Cengiz Çakır: DİTAP (2) : Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak

Rotası belli olmayan gemi yalpalamaktadır. Hem de çok büyük bir fırtınanın içinde iken.

Dijital Tarımsal Pazarlama sisteminin önemli ayaklarından birisi de kredilendirme konusudur. TC Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifi kaynaklarından yüzde 50 indirimli faiz oranıyla kredi kullandırılacağı açıklanmıştır. Kredilerin üst limiti sözleşmeli üretim yaptıracak firmalar için 50 milyon lira, sözleşmeli tarım sistemine katılan çiftçiler için 2,5 milyon lira olarak belirlenmiştir.

 

Övgü ile söz edilen bu sistemin kredi boyutunun neye mal olacağını tartışmak için bir varsayımda bulunalım. ÇKS’de en az 2 milyon çiftçi olduğu bilinmektedir. Kayıtlı olan çiftçilerin yüzde onunun sisteme katıldığını kabul edersek 200 bin çiftçi eder. Bu uyanık kesimin faiz oranı yarı yarıya düşük olan krediyi kullanmak isteyeceği açıktır. Her birinin limitin beşte biri kadar kredi kullandığını varsayalım. 500 bin lira eder. 200 bin ile çarparsanız 100 milyar lira çıkar.

 

1000 tane şirket girse, herbirine 50 milyondan 50 milyar da onlara lazım. Ziraat Bankasında böyle bir para var mı? Sadece bu amaçla kullanmak mümkün mü ve mantıklı mı?

 

Nefesine güvenmeyen borazancıbaşı olmasın! Al bu parayı bununla sözleşme yaptığın çiftçileri iliklerine kadar sömür demek mi istiyorsunuz? Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak...

 

Ne âlâ memleket! Üç bakan, Odalar ve Borsalar Birliği başkanları önayak olmuşlar bunu proje diye sunuyorlar. Hiç hesap bilen yok mu bu projeyi hazırlayanlar ve sürece katılanlar arasında?

 

Hesap deyince bir başka garabet daha var?

 

Lütfen halen Tarım ve Orman Bakanlığı sitesinde mevcut “Tarım Orman Akademisi İlk Ders” adlı sunuma bakınız. Sunumun 19. sayfası aynen şöyle:

Yüzdeleri böyle toplayamazsınız efendiler! Bayağı kesirler toplanırken paydaların eşitlenmesi gerektiği aritmetik derslerinde öğretilen konulardan biridir. İşin saçmalığını anlamak için sertifikalı tohum indiriminin yüzde 20 yerine yüzde 70 olduğunu kabul edin. Toplam 130 çıkacaktır. 1000 lira kredinin faizini sıfırladıktan sonra üste 300 lira daha mı vereceksiniz?

 

Bir dekar patates yetiştirseniz 300 kilogram, 1 dekar şeker pancarı yetiştirirseniz sadece 400 gram tohum kullanılır. İşletme giderleri içinde tohum masraflarının payı çok değişkendir. Yüzde 20 oranında verilecek sertifikalı tohum desteği hem tohum miktarına hem de tohumluk fiyatına bağlı olarak değişecektir.

 

Bir bakışta göze çarpan hesaplamadaki bu hatalar. maalesef insanda bu projenin yeterli fikri ve bilimsel inceleme yapılmadan ivedi bir şekilde kamuoyuna sunulduğu izlenimi yaratıyor. 

 

Tanıtımda ve sunumda vurgulanan konulardan biri de bu projenin gerçekleştireceği “planlama” yoluyla arz ve talebi dengeleyeceği ve fiyat istikrarını sağlayacağı iddiasıdır. Çiftçi açısından bakıldığında ürünün satış fiyatının bilinmesi, kullanılacak girdi miktarını belirlemeyi kolaylaştırır. Masraf ve gelirlerini hesaplayabilir. İşletme planını yapabilir.

 

Tarıma dayalı sanayi işletmesi de hangi üründen, ne miktarda ve ne zaman tedarik edeceğini bildiği zaman hammadde sorununu çözmüş olur. Kampanya süresini, işgücü tedarikini, üretimi, satışı ve nakit akışını buna göre düzenler. Bireysel çiftçi ve firma açısından önemli bir belirsizlik ortadan kalkmış olacağı için proje işletme düzeyinde (mikro ölçekte) planlamaya yardımcı olacaktır. Ama gereksinme duyulan ülke çapında (makro ölçekte) planlamadır.

 

Firmaların üreticilerle yapacağı sözleşmeler yoluyla tarımın planlanması beklenemez. Bir avuç dişli çark, bir zemberek ile akrep ve yelkovan nasıl kendiliğinden bir saat oluşturmazsa sözleşmeler toplamı da bir plan oluşturmaz. Plan yapılacaksa ilk iş Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın yeniden kurulmasıdır. Tarım ekonominin önemli bir alt bileşenidir. Eldeki olanakları toplum ve devletin gereksinmelerini karşılayacak şekilde kullanmak için bütüncül bir planlama yapılması zorunludur.

 

Devlet, özelleştirme furyasında tarım politikalarını hayata geçirecek en önemli araçlarından yoksun kalmıştır. TOPRAK – SU, TEKEL, SEK (Süt Endüstrisi Kurumu), YEMTA, GÜBRETAŞ... özelleştirilmiş EBK, ŞEKER ŞİRKETİ, TİGEM gibi kuruluşlar önemli ölçüde kan kaybetmiştir. TARIM SATIŞ KOOPERATİFİ BİRLİKLERİ devlet desteğinden mahrum kalınca işlevsiz hale gelmiştir. Başarılı olabilmek için bunlar ve benzeri önemli kuruluşlara yeniden hayat kazandırılmalıdır.

 

Plansız konut bile yapılamaz iken, makro plan olmadan işleri yönetmek mümkün olmaz Kimse 11.Kalkınma Planı demesin lütfen orada tarıma sadece 6 sayfa ayrılmıştır.

 

Rotası belli olmayan gemi yalpalamaktadır. Hem de çok büyük bir fırtınanın içinde iken.

 

Konuya bir sonraki yazıda devam edilecektir.