Soner Polat: Çözme mi, çözülme mi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sezgin Tanrıkulu’nun babasının vefatı nedeniyle taziye için geldiği Diyarbakır’da iddialı mesajlar verdi. Kendi deyimi ile “Kürt Sorunu” hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı: “Türkiye’de sorunu çözecek tek parti vardır. O partinin adı da CHP’dir. Sözüm sözdür! 4 yıl içinde bu sorunu çözeceğim.”

 

 

ÇÖZÜM MÜ, BEYAZ BAYRAK MI?

 

Kişisel düşünceme göre bu iş için 4 yıl çok uzun bir süre! Eğer böyle bir zihniyet iktidar olursa, bu sorun emperyalist merkezlerin istediği şekilde üç ay içinde milli güvenlik sorununa dönüşerek daha ciddi bir boyut kazanır. Haziran 2016 Olağan Kurultayı’nda hem de oy birliği ile “Eşit Vatandaşlık” kararı alan bir siyasi parti var! Bu partinin mensupları, yazar-çizer takımı her mikrofon uzatıldığında gururla haykırıyor: “Eşit Vatandaşlık” çözümün anahtarıdır!

 

İsterseniz, özetle mevcut Anayasa’da bu eşitliğin nasıl tarif edildiğine birlikte göz atalım: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz! Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. (Anayasa, madde 10)”

 

Bundan daha güzel bir eşitlik tanımı yapılabilir mi? Dilinizin altındaki baklayı çıkarın; söyleyin Allah aşkına! Siz kim için ve ne için eşitlik istiyorsunuz? Biliyorum, “açıkça söylemeyeceksiniz!” Söylerseniz, “İzmir Marşı ile yollara döktüğünüz kitleler uyanır!” Oyun bozulur. Boşuna mı, AKP’nin torba yasalarında olduğu gibi, gece yarısı Kurultay kararlarının içine ittiriverildi! Delegeler bir yandan İzmir Marşı söylerken, öte yandan “Eşit Vatandaşlık” ile doya doya eşitliğin tadını çıkardılar. Gerçi güneş doğunca uyanan büyük sanatçımız Bedri Baykam, “Neler oluyor, gece yarısı farkında olmadan kakaladılar!” mealinde yazılar yazdı ama atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti.

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKI

 

Çoğunluğunun temizlendiği söyleniyor ama hâlâ partide çakı gibi Atatürkçüler var! Birisine soralım! “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesi kime aittir; ne maksatla söylenmiştir ve ne anlama gelmektedir. Parti’nin meşhur “Eşit Vatandaşlık” kavramı ile yan yana gelebilir mi? Hani tarihi (!) yürüyüşte söyleniyordu ya “Türkiye coğrafyasındaki bütün halklar için yürüyorum!” Emin olun, “Cuk oturdu!” ve de çok yakıştı! Yürüyüşü organize edenleri çok iyi anlıyor ve hak veriyorum da onların peşinden yollara dökülen Atatürkçüleri bir türlü anlayamıyorum... O tarihi (!) kurultayda “Avrupa Özerklik Şartının” bütün maddeleri ile kabul edileceği de karara bağlandı. O ünlü kurultay ile çözülme başlamadı mı?

 

Büyük yürüyüş sonunda herkes “adalet” beklerken, “Musa’nın 10 Emri” ile karşılaştı. İçeride şiddete, dışarıda saldırgan politikaya son verilmesi! Bunlar da ne demek oluyor? Devletin emperyalistlerin kanlı piyonu PKK ile mücadele etmesi şiddet mi oluyor? Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Fırat Kalkanı Harekâtı ile ABD ve İsrail’in hain terör koridoruna hançer saplaması, saldırgan dış politika mı?

 

 

TÜRK MİLLETİNİ KÜÇÜMSEMEYİN!

 

Bu zihniyete Türk milleti prim vermez! Medya oyunları, örtü ve aldatma taktikleri ile mesafe alınsa bile bölücü dinamikler hareketlendiği anda Türk milleti ayağa kalkar, bütün gücü ile kötü niyetli ve sinsi girişimleri engeller. ABD, AB ve diğer emperyalist ülkelerin ülkemiz üzerindeki kirli emellerini “politika” diyerek halka yutturmak isteyenler, kısa süre içinde iyot gibi açıkta kalır.

 

Bazılarını devamlı kandırabilirsiniz, geniş bir kitleyi bir süre kandırabilirsiniz ama bütün Cumhuriyetçi ve Atatürkçüleri her zaman kandıramazsınız. Haberiniz olsun! Etrafınızdaki çember giderek daralıyor.

 

Güneydoğu’daki kanayan yaranın sebebi emperyalist merkezlerin başkentleridir. Sorunu yaratan ve büyüten emperyalizmdir. Bu yalın gerçeği kavramaktan aciz olanlar, değil bu sorunu, ayakkabılarının bağlarını bile çözemezler. Malum başkentlerden talimat alanlar çözümün değil, sorunun parçasıdır.