Soner Polat: AKP’nin ‘Türk’le ve hukukla kavgası

"Andımıza karşı çıkarak yerli ve milli de olunmaz! Umarım sağduyu galip gelir..."

Andımız dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından ilk kez 1933 yılında hayata geçirildi. Eğitim ile özdeşleşen Andımız 1972 yılında değişikliğe uğradı ve 1997 yılında son şeklini aldı. Maalesef 2013 yılında, o dönemdeki açılım politikaları kargaşasında AKP tarafından kaldırıldı.

 

 

ANDIMIZ ANAYASA’NIN YANSIMASIDIR

 

Andımızı hatırlayalım: /Türk’üm, doğruyum, çalışkanım./İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir./Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir./Ey Büyük Atatürk!/Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim./Varlığım Türk varlığına armağan olsun./Ne mutlu Türk’üm diyene!/

 

Yukarıdaki satırlar tamamıyla Anayasa’ya dayanmakta ve meşruiyetini Anayasa’dan almaktadır. Anayasa okuma alışkanlığı olmayan AKP’nin ileri gelenlerine hatırlatalım: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür (Anayasa madde 66).”

 

 

TÜRK SÖZCÜĞÜ YA DA ATATÜRK MÜ SORUN?

 

AKP’ye oy veren milyonlarca seçmenin “Andımızı” içtenlikle benimsediğini biliyorum. Radikal ve fanatik birkaç kişi hariç bu konuda önyargılı olan hiç kimseye rastlamadım. Peki, burada AKP yönetim kademesini rahatsız eden nedir? Birincisi, muhtemelen “Türk” sözcüğüdür! AKP ileri gelenleri arasında göğsünü gere gere, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diyebilecek acaba kaç kişi vardır? Etnik kökenini öne çıkaranların nomenklatura içindeki oranını gerçekten çok merak ediyorum. “Yurdu ve milleti özünden çok sevmek, varlığını Türk varlığına armağan etmek!” yüksek bir ruh zenginliği ve oturmuş bir değerler silsilesi gerektirir. Bu mu sıkıntı yaratıyor? 

 

Atatürk ve Türk milleti Anayasa’nın özü ve ruhudur! Gemlik’e doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma! Zaten zahmet edilip Anayasa’nın ilk sayfası açılırsa, başlangıç bölümünde deniz görülür: “... bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda...” “Hiçbir faaliyetin Türk milleti menfaatlerinin, Türk varlığının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin karşısında korunma göremeyeceği... “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.”

 

 

ANAYASA VE YASALARLA ÇELİŞİYOR!

 

İsterseniz şimdi de Danıştay 8’inci Dairesi’nin gerekçeli kararına göz atalım: Söz konusu düzenleme ile; öğrenci andının kaldırılmasını gerekli kılacak idarece yaptırılmış, eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren dava dosyasına sunulmuş araştırma, inceleme ve tespit bulunmadığı, söz konusu öğrenci andının uygulanmaya başlamasından itibaren dayanağını teşkil eden Anayasal ve yasal kurallarda bir değişiklik olmadığı gibi bu kuralları şekillendiren ve nde de yer alan toplumsal değer yargılarımızın ve ilkelerimizin değişmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

 

 

BİLİM DIŞI HUKUKA UYGUN DEĞİL!

 

Bu durumda, dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından,dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

İnişe geçen, ciddi iç ve dış sorunlarla boğuşan AKP’nin Danıştay kararına saygı göstermesi kendi yararınadır. AKP yöneticileri kendilerini mahkemelerinin de üstünde görerek yargıya meydan okumakta, ayar vermeye kalkmaktadır. Anayasa hâlâ yürürlüktedir. Andımızın içeriğine karşı çıkmak, bu amaç güdülmese de Anayasa’da vücut bulan Türklük, Atatürk, vatan sevgisine karşı çıkmak anlamına gelir. Bunun açılım kargaşasında yapılan ciddi bir hata olduğu kabul edilmelidir. Anayasa’da tek millet yoktur. Türk milleti vardır. Anayasa’da tek devlet yoktur. Türk devleti vardır. Anayasa’da tek dil yoktur. Türk dili vardır. AKP, Anayasa’nın üstünde midir?

 

Türkiye’deki mevcut koşullar 2013 yılından çok farklıdır. Hâlâ açılım gündemini savunanlar millet nezdinde hızla zemin kaybeder. Değil AKP hiçbir güç bu değerlere karşı çıkarak ülkeyi yönetemez! Ancak iç barışı tehlikeye düşürecek kriz ve gerginliklere neden olur. Türk, Türklük, Atatürk ile kavgaya tutuşanlar, önünde sonunda hüsrana uğrayacaktır. Kaldı ki stratejik tehditlerle karşı karşıyayız. Bu gibi durumlarda ümmetle değil milletle ayağa kalkılır. Andımıza karşı çıkarak yerli ve milli de olunmaz! Umarım sağduyu galip gelir...