Dr. Serhan Bolluk: Bilimin rehberliğinde

Altı Ok’u, kamuculuğu, devletçiliği, karma ekonomiyi, o programın sahibi Vatan Partisi’ni bulacaklar.

İstanbul’da bir hastanenin kapısında kuyruk olan yurttaşlarımızı izledik. Koronavirüs testi yaptırmak istiyorlardı.

 

“Test yapılsın, 10 bin yetmez 20 bin, o da yetmez…” diye bağıranların neden olduğu zaaf bu trajik görüntünün ötesinde. Büyük sorun, dikkatleri asıl yapılması gerekenden uzaklaştırıyorlar.

 

 

ÇİN NASIL BAŞARDI

 

Güney Kore deyip duruyorlar ya, 50 milyon nüfuslu ülkede toplam 300 bin test yapıldı!

 

Salgını önlemenin tek bir yolu var. İnsan temasını olabildiğince azaltmak.

 

Çin Halk Cumhuriyeti öyle başardı.

 

Vuhan kentini toptan karantinaya aldıklarında yükselen sesler hâlâ kulağımızda. “İşte totaliter rejim, koca kenti hapsettiler”, “Diktatörlük” diyorlardı.

 

Her tavrın bir bedeli var. “Liberal” Avrupa’nın bugünkü salgın merkezi olması, “En liberal” ABD’nin yarınki adaylığı neden? Neden zamanında önlem alamadılar? Neden salgına rağmen futbol maçları oynattılar, Çin’in uyarılarına kulak tıkadılar?

 

Otoritenizi dünyanın kalan kısmını sömürmeye hasrederseniz olacağı budur. Hakikatten koparsınız. Başınıza geleceği anlamazsınız. Halkınızın sağlığı bile sizin için önemsizleşir. En sonunda kendiniz de yatağa düşersiniz.

 

Zavallılar, emperyalist sistemin esiri onlar. Eskiden efendileri derdik.

 

 

CAN TATLI

 

Yine de can tatlı. İtalya, Çin’den gelen ekibi işin başına koydu. İyi de yaptı. Umarız en kısa zamanda faydasını görürler.

 

Türkiye’de işi “Herkese test yapılsın” saçmalığına vardıranlar da aynı ideolojik çerçevenin içindeler. Hiçbir bilimsel analizleri yok. Sadece açık arıyorlar. Test şampiyonu Türk Tabipleri Birliği’nin Başkanı “Duyum aldık, bir kentimizde salgın patladı” diyeli tam 10 gün oldu. “Duyum yanlış çıktı” der mi? Vicdan mı arıyorsunuz?

 

Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca, 25 Mart günü basının önünde “yaygın test”le ilgili soruyu yanıtladı. Anlamıyla aktaralım:

 

Diyelim ki testi ölçütsüz yaptınız. Kişi, virüsü almış ama daha birkaç gün olmuşsa negatif çıkacaktır. Oysa hastalık bulaşmış. Ne yapacaksınız bir daha bir daha mı? Kaç kişiye kaç test yapılacak?

 

Ekleyeyim, diyelim ki kişiye bulaş yok. Test de negatif çıktı. Testten bir saat sonra bulaş olmayacağının garantisi var mı?

 

Evet test. Ama Bilim Kurulu’nun sürekli güncellediği ölçütlerle…

 

TTB, CHP, Cumhuriyet gazetesi gibilerinin kararttıkları ikinci bir gereklilik daha var.

 

En risk altındaki grup, her akşam alkışlanan sağlık personeli. Test de öncelikle onlara uygulanmalı, “Önüne gelene” değil.

 

Sağlık personeli tam da TTB’nin konusu. Zihinlerini bağladıkları merkez gözlerini öyle karartmış ki üyelerini savunmaktan acizler.

 

 

BİLİM KURULU GÖZBEBEĞİMİZ

 

Bu kökü dışardaların tam karşısında Bilim Kurulu bulunuyor. Rotayı o çiziyor.

 

Daha açıkçası, hali hazırda Türkiye’yi Bilim Kurulu yönetiyor. Salgına karşı en başta, kuruldaki bilim insanlarımıza güveniyoruz.

 

Onları TV programlarında izledikçe güvenimiz de artıyor. Ülkesini, halkını tanıyan bilimciler onlar. Yanlışlarını düzeltme yeteneğine sahipler. Çünkü vicdanlılar, en hakiki yol göstericileri bilim.

 

Bilim Kurulu bugün de ve hele yarın da gözbebeğimiz.

 

Sağlık Bakanlığımız da mücadeleyi onların rehberliğinde örgütlüyor.

 

Ancak onların yetmeyeceği bir yer var.

 

 

'EVDE KAL' ÇÖZÜMÜ NEREDE TIKANACAK?

 

Şimdilik “Evde kal” denerek işler yürüyor. Ancak iki değişken birden var.

 

Ekonominin gidişatı ve salgının boyutu.

 

Yaygın karantinaya geçilirken her iki etken göz önünde bulundurulacak.

 

Kritik olan, salgını sınırlarken üretimi sürdürmek.

 

Üretim için gerekli ara malları bile bulamayacağınız günlerdeyiz. Onları üretenler de ya hasta ya karantinada.

 

Tarıma ağırlık verelim deseniz olmaz. Artık kara sabanla tarla süremezsiniz. Traktör lazım, biçerdöver lazım. Ürettiğinizi kağnıyla taşıyamazsınız, tren lazım, kamyon lazım…

 

Tarım için de önce sanayi lazım.

 

Peki nasıl olacak?

 

Çözüm o kadar belli ki…

 

 

KAÇINILMAZ OLAN

 

Bakıyorum, Vatan Partisi dışında biri çıksın da kamuculuk, devletçilik, plancılık, karma ekonomi, ithal ikamesi desin.

 

Henüz yok. En fazla “Liberalizmin iflası” konuşuluyor. Hatta bunu derken, araya Çin düşmanlığı sıkıştıranlar da olmuyor değil.

 

Ama diyecekler. Altı Ok’u, kamuculuğu, devletçiliği, karma ekonomiyi, o programın sahibi Vatan Partisi’ni bulacaklar.