Ferit İlsever: Enver Altaylı ve ‘Küçük Amerika’ süreci

Enver Altaylı’nın özgeçmişi Türkiye’nin 60 yıllık “Küçük Amerika” sürecinin tarihidir.

Enver Altaylı’nın özgeçmişi Türkiye’nin 60 yıllık “Küçük Amerika” sürecinin tarihidir. Şimdi bu özgeçmişe kısaca bir göz atalım.

 

Fuat Doğu’nun MİT Müsteşarı olduğu 60’lı yıllarda CIA-MİT ilişkisi, Gülen Cemaatiyle kurulan ilişkiyle pekiştirildi. Böylece Gülen Hareketi bir cemaat olmaktan, terör örgütü olmaya evriliyordu. Bu yapılanmada o tarihlerde CIA İstanbul Şefi olan Graham Fuller ile CIA Ortadoğu Direktörü Ruzi Nazar başrolü oynadılar.

 

 

HARP OKULU’NDAN ATILDI

 

Ruzi Nazar bu süreçte aynı zamanda yakın akrabası olan Enver Altaylı’yı buldu, O’nu CIA ve FETÖ ile ilişkiye geçirdi. Nazar ve Altaylı Özbek kökenli olup, komünizm düşmanlığıyla sivrilmişlerdi. Enver Altaylı ayrıca 1963’teki Talat Aydemir darbesine katıldığı için, Kara Harp Okulu’ndan atılmıştı.

 

Enver Altaylı CIA’ya girdikten sonra hayatı Ruzi Nazar ve CIA’nın İstanbul şeflerinden Duane Claridge’le bağlantıyla geçti. Bunu kendi raporlarında yazıyor. Altaylı 1968’de Ruzi Nazar aracılığıyla MİT’e girdi. 1974’te ise çıkartıldı.

 

Bu dönemde tek işi Komünizm’le Mücadele Dernekleri’nde çalışmak oldu. Sağ-sol çatışmalarında görev aldı. Alparslan Türkeş’in danışmanlığına getirildi.

 

FETÖ’ye karşı tavrı nedeniyle katledilen Necip Hablemitoğlu davasında tanık olarak ifadesine başvurulurken FETÖ ile ilişkisine dair yalan söylediği ortaya çıktı.

 

 

FETÖ OKULLARINI ÖRGÜTLEDİ

 

Enver Altaylı 80-90’lı yıllardan, özellikle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Türk Cumhuriyetleri ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi. Başlıca amacı yine CIA ve FETÖ’nün yönetiminde, Türk Cumhuriyetlerini Rusya Federasyonu’na düşmanlık temelinde örgütlemekti. Bu konudaki en önemli araç ise FETÖ okullarıydı. Bu okullara öğretmen diye atananların çoğu CIA görevlisiydi. Öğrencileri Rusya, Türkiye ve Atatürk düşmanlığıyla eğitiyor ve FETÖ’ye hazırlıyorlardı. Altaylı bu okulların Türk Cumhuriyetleri’nde örgütlenmesinde baş rolü oynadı.

 

Aynı yıllarda yine Asya’da görevli MİT’çi Kaşif Kozinoğlu ise FETÖ Okullarının kapatılmasını savunuyordu. Rusya’nın da desteğiyle, bu okullar Özbekistan’dan başlayarak kapatılmaya başladı. Enver Altaylı hemen kaleme sarılarak Gülen’e rapor döşendi: “Kozinoğlu FETÖ okullarını kapattırıyor. Derhal etkisiz hale getirilmesi gerekir.”

 

İddianameye göre Gülen’e yazdığı ikinci raporunda ise, Kozinoğlu için şöyle diyordu: “MİT Müsteşarı olmaya çalışıyor. Böyle bir şey olursa, Allah Fethullah Hocaefendi’yi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur.” Kozinoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde nasıl öldüğü şimdi daha iyi anlaşılıyor.

 

 

GÜLEN’E MEKTUPLAR

 

Altaylı sadece yurtdışındaki çalışmalarla yetinmedi. Türkiye’de 15 Temmuz darbesi için dört ay önceden hazırlıklara başladı. Yine İddianamede yer alan, 18 Şubat 2016’da Fethullah Gülen’e yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Devlete ve devlet yönetimine karşı adım adım ve planlı olarak kamuoyunu yaratmak ve miting hazırlıklarını yapmak, bu arada da bizimle işbirliği içinde olan, İçişleri Bakanlığı (polisin) bünyesindeki ajanlarımızı kullanarak, önümüzdeki dönemde mitinglerde ve gösterilerde polise maksimum yetki vererek, aşırı kaba kuvvet kullanmasını temin etmek, böylece milletin ve en önemlisi gençlerin, devlete ve polisine karşı öfkesini arttırmak.”

 

Bundan sonraki çalışmaları ise, hep Tayyip Erdoğan’la ilgili oldu. Amerikalılara ve Fethullah Gülen’e gönderdiği “Tek adam”, “Diktatör” vb. raporları... “Türkiye’yi Batı dünyasından koparıyor, Şanghay İşbirliği Örgütü’re sokmaya çalıyor” şikayetleri...

 

 

‘GİZLİ BİLGİLERİ CIA’YA SERVİS ETMEK...’

 

Altaylı hakkındaki Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı İddianamesi’nde, “Casusluk ve silahlı örgüt yöneticisi olmak suçundan 35 yıla kadar hapis” isteniyor. Bu arada iddianamede, Altaylı’nın, devlet güvenliği açısından çok hassas sayılacak bilgileri, yurtdışında CIA bağlantılı kişilere servis ettiği. bağlantılı olduğu ülkelerin ve devletlerin çıkarları doğrultusunda, Türkiye aleyhine faaliyetler yürtttüğü de vurgulanıyor.

 

 

MESELE ENVER ALTAYLI DEĞİL...

 

Özetle; Bu adamın Türkiye ile,Türklükle bir ilgisi yok. Türkiye düşmanı bir Amerikalı, CIA görevlisi. Kendisini kendi yazılarıyla böyle tanıtıyor. Burada önemli olan Enver Altaylı değil, Türkiye’nin 60 yıl boyunca ABD emperyalizmine nasıl bağımlı hale geldiği. Siz bu adamı önce Alparslan Türkeş’in, sonra Turgut Özal’ın danışmanı yapıyorsunuz. Yıllarca CIA’nın emrinde MİT’te ve Asya ülkelerinde çalıştırıyorsunuz. Bu dönem kapanmıştır. İşte Amerika’nın en makbul adamı şimdi CİA’ya hizmetten ve casusluk suçundan hapistedir. Türkiye Amerika’nın zincirlerini kırmıştır. Bağımsızlık ve özgürlüğe ilerliyoruz.

 

Yine de bu noktada Vatan Partisi’nin tarihi rolünü vurgulayalım. Vatan Partisi bu 60 yıl boyunca yukarıda Enver Altaylı’nın özgeçmişinde vurguladığımız ABD emperyalizminin her saldırısına karşı Türkiye’yi savunmuştur. Altaylı’nın iddianamesi bugün yazılıyor. Biz bu iddianameyi yıllar önce yazdık ve milletimizin önüne koyduk. Bugün de Amerikan emperyalizmine karşı vatan savaşımızın en ön mevzisinde yer alıyoruz.