R. Bülend Kırmacı: Siyaset ve Partim

Vatan Partisi, emekle kalkınmanın, insancıl sosyal gelişmenin rotasını, işçisi sanayicisiyle üreten kesimlerle birlikte belirlemektedir.

Demokratik rejim açısından siyasi partiler, yurttaş ile yönetim arasında köprüdürler.

 

Bir insanın siyasi parti tercihi, eğitiminden sosyalleşmesine bir çok etmene bağlıdır.

 

Bu tercihten sonra oluşan üyelik bağı, büyük sorumluluk ve ödev duygusunu çağırır.

 

Bir yurttaş, üyesi olduğu partisini savunur, yönetimini olumlar ya da değişmesine katkı yapar.

 

Ne destek ne de değişim açısından bir işlevi olmayan “parti üyeliği” kağıt üzerinde kalır.

 

Uzun yıllar CHP’de ve bir yılı aşkın Sn. Osman Pamukoğlu’nun kurduğu HEPAR’da, üye olarak, görevler yaptım.

 

Artık geride kalan dönemlere ait çabalarımı ve katkılarımı bu yazımda işlemeyeceğim.

 

17 Ocak 2020 günü Vatan Partisi’ne üye oldum -uzun bir aradan sonra- aktif siyasete geri döndüm.

 

Her insanı, eğitimi, sosyal dünyası ve değer verdiği kişilerin yaşam öyküsü bir ölçüde etkiler.

 

Hayatın diğer alanlarında olduğu gibi siyasette de bana, eşsiz liderimiz Atatürk’ün yaşamı birçok konuda ışık tuttu...

 

Atatürk, İttihat ve Terakki yapılanmasına vakıf, kurtuluş mücadelesinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerini değerlendiren ve “günü gelince” Cumhuriyet Halk Fırkası’nı kuran, Devrimler sonrasında ‘birden fazla parti deneyiminin’ önünü açan; Özcesi “zamanın gereklerine” göre “öğütleyen” ve “örgütleyen” bir büyük deha idi...

 

O’nun kendi kurduğu parti için bile “kuruluş ilkelerine sadakat” konusundaki akılcı-kuşkuculuğu hayranlık (ve ‘hüzün’) uyandıracak bir sezgi olarak beliriyor...

 

Öte yandan, “doğru zamanda, doğru yerde, doğru adım” konusunda bir örnek de rahmetli devlet adamı Amiral Soner Polat’tan verilebilir:

 

“Stratejide zaman şu an, mekan bu mekan, durum, içinde bulunduğumuz durumdur!”

 

Zaman ve mekanı tanımlamak zor olmasa gerek, peki “durum” nedir?.. Şudur:

 

Bugün, Vatan Partisi Meclis’in dışında ama toplumun içindedir.

 

Açık yürekli her analiz, Vatan Partisi’nin buğday başaklarının çevrelediği yıldızının parladığını kaydetmektedir. İçinde bulunduğumuz koşullarda, Türkiye’nin üretim ekonomisine yönelmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.

 

Bu anlamda, Vatan Partisi’nin öncülük ettiği yurt genelindeki Üretim Devrimi Kurultayları son derecede önemlidir.

 

Üretici kesimlerin kendi sorunlarının çözümü için “birleşmesi”, aynı zamanda Ulusumuzun dayanışma içinde bir kez daha bütünleşmesidir...

 

Vatan Partisi, emekle kalkınmanın, insancıl sosyal gelişmenin rotasını, işçisi sanayicisiyle üreten kesimlerle birlikte belirlemektedir.

 

Bu uluslararası iktisadi bileşenleri de olan fakat daha çok ulusal bir sorunun çözümüdür.

 

Bir diğer yanda, Vatan Partisi, ülkemizin dış siyasetteki sorunlarına da çözümler getirmiştir ve getirmektedir.

 

Yakın tarihimiz içinde, Kıbrıs Barış Harekatı, sözde Ermeni soykırımının hukuken çöpe atılması, Atatürk’ün öncelediği gibi, bölge ülkeleriyle dayanışmanın öneminin vurgulanması; “Mavi Vatan” kavramıyla denizdeki iktisadi, siyasi haklarımızın gündeme gelmesi ve KKTC’nin Rusya tarafından tanınması sürecinin temellendirilmesi; Dış politikadaki en değerli, en önemli gelişmelerdir...

 

Ve bu gelişmelerin çoğunda Dr. Doğu Perinçek ve Vatan Partisi öncülük yapmış ve ulusal çıkarlarımızı savunmuştur ve savunmaktadır.

 

Tüm bu veriler ve analizler siyasetteki ‘doğru konuma’ işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda, Türkiye’nin sorunlarına çözümler geliştirilebileceğine dair bir dolu umudu, gözler önüne seriyor...

 

Çözüm üretmek, halkla bütünleşmek, insanca bir yaşama çağrı yapmak, umut ve güven vermek...

 

Siyasetin de, partinin de temel varlık nedeni bu değil midir?