Mehmet Akkaya: Dümeni kaptırdın mı çırpınmak nafile

Kapitalist dünyada, ekonominin dümenini kaptırdınız mı, ne yapsanız nafiledir. Dümen, kilit sektörlerdir. Stratejik diyorlar ya! Elinizin altında olması şart olanlar yani.

 

Onlarla yönetirsiniz ekonomiyi. Dümendir, frendir, gazdır onlar. Onlarla destekler, onlarla hamle yaparsınız. Korunacak olana onlarla kol kanat gerer, engellenecek olanın önünü onlarla kesersiniz.

 

Odaklanacaksanız bir sektöre, onlar lazımdır, yoğunlaşacaksanız bir coğrafi bölgeye, şarttır bunlar.

 

Ekonomi zora mı girdi? Derman bunlarda. İşsizlik mi patladı? Çare, onları devreye sokmak... Bir sektörde sorun mu çıktı? İmdada yetişirler hemen. Sadece sanayi değil, tarımdır, paradır, sudur, hayattır onlar.

 

O sektörler gittiyse elinizden, yolgeçen hanı olur ülkeniz. Vurguncuya, kapkaççıya gün doğar.

 

Kriz tartışmaları çoğaldı değil mi? Hükümeti yönetenler paniklerini gizleyemiyor artık değil mi? Cumhurbaşkanı bile kış ortasında Avrupa’daki yurttaşlara turizm çağrısı yapar oldu.

 

Seferberlik ilan edildi, farkında mısınız? Adını da koydular: “Ekonomide milli seferberlik.”

 

Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik depremidir söz konusu olan. Bütün toplumsal kesimleri kasıp kavuracak, köylüyü felç edecek, binlerce fabrikayı, on binlerce esnafı kapatacak, milyonlarca işçiyi işsiz bırakacak deprem...

 

Ne yapıyorlar seferberlik adına? Satılmaktan kurtulan üç beş kurumu torbaya doldurdular, dolar toplandı, işsizlik fonu yağmalanıyor... Bir de işsizliği azaltmak için TOBB’a ricalar...

 

“Ulusal İstihdam Stratejisi” adlı kapsamlı kölelik planı da kesmedi yükselen işsizliği.

 

Oysa, kriz çok hızlı geliyor, önlemler eften püften ve ekonominin dümeni başkalarında... Hatta karşı tarafta...

 

Oysa yapılacak öncelikli iş, dümene oturmaktır. Yani ekonominin olmazsa olmazlarını devlet bünyesine kazanmaktır. Neleri?

 

1- Enerji sektörü: TEK’i üretim, dağıtım ve iletim diye üçe parçaladılar. Dağıtım ve iletimde devleti sıfırlayıp bütün şebekeleri sattılar. Üretimde ise kamunun payı yüzde 30’a düştü.

 

2- Petrokimya sektörü: Sektörü parçalayıp her halkasını ayrı ayrı sattılar.

 

Petrol Ofisi Avusturyalı OVM’ye, Türk Petrol Zülfikar Holding’e satıldı. Böylece dağıtımda devlet sıfırlandı. TÜPRAŞ’ı İngiliz Shell’e, PETKİM’i Kazak görünen Amerikalı Muhtar Ablyazov’a verdiler. TPAO tasfiye edilirken BOTAŞ ile beraber Varlık Fonu torbasına dolduruldu. Böylece petrokimya sektöründe de devletin mecali kalmadı.

 

3- Finans sektörü: Bankacılıkta devletin payı yüzde 30’ların altına düşürüldü. Piyasa satış yoluyla yabancı egemenliğine verildi.

 

Sigortacılıkta da, şirketlerin satılması ve iç pazarın açılması ile yabancı payı yüzde 85’e yaklaştı.

 

4- Ağır sanayi: Özelleştirmelerle ağır sanayi de elden çıkarıldı. Demir Çelik, Alüminyum, petrokimya, çimento, dokuma sanayi başta olmak üzere, devletin elindekiler satıldı. Devlet ağır sanayide yok artık.

 

5- İletişim: Sadece ekonomi için değil, toplumsal hayat ve ulusal güvenlik için de stratejik olan iletişim sektöründe devlet sıfırlanmakla kalmadı, alanın tamamı yabancılara verildi.

 

6- Tarım: Kendi halkının karnını doyuramayan, en temel gıdalarda bile dışarıya bağımlı hale gelen bir ekonomi olabilir mi? Ülkemizin getirildiği yer işte burası. Canlı hayvan, un, buğday, saman bile ithal ediliyor.

 

7- Yabancı sermaye işgali: Kapıları açtılar, ülke tam bir yabancı sermaye işgaline uğradı. 1980’de sadece 78 olan yabancı şirket sayısı, 2016’da 49 bin 937’ye ulaştı. Sektörlerimizin çoğu yabancıların eline geçti.

 

İşte krizin sebepleri... Temel alanlarda devlet yerle bir edilmiş. Hatta yabancılar egemen. Ekonominin ipleri de, kumanda da, dümen de başkalarının elinde.

 

Böyle bir ülkede, ekonomik seferberlik değil, ne ilan edersen et, krizin kavurucu vurgununu millet de, hükümet de kesinlikle yiyecektir.

 

Çare, ekonominin dümeni olan bu alanların, tekrar ve hızlı şekilde milli ekonomiye kazandırılmasıdır. Yakın zamana kadar devlete ait olan bu sektörler, acilen kamunun denetimine alınmalıdır. Yoksa bırakalım krizi önlemeyi, ekonomiyi bile yönetemezsiniz. Ki olan da budur.

 

Ve kriz, hem milleti kasıp kavurur, hem hükümeti süpürür.

 

Bu kriz öyle krizdir.