Soner Polat: Bu adamı durdurun!

"Milli muhalefet ayağa kalkarak bu oyunu bozmalı!"

Kıbrıs’ta su uyuyor; düşman uyumuyor. Emperyalist merkezler Kıbrıs’ta Türk’e diz çöktürmek için yeni bir atak başlattı. Genel Sekreter Antonio Guterres’in yeni Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak Birleşmiş Milletler Amerikalı bir bayanı atadı. Bu görevlendirmenin Anglo Sakson işi bir katakulli olduğu ilk bakışta anlaşılıyor. Bayan Jane Holl Lute ayağının tozu ile Kıbrıs’ı Türklerden koparmak için çalışmalara başladı bile!

 

 

MASAYI RUMLAR DAĞITTI!

 

Cenevre’de yapılan (Ocak 2017) Kıbrıs müzakereleri bilindiği üzere Rum ve Yunan tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle sonuç alınmadan dağıldı. Guterres, “Kıbrıs sorununun çözümü için gösterdiği katkılardan dolayı Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye teşekkür etti. (Hürriyet, 9 Temmuz 2017)” Daha sonra adaya giden bakan düzeyindeki Türk yetkililer, “Kıbrıs’ta artık yeni bir dönemin başlayacağını, sonsuza dek görüşmelerin sürdürülemeyeceğini” ifade ettiler.

 

 

OYUN İÇİNDE OYUN MU?

 

Ama kazın ayağı hiç de öyle görünmüyor. Sanki oyun içinde oyun oynanıyor. İsviçre’de sorunun çözümü için 5 başlıklı bir paket müzakere edilmişti. Bu paket “Guterres Belgesi” olarak biliniyor. Paket içindeki en önemli maddenin, “Kıbrıs’ta Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün kaldırılması, Türk askerinin adadan çekilmesi ve sayısının 650’ye indirilmesi” olduğunu unutmayalım. Kıbrıs’ta yaklaşık 40 bin mevcutlu güçlü bir kolordumuzun bulunduğunu hatırlatalım ki durumun vahameti kavransın!

 

 

TESLİMİYET KOŞUSU!

 

Mustafa Akıncı adlı, damadı Rum asıllı olan şahıs bu konuda yeni bir inisiyatif başlattı. EOKAsever Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’e başvurarak, “Guterres Belgesi” üzerinde yeniden müzakerelerin başlatılmasını” talep etti. Türkiye, KKTC, Türk milleti ve Kıbrıs Türk halkını da yakından ilgilendiren bu girişimi için kimseye danışmadı. KKTC Meclisi’ne bilgi vermeye bile tenezzül etmedi. Uyanık Anastasiadis, karşısında köşeye sıkışan (niçin acaba?) bir rakip bulunca, “talebi olumlu karşıladığını ama öncelikle Türkiye’nin garantörlükten vaz geçtiğini ilan etmesini” istedi.

 

Doğal olarak KKTC’de yer yerinden oynadı. Tepkiler çığ gibi büyüdü. Kıbrıs’ın üçüncü Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu’nu dinleyelim: “Etkin ve fiili garantörlükten vazgeçilmesini ne Türkiye ne de Türk halkı kabul eder. Böyle bir gelişme KKTC’nin güvenliğini, geleceğini ve topraklarımızın varlığını tehlikeye atar. Ortada eşitlik, güvenlik, özgürlük kalmaz! Sosyoekonomik yapımız bozulur. İngiltere üslerine yapışıyor, Fransa, İsrail, Yunanistan, Rusya Kıbrıs’ta cirit atıyor, biz kendi irademizle haklarımızdan vaz geçelim; Akıncı bunu mu hedefliyor? Bu girişim akıl kârı değil!”

 

 

AKIL ZATEN ARAMIYORUZ!

 

Sayın Eroğlu, biz zaten burada akıl falan aramıyoruz. Emareleri yan yana koyup bu adamları değerlendirdiğimizde başka bir sonuç ortaya çıkıyor. Onurlu gazeteci rahmetli Turan Yavuz, Washington’dan bir haber geçiyor (Milliyet, 21 Kasım 1989): “Washington, KKTC’de gönlünde yatan aslanın Mustafa Akıncı olduğunu her fırsatta dolaylı yollardan belirtiyor. Bush yönetimi istenildiği zaman masaya oturabilecek bir iktidar istiyor ve bunu da Lefkoşe Belediye Başkanı Akıncı’da görüyor!” Akıncı İsviçre’deki müzakere sürecinde CNN Türk’e çıktı. Kendi maskesini kendisi indirdi. Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi: “Toprak iade etmeliyiz!” “Uzlaşacağız, Türk askerini makul sayıya indireceğiz!” “Türkiye’den gelen su Rum kesimine de verilsin!”

 

 

MUHALEFET AYAĞA KALKMALI!

 

Bomba gibi düşen yeni ABD’li Özel Temsilci, en kritik konuda Akıncı’nın Türk’ü felç edecek hamlesi, birdenbire hareketlenme! Garip gelişmeler oluyor... Akıncı neye ve kime güvenerek boyundan büyük işler yapmaya kalkıyor? Eğer yerli ve milli olduğunu ileri sürenler, “Sen kimin hakkını kiminle müzakere ediyorsun be adam!” diye sormadıysa, sormayacaksa, durum sanıldığından daha ciddi ve hatta ülkemiz açısından hayati bir boyut kazanmıştır. Başta Bakan Çavuşoğlu olmak üzere AKP’nin Akıncı’ya toz kondurmadığını biliyoruz. Bahçeli’nin KKTC’ye de plaka numarası verip vermeyeceğini, bekleyip göreceğiz. Ama Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili Öztürk Yılmaz ve İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ gibi Kıbrıs meselesinin doğasını çok iyi bilen siyasetçilerin Türk milletini aydınlatması gerekiyor. Milli muhalefet ayağa kalkarak bu oyunu bozmalı! Sorunu büyük milletimize mal edebilirsek, akıllarının ucundan bile geçiremezler!