Cengiz Çakır: Hükümetten beklenen

"Siz istediğiniz kadar plan yapın, sel gelir, dolu yağar, don vurur, hastalık ve zararlılar ortaya çıkar ürün azalır fiyat yükselir..."

9 Haziran 2019 Pazar günü Aydınlık gazetesinde Sayın İsmet Özçelik’in “Salatalık 10 kuruş, çiftçi müdahale bekliyor!” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Bayram sonunda, tatlı bir sohbet havasındaki yazıyı zevk alarak okudum.

 

Sayın Özçelik, Antalya’da çiftçilik yapan dostlarıyla yaptığı telefon görüşmesine dayanarak 7 Haziran tarihinde Gazipaşa Hali’ndeki sebze fiyatlarını bildirmiştir. Öncelikle bir düzeltme yapmak istiyorum. Salatalık diye bir sebze yoktur, anlatılmak istenen sebzeye hem bilim dilinde hem de halk dilinde “hıyar” denir. Domates, biber, patlıcan, kereviz, marul, ıspanak, soğan, sarımsak, kabak, acur demek ayıp sayılmıyor da neden hıyar demek ayıp sayılsın?

 

Konuya dönerek fiyatları gözden geçirelim:

 

Hıyar: 10 kuruş

 

Domates: 70 – 100 kuruş

 

Kabak: 40 kuruş

 

Patlıcan: 100 -120 kuruş

 

Fasulye: 150 kuruş

 

“Çiftçi salatalık toplamayı bıraktı. Fiyatlar hale götürme masraflarını bile karşılamıyor. Diğer ürünlerde de durum aynı. Çay parası bile etmiyor.”

 

“Ortalığı ayağa kaldırmışlardı” alt başlığı kapsamında, “Havalar kötü olduğu için ürün azalmıştı. Fiyatlar biraz yükselince ortalık ayağa kaldırıldı. Üreticiye fiyat baskısı kuruldu. Şimdi salatalık 10 kuruş. Birkaç ay önce ortalığı velveleye verenler nerede? Fiyatlara müdahale eden hükümet şimdi de etsin. Çiftçiyi ortada bırakmasın!” denmiştir.

 

Usta yazarımızın makalesi tarımın başlıca sorunlarına değinmekte ve “Çiftçi üretmek istiyor. İstediği yasanın uygulanması. Yasal destekler verilirse sıkıntısı hafifleyecek. Tarımın sorunları çiftçiyle konuşarak çözülmeli” ifadesiyle son buluyor.

 

 

TATİL ETKİSİ

 

Devletin ve yürütme organı olan hükümetin ülkede yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumlu olduğu kuşkusuzdur. Halkımızın gözünde “devlet baba” her şeye kadirdir. Başı dara düşen herkesin devletten yardım beklemesi doğal gözükmektedir. Ama biz durumu biraz serinkanlılıkla ele alalım.

 

7 Haziran Cuma, Ramazan Bayramı’nın üçüncü ve son gününe denk gelmektedir. Biz her vesile ile 9 -10 gün tatil yapmaya alıştırılmış bir milletiz. Bu bayramda da öyle oldu. Biz tatil yapıyoruz ama, tabiat ana tatil yapmıyor. Sebzeler büyüyor, meyveler olgunlaşıyor, inekler yem yiyor ve sağılmaya devam ediyor. Hıyar günü gününe hasat edilmesi gereken bir bitkidir. Hasat edilmezse kartlaşır ve satılamaz hale gelir. Üretici ürünlerinin hasadını yapıp hale getirince, önünde iki tatil günü daha olan alıcı elbette istekli olmaz. Ürün yığılınca fiyat düşmesi kaçınılmaz olur. Ama bu arızi bir durumdur.

 

Ürün bazında desteklemenin yapıldığı dönemlerde desteklenen ürün sayısı en fazla 26’ya çıkmış en az da 3’e inmiştir. Bu listede hiçbir zaman hıyar, maydanoz, ıspanak gibi ürünler yer almamıştır. Devlet ancak buğday, pamuk, şekerpancarı, ayçiçeği, fındık, çay, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, zeytin ve zeytinyağı, et, süt gibi stratejik ürünlerin yeterli miktarda ve makul fiyatla tedarik edilmesine çaba sarfedebilir.

 

Ucuzluğu nedeniyle yoksul aileler için çok gerekli olan soğan ve patates gibi ürünlerin seçim zamanında aşırı pahalanması tanzim satışları gibi göstermelik önlemlerle telafi edilmeye çalışıldı. Mevsimi gelip üretim artınca fiyatlar düştü.

 

 

HER ÜRÜNE DESTEK OLMAZ

 

Küçük ölçekte ve yerel olarak yetiştirilen ürünlerin devlet katında bir plana bağlanması, yönlendirilmesi ve desteklenmesi mümkün olmaz. Bütün ürünlerin desteklenmesi beklenmemelidir. Soğan, patates, karpuz gibi ürünler ekonomi kitaplarında “örümcek ağı teoremi” ile açıklanan kuramsal kalıba örnek diye gösterilir. Aynı eksen sisteminde arz, talep ve fiyat oluşumunu gösteren grafiğin örümcek ağına benzemesi nedeniyle bu ad verilmiştir.

 

 

KİNG YASASI

 

Tarım ürünlerinin genel özelliği arz ve talep esnekliklerinin düşük olmasıdır. Kimse ürün fiyatı düştü diye bir kilo yerine 10 kilo soğan yemez, veya soğan pahalandı diye soğansız yemek yapmaz. Piyasaya gelen ürün miktarı söz gelimi yüzde 10 azalırsa fiyat orantısız biçimde yüzde 50 artabilir. Aksine ürün miktarı yüzde 10 artarsa fiyat yüzde 50 düşebilir. Ekonomide King Kanunu olarak bilinen bu yasaya uyan fiyat dalgalanmaları olmaktadır. Bunu durdurmaya hükümetlerin de gücü yetmez. Yerçekimi yasasına nasıl uymak zorunda isek buna da uyacağız.

 

Tarımda risk ve belirsizlikler vardır ve olacakır. Siz istediğiniz kadar plan yapın, sel gelir, dolu yağar, don vurur, hastalık ve zararlılar ortaya çıkar ürün azalır fiyat yükselir. İklim koşulları uygun gider ürün bol olur bu sefer de fiyatlar düşer.

 

Çaresi yok mu? Var elbette ama ancak haftaya ele alabileceğiz.