Soner Polat: Çanlar kimin için çalıyor

Dünyanın ağırlık merkezi ekonomik açıdan bariz şekilde Doğu’ya kayarken, bunun yaratacağı şiddetli jeopolitik sarsıntılara dünya şimdiden hazırlanmalı

Bundan tam 73 yıl önce 1944 yılının Temmuz ayında Batı ülkeleri dünya ekonomisine yön vermek için ABD’nin New Hampshire eyaletinin küçük bir beldesi olan Bretton Woods’ta bir araya geldi. 1929 dünya ekonomik buhranından alınan derslerin de etkisiyle gerçekleştirilen bu toplantı, mali sermayenin küresel düzeyde önünü açacak kurumlar oluşturmayı hedefliyordu.

 

 

THE BRETTON WOODS

 

Tarihe “The BrettonWoods” antlaşması olarak geçen bu küresel ekonomik uzlaşma için Doğu Bloku dışındaki 44 ülkeden 730 delege toplandı. Bu toplantıda İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki ekonomik yapının temel esasları belirlendi. Ülkeler ortak para olarak ABD dolarını kabul etti. Kendi para birimleri için dolar esas alınarak sabit bir kur saptanmasına rıza gösterdi. Ayrıca bu antlaşma ile Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın kurulması kararlaştırıldı.

 

Bretton Woods ile kurulan ekonomik düzen, zaman zaman kesintilere uğrasa da ana hatları ile 1970 yılına kadar sürdürüldü. Ancak özellikle ekonomik kriz dönemlerinde sabit kur sisteminin yarattığı sancılar nedeniyle bu tarihten sonra sadece kâğıt üzerinde kaldı. Ülkeler genellikle daha esnek olan ve ülkelere bir ölçüye kadar hareket serbestisi veren dalgalı kur sistemini tercih etti.

 

 

PETRO-DOLAR’A GEÇİŞ

 

ABD 1973 yılında Suudi Arabistan ile anlaşarak bu ülkenin petrolünü sadece dolar üzerinden satmasını sağladı. Böylece dünya “petro-dolar” kavramı ile tanıştı. Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın öncülüğü ile 1974’te bu antlaşma resmi bir nitelik kazandı. 1975 yılında tüm OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı) ülkelerini kapsayacak şekilde genişletildi. Artık dünyadaki her ülke petrol satın almak için dolar bulmak zorundaydı. ABD, özellikle gelişmekte olan ülkeleri en hassas yerinden yakalamış oldu. Suudi Arabistan gibi ülkeleri de petrol gelirlerini ABD bankalarına yatırması için zorladı! Kısaca, ABD kendisi için cenneti bu dünya taşıdı!

 

Ancak ilerleyen yıllarda Batı’nın ekonomik gücü ve yaratıcılığında ciddi aşınmalar oldu. En önemlisi Batı üretim sistemi “verimlilikten” uzaklaştı. Doğal olarak ülkeler yeni arayışlar içerisine girdi. Çünkü hem üretim yoğunluğu hem de sermaye birikimi Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başladı.

 

 

ALTERNATİF KÜRESEL MALİ ORGANLAR

 

Batı, gerileyen ekonomik kapasitesine rağmen, kendi çocukları gibi gördüğü küresel ekonomik aygıtlarda ekonomisi hızla büyüyen ülkelerin etkin olmasını istemiyor. Bu kurumları tekelinde tutmayı hedefliyor ama nereye kadar?

 

Küresel düzeyde alternatif bir ekonomik oluşum kurmak isteyen BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkeleri, 14-16 Temmuz 2014 tarihinde Brezilya’nın Fortaleza kentinde toplandı. Zirve toplantısı bu alanda devrimsel nitelikte sonuçlar doğurdu. Beş ülke, “BRICS Kalkınma Bankası (BRICS Development Bank)” kurulması yönünde anlaşmaya vardı. Daha sonra “Asya Altyapı Yatırım Bankası” kuruldu.

 

Daha da önemlisi doların rezerv para birimi olarak kullanılmasına karşı dünya genelinde ciddi bir başkaldırı var! Çin ve Rusya başta olmak üzere birçok ülke bu konuda çıkış yolu arıyor. Ülkeler arasındaki ticaretin mahalli para birimleri üzerinden ya da dolar dışı seçeneklerle yapılması yönünde birçok antlaşma imzalandı. ABD için nefes borusu niteliğinde olan küresel dolar sistemi çökerse, ABD sıradan bir devlet olur. Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi, Brezilya’da Lula da Silva, Venezuela’da Hugo Chavez ve Maduro ve İran dolara seçenek olacak bir sistem arayışı nedeni ile ABD’nin hedef tahtasında kaldılar.

 

Dünya, ABD ve Batı denetimindeki küresel ekonomik mekanizmaların karşısına ciddi seçenekler çıkarmaya başladı. Üretim ve verimlilik açısından Doğu daha da ileri gittikçe bu yöndeki ivme de artacaktır. Üretemeyen bir ülkenin para biriminin dünyada yegâne rezerv para olması sürdürülebilir bir gerçeklik olamaz. Ayrıca dünya, IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşların sadece Batı çıkarlarına hizmet ettiğini yaşayarak öğrendi. Dünyanın ağırlık merkezi ekonomik açıdan bariz şekilde Doğu’ya kayarken, bunun yaratacağı şiddetli jeopolitik sarsıntılara dünya şimdiden hazırlanmalı!