Mehmet Akkaya: İstanbul’da müze soygunları

Bu başka soygun... Müzenin değil, müzeye gidenin soyulması bu. Kültüre, tarihe merakınız varsa eğer, merakınızın pususuna yatmış olanların silahsız-maskesiz soygunu bu.

 

Geçen günlerde İstanbul müzelerini görmeye kalktım. Tarih dolacak, geçmişe gidecek, Anadolu uygarlıklarını soluyacaktım. Kıpır kıpırdı içim. Geçmişe yolculuğun keyfi ile günü tamamlamayı umarken, gerilmiş, dahası soyulmuştum. Metelik kalmamıştı cebimde. Tarih aşkıyla astarın kıyılarını kurcalayıp kalanları da verirken, yürüyerek dönmeyi göze almıştım gayri. Oldu olacak tam soyulalım.

 

Soygunun bu hali Türk vatandaşları için. Ev sahibi milletin mensubu olduğunuz için, Allahtan ceketi, pantolonu kurtarıyorsunuz. Ama yabancı iseniz, başka ülkeden gelmişseniz, soygun daha da beter, daha katmerli. Bu nasıl iş, herkese sunulan aynı şey değil mi dediniz içinizden, biliyorum. Haklısınız tabii, ama burada öyle değilmiş.

 

Türklerin o dünyaca ünlü konukseverliğini arıyorsunuz. Bu hoyratlığı, yabaniliği ve haramiliği aklınız almıyor, tüyleriniz diken diken oluyor. Zira gördüğünüz, tam bir ortaçağ soygunudur.

 

Yabancı soyguna tekrar geleceğiz. Önce müzeleri turlayıp bakalım duruma.

 

 

ÜCRETSİZ İKİ MÜZE

 

Ayasofya Müzesi’nden başlayalım. 40 TL yoksa cebinizde, giremezsiniz. Haydaaa yok, pamuk eller cebe.

 

Dolmabahçe Sarayı’na gidecekseniz her bölümü ayrı para... Harem, Camlı Köşk ve Saat Müzesi 20 TL. Sadece Selamlık 30 TL. Selamlık, Harem, Camlı Köşk ve Saat Müzesi’ni görmeye kalkarsanız, 40 TL.

 

Topkapı müzesinde de her adım ayrı para. Sadece Topkapı Sarayı Müzesi 40 TL. Topkapı’nın Harem ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu, 25 TL. Topkapı bahçesindeki Aya İrini Anıt Müzesi ise 20 TL.

 

Aya İrini bahçesinde, yerlere atılmış muhteşem eserler görüyorsunuz. Bir-iki tane de değil, onlarca. Sütunlar, heykeller ve çeşitli oymalar. Üzerine oturan mı dersiniz, üstünde artistik tepinme pozu verenler mi?! Tepinmelere, güneşe, yağmura ve her türlü tahribata açık o eserler. Hele ki bunlardan para istemediler diye sevineceğiniz tutarken, tarihe ve kültüre yapılan hoyratlık, içinizi eziyor.

 

Devam edelim:

 

Kariye Müzesi 30 TL. Türk Ve İslam Eserleri Müzesi 20 TL. Beylerbeyi Sarayı 20 TL. İstanbul Arkeoloji Müzeleri 15 TL. Büyük Saray Mozaikler Müzesi 15 TL. Hisarlar Müzesi (Rumeli Hisarı) 10 TL.

 

Parasız iki müzeye rastladım. Türbeler Müzesi ve Adam Mickeiewickz Müzesi. Yarın bir akıllı çıkıp buraları da haraca bağlarsa şaşırmam.

 

 

MÜZELER SATILMIŞ

 

Tarihe bakınca rant görüp, cepleri astarına kadar boşaltanın, köşeyi döndürmek için buraları yandaşlarına ikram etmesi de beklenir. Tam da öyle yapmış, satmışlar müzelerin bazılarını.

 

Hangileri satılmış, tamamını tespit edemedim. -Bilen varsa bana da iletmesini rica ediyorum- Ama Galata Kulesi’nin ve Kız Kulesi’nin özelleştirildiğini bilmeyen yoktur.

 

Galata Kulesi’nin daha girişinde karşılıyor sizi bir şirket. Soyulma orada başlıyor. 20 TL verdiniz, ama bitmedi. Yukarı çıktınız, yoruldunuz. Dinlenmek, çay içmek için kulenin kafesine oturdunuz. 1 bardak çay 6 TL. Kahve 8 TL. Kola 8 TL. 50 kuruşluk soda ise 6 TL. Kafeyi başka bir şirket işletiyor zira.

 

Galata Kulesi manzaralı yemek yemeye mi kalktınız? Kulede boğaz manzaralı lokanta var. Başka bir şirket işletiyor. Fiyatlar? Sormayın!

 

Kızkulesi’ne mi gideceksiniz, 500 metre motor yolculuğu ve kısa gezi 20 TL. Çay-kahve içerseniz, yandınız.

 

 

TURİSTE DÜŞMANLIK

 

Kültür Bakanlığı’nın ve özel şirketlerin çalıştırdığı (!) müzelerde, yabancı turiste gerçek anlamıyla “sağımlık inek” gibi davranılıyor.

 

Nasıl mı?

 

Örneğin Yerebatan Sarnıcı... Türk vatandaşı olarak 10 TL giriş ücreti veriyorsunuz. Hemen arkanızdan gelen yabancı turistten ise 20 TL alıyorlar.

 

Başka bir örnek Galata Kulesi... Kuleye çıkmak Türkler için 20 TL. Ama yabancı turist iseniz 30 TL. Para toplayan şahıs kimliklere bakıyor, Türk müsün, yoksa yabancı mı diye.

 

Kan beynime sıçradı, tartıştım bu ortaçağ soyguncularıyla, eşitlik bilmezlikle ve misafirperverlikten anlamayan haramilikle... Ve Kültür Bakanlığı adına utandım o misafirden, yerin dibine girdim.

 

Kıssadan hisse olsun. Müzelerde durumu böyleyken böyle sevgili okuyucu...

 

Kültür Bakanlığı’na acilen, tarihseverlik, kültürseverlik, insanseverlik ve misafirperverlik gerek.