Serhan Bolluk: Atlantik dilliler

Geleceğimizi Avrasya’da görüyoruz, Atlantik’in batışını izliyoruz.

Önce Hikmet Çiçek yazdı sonra da patronu Soner Yalçın. Hasan Âli Yücel’lerin Batı klasiklerinin çevrilmesi eylemini yanlış bulmamı biri getirdi Ak Parti’ye bağladı, diğeri de “Dil Devrimi’ne de karşı çık” dedi.

 

 

TÜRKÇE ALFABE


Her olay kendi bağlamı ve dönemi içinde anlam bulur. Arap alfabesinden Latin alfabesine ve Mecelle’den Medeni Kanun’a geçiş, Türkiye’nin devrimci döneminde gerçekleşti. Her şeyin milli bir stratejiyle şekillendiği 1920’ler ve 30’lardan söz ediyoruz. Ekonomiden siyasete, kültüre, tarihe bakışa her şey Türk ve Türkçe. Latin alfabesi ama o da Türkçeleştirerek…

 

Her iki devrimin sonuçları da ortada zaten. Çağdaş bir toplum yaratıldı.

 

 

1940’LARIN DEVRİMCİSİ YÜCEL


Batı klasiklerinin çevrilmesi ise farklı. Atatürk sonrasında Atlantik kampına geçiş döneminde oldu. O sırada bir devrimci için en önemli görev, Marshall Yardımı’na götüren bu sürece karşı çıkmak olurdu. Nitekim, Yüceller de bir aşamadan sonra bunu yaptılar. Daha önemlisi ise Köy Enstitüleri’dir. Bu hamleyi Cumhuriyet Devrimi’nin son ataklarından biri olarak da görebiliriz. Kısa fakat ülkemize büyük miras bırakan bir hamle.

 

Kronoloji şöyle: 1946 Ağustos’unda Hasan Âli Yücel istifa ettirildi, Bir buçuk ay sonra da İsmail Hakkı Tonguç görevden alındı. Devrim’e elveda dendi... İki yıl sonra Marshall Yardımı başladı. 1952’de de Türkiye NATO’ya girdi. CHP’den usül dışında bir itiraz da gelmedi.

 

1952 NATO’ya girdiğimiz yıl diye biliniyor ya, aslında SüperNATO, namı diğer Gladyo Türkiye’ye girdi. CHP’li Nihat Erim’in “Küçük Amerika olacağız” diye tanımladığı süreç böyle başladı.

 

Tarih ideolojik bir bilim. Nasıl baktığınız bugün durduğunuz yerle ilgilidir. Yanlış yerde durunca, Çin’le ilgili hiçbir şey bilmeden kalem oynatır, Türk Devrimi’ni doğru dürüst incelemeden makale döktürürsünüz. Google’dan kopyala yapıştır yazılarla polemiğe girersiniz.

 

 

KAVGA BUGÜNE DAİR


Yalçın ve Çiçek’le asıl kavgamız da bugüne dair.

 

Atlantik tarafında duruyorlar. “Batı da Batı” diye tutturmaları da bundan. Türk Ordusu’na ve Vatan Partisi’ne, milli olan her şeye OdaTV’den saldırmaları da bundan.

 

Belki hiç anlamayacaklar, ama en son onların anlayacağını tahmin edebiliriz. Atlantik dönemi bitti. Batı, her şeyiyle dökülüyor. O pek sevdiğiniz Netflix’tir artık Batı, “çocuğa cinsel nesne olarak bakma özgürlüğü”dür.

 

 

NETFLİX’ÇİLER


Von Sadriştaynlar demiştim, geri alıyorum. Netflix’çi daha yakışıyor.

 

Ayıptır beyler, savunup durmayın şu rezilliği.

 

Evet Ak Parti ve MHP’yle aynı cephedeyiz, aynı gemideyiz. Vatan Partisi programının ve çizdiğimiz stratejinin her gün yeni başarılarla ilerlemesinden de mutluyuz.

 

 

BARİ BATI KAYNAKLARINA BAKIN


Geleceğimizi Avrasya’da görüyoruz, Atlantik’in batışını izliyoruz. Eğer batmak istemiyorsanız tek seçeneğiniz var. Işığın Doğu’dan yükseldiğini kabul edeceksiniz. Bakın Almanya, Fransa hatta İngiltere bile bunu kabul ediyorlar. İran’a ambargoyla ilgili son tavırlar, Economist’in pandalı kapağı, hadi Çin’i ve Türk Devrimi’ni bilmiyorsunuz, bari o pek sevdiğiniz Batı kaynaklarını izleyin.

 

Biz, insanları hep olumlu yönünden görmeye bakarız. Birisi “dostum” dediğinde uzatılan eli tutarız. Yanlışını da söyleriz... Israr görünce daha da sert söyleriz. Soner Yalçın bana “Maocu” deyip duruyor. O da kopya, bu sefer Davutoğlu’ndan. Ama durduğu yere bakınca yakışır. Yakışmayan tamlamanın ikinci sözcüğü, “dostum”…