan Kaplanoğlu (AK)’nun temel siyaset stratejisi, Cumhuriyetçileri sürekli hedef tahtasına oturtarak, kendi yandaşlarını tahkim etmek olmuş! Böylece kutuplaşma toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş!

 

 

ŞİK, ÇÜŞ, MHP, HT

 

Devdoğan’da siyaset sahnesinde bir başka parti daha varmış: Makineli Hareket Partisi (MHP)! Bu parti milliyetçi öğeleri dini motiflerle süsleyerek siyaset yapıyormuş. İlk dönemlerde AKP’ye karşı çok sert muhalefet yapmış. Yeri göğü inletmiş. Ama iki konuda AKP ile yakın düşmüş!

 

O dönemde emperyalist sistemin baş aktörü olan “Şeytanın İkiz Kardeşi (ŞİK)” adlı devlet, Devdoğan’a bir tuzak kurmuş. Hedefi, önce Devdoğan Silahlı Kuvvetleri (DSK), Gerçek Vatanseverler Partisi (GVP) ve aydınları yere sermek, sonra da savunmasız kalan Devdoğan’a el koymakmış! Devdoğan devlet örgütüne sızan “Çürük Üzümler Şebekesi (ÇÜŞ)” ŞİK’in en büyük destekçisi olmuş! Kolyoz, Ergen Okan, Sivilceli Casusluk gibi tertip davalarla hedeftekiler yere serilmiş! Hızını alamayan ŞİK aynı dönemde Devdoğan’ın önüne bölücü ve gerici bir anayasa da koymuş!

 

Bilinmeyen nedenlerle AKP o dönemlerde ŞİK ve ÇÜŞ’ün bu yıkıcı eylemlerinde bir beis görmemiş! AKP ile hemen her konuda dalaşan MHP, bu iki konuda iktidar partisine kol kanat germiş. MHP bütün ısrarlara rağmen anayasa masasından kalkmamış! Kolyoz, Ergen Okan’dan AKP Genel Başkanı AK bile, “Kandırıldım!” diyerek vazgeçmiş ama MHP Genel Başkanı Halis Türkoğlu (HT), bu işteki ısrarını sürdürmüş! HT’nin bu iştahının nedeni bir türlü anlaşılamamış!


 

HT’NİN KURNAZ PLANI MI ÇOKLU TUZAK MI?

 

Gel zaman, geç zaman HT’nin siyasi hayatında gölgeler oluşmaya başlamış. MHP’nin kurultay delegelerinin çoğunluğu HT’ye sırtını dönmüş. Çanlar kulakları sağır edercesine onun için çalmaya başlamış. Üfleseniz düşecek bir durumdaymış. Kurt siyasetçi hemen bir çıkış yolu bulmuş! Hakkında ağza alınmayacak sözler sarf ettiği AK’ye yanaşmak için usta işi bir plan yapmış. AK’nin hırslarını, ihtiraslarını, kalbinden geçenleri mükemmel şekilde okuyormuş! Kendini kurtaracak ama AK ve AKP’ye ateşten gömlek giydirecek enteresan planını uygulamaya sokmuş.

 

İlk hamlesi çok çarpıcı olmuş: “AK Anayasa’ya uymuyor; bu nedenle Anayasa’yı AK’ye uyduralım!” Devdoğan’daki anlı şanlı hukukçular bu sözlerin ne anlama geldiğini kavramaktan acizmiş! Bu sözler onlara, “Dilo dilo yaylalar...” gibi gelmiş! Hırs ve gerçeklik arasındaki bağlar kopunca AK bu teklifin üstüne balıklama dalmış! Böylece dünyanın hiçbir yerinde denenmeyen, siyaset teorisi ile açıklanamayan “AK-HT Hükümet Sistemi” için ilk adımlar atılmış. Daha sonra, “Anca beraber kanca beraber!” ortak slogan olmuş. Ama HT içinden kıs kıs gülüyormuş: “Tuzağıma düştün; geriye dönemezsin; yüzde 51 artık benim en tesirli silahım, senin ise en zayıf noktan! Benim sigortam, senin kâbusun!” Gülücükler kahkahalara dönüşmüş: “Beni siyasetten silecek yüzde 10 barajı kalktı ama senin önüne yüzde 50 barajı kondu! Ben her durumda kazanıyorum. Vekilliği şimdiden cebime koydum ama sen deveye hendek atlatmak zorundasın! Dolmaz (ŞİK para birimi) da almış başını gidiyor... Allah yardımcın olsun! Ya kaybedersen!”

 

AK ve AKP elini kolunu sallaya sallaya, güle oynaya kazanacağı Devdoğan’daki seçimi Rus ruletine çevirmiş! AKP Meclis çoğunluğunu elde etse bile, AK kaybederse, yürütmenin hiçbir yerinde olmayacakmış! AK ve AKP’nin, HT’nin ipiyle indiği kuyudan çıkıp çıkmadığını masal kitabı yazmıyor? Plan ya da tuzağın asıl mimarının kim olduğu da belirtilmiyor... Ama HT çok mutluymuş! 37 Ağustos ŞİK-ÇÜŞ ortak darbe girişiminde sırra kadem basmış ama Devdoğan’ın her savaşına komando olarak katılmak istediğini sağda solda konuşuyormuş... Bu masalın ütopya mı yoksa distopya mı olduğuna karar veremedim. Okurlarımın takdirine bırakıyorum.