Mehmet Akkaya: Krizi böyle aşamazsınız

“Geldi, geliyor, kapıda, bacada” derken, kriz artık uzman olmayanın bile göreceği yakınlıkta. Yaşıyoruz... Son bir haftanın bazı gazete başlıkları;

 

* “Maliye Bakanı Naci Ağbal, ‘Bütçe 29.3 milyar açık verdi”

 

* “Savaştan çıkmış Bosna-Hersek’ten un, Avrupa Birliği’nden buğday ithalatı başladı”

 

* “Eli ekmek tutan beş kişiden biri işsiz”

 

* “İşsizlik altı milyona ulaştı”

 

* “45 yaş altındaki her çalışandan BES için otomatik kesinti başladı.”

 

* “BES’te biriken para, borcun kapatılmasında ve bütçe açıklarında kullanılacak”

 

* “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Satılacak kurum kalmadı”

 

* “Türkiye’deki yabancı şirket sayısı 1980’de 78 iken, DSP-MHP-ANAP Hükümeti sonunda 6 bin 683’e, AKP döneminde, 2016 Haziran ayında ise, tam 49 bin 937’ye ulaştı”

 

Ve daha niceleri...

 

Atalar ne güzel demiş. “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur.” Krizin olacağı aşikârdı. Hem de Amerika’da, Avrupa’da sorun olmasa da olacaktı. Sadece bu haberlere yol açan olaylar bile kriz sebebidir de ondan.

 

Daha da kötüsü, işsizlikte iyi günlerdeyiz. Ve daha kötüsü, on binlerce işletmenin, dev fabrikaların, koca holdinglerin yıkılması kapıdadır.

 

1929’larda, 1. Dünya Savaşı’ndan henüz çıkıldığı, 2. Dünya Savaşı’nı tetikleyen o büyük krizin günlerinde, koca ülkeler dökülürken, nasıl oldu da Atatürk’ün Cumhuriyeti hem krizden etkilenmedi, hem de dünyanın en çok kalkınan ülkesi oldu? Hem de 10 yıl boyunca?

 

Cumhuriyet düşmanlığından vazgeçip de azıcık bakarsanız o günlere, memleketin başına açtığınız belalardan çıkış için, can simitlerini de göreceksiniz orada.

 

Nasıl olmayacağına bakın, nasıl olacağını da göreceksiniz. Nasıl mı?

 

Ülkenin kapılarını ardına kadar emperyalist şirketlere açtınız mı, iç pazarınızı işgal ederler. Hatırlayın! Bunlara alan açmak için de taşları bağladınız. Ulusal kurumların büyük kısmını sattınız, savurdunuz. Kapattınız ya da ellerinizle emperyalist haydutlara verdiniz çoğunu.

 

Satılmamış, kapatılmamış kurumların ulusal tekel olanağını ortadan kaldırdınız. Teşviklerini kesip, teknolojisini yenilemediniz. On yıllar boyunca hem de. İhalecilik, kurumları iğdiş etti, talan edilmeyen yer kalmadı.

 

Tarımsal KİT’ler başta olmak üzere, tarımı felç ettiniz. Köylüyü, gübre, mazot, yem, tohum alamaz hale getirdiniz. Ardından da dayandınız ithalata. Saman, buğday, un mercimek için bile kapıları açtınız.

 

Hormonsuz ürün kalmadı. Üreticiye yardımcı olmadığınız gibi, hormonlu ürünlerin piyasayı işgal etmesine göz yumdunuz. Hormon basılmış tatsız tuzsuz gıdalar işgal etti sofraları ve kanser patladı sonunda. Kanserin girmediği ev kalmadı, farkında mısınız?

 

“Devleti ekonomiden çekiyoruz” diye zehirli bir program uyguladınız yıllar yılı. Bir tek çivi çakmadınız, bir tek fabrika yapmadınız. Madenler ve ağır sanayi, yatırımsızlıktan can çekişir durumda, farkında mısınız? İlkel üretim iş cinayetlerini de patlattı. Her fabrika, her maden, ölüm tuzağı oldu, görmüyor musunuz?

 

Devleti yatırımdan ve üretimden çekince, kesecek kurdele kalmadı. Belediye köprüsünün, yolunun kurdelesine bile, bütün devlet erkânı koşar oldunuz farkında mısınız? “Görmemişin oğlu olmuş, çekmiş şeyini koparmış” dediği duruma benzemiyor mu bu? Belediyelerin olağan işlerini, özel sektör yatırımını kurdele konusu yapıp, cümbür cemaat bütün devlet erkanı koşturmanızın da ne kadar israfa sebep olduğunu hesapladınız mı?

 

Bunca zorlama, aşırılıklar, cümbür cemaat koşturma, kurdele gaspları, aslında kocaman bir çaresizliğin ve görevsizliğin itirafı değil midir?

 

Hem kendinizi, hem devleti boşa çıkardınız beyler.

 

Ekonomi emperyalistlerin yolgeçen hanı olunca, size de ancak köprü kurdelesi kesmek kalır.

 

Devlette satılacak yer kalmayınca milletten zorla para toplamaya çıktınız? BES kanunu yapılan skandalı nasıl açıklıyorsunuz? Hem de çoğunluğu emperyalist tekel olan şirketler için.

 

Müezzinoğlu TOBB’a diyor ki, “her işletme bir işçi alsın”. Olmayacak duaya “amin” demeyin. Bunlar batırdığınız ekonomiyi düze çıkarmaz beyler!

 

Not: Bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz.