Aykut Diş: Diplomalı hıyarcılık gençliğin kaderi mi?

Senaryosunu Suphi Tekniker ve Atıf Yılmaz'ın yazdığı, başrollerini İlyas Salman ve Şener Şen’in oynadığı Dolap Beygiri filmini izleyenler “Diplomalı Hıyarcı” sahnesini hatırlayacaklardır. “Ali” karakterindeki İlyas Salman, dürüstlüğü ve eniştesinin fırsatçı kişiliği nedeniyle memuriyetinden atılır. Bir süre iş aradıktan sonra hayatını sürdürebilmek için çeşitli yollara başvurur. Meşhur Çengelköy salatalıklarını doldurduğu el arabasının önüne çerçeveli yüksekokul diplomasını asar ve “Diplomalı hıyarcı geldi” diyerek seyyar satıcılığa başlar. Ali, ülkedeki az sayıda tahsilliden biri olmasına rağmen fazla “namusludur” ve bu onun tahsiline göre bir iş bulmasına engeldir.


1980’li yıllar, karikatürize biçimde filmlere konu olmasından da anlaşılacağı üzere “namuslu” olanın anormal göründüğü ve bu sebeple mesleğini yapamadığı zamanlardır. Günümüzde de gerekçe farklılaşsa da benzer bir durum söz konusu. Diplomalı hıyarcılık istisna olmanın ötesinde, hat safhada… Ona bir de diplomalı işsizlik eklenmiş vaziyette.


Hem kamuoyunda yapılan araştırmalar, hem de gözlemlerimiz üniversiteli gençliğin en önemli sorununun iş ve gelecek kaygısı olduğunu ortaya koyuyor.

 


GENÇLİK İŞİNDEN VE KAZANCINDAN MEMNUN DEĞİL


Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2017 Mayıs ayında yayınladığı “İstatistiklerle Gençlik, 2016” araştırmasına* göre genç işsizlik oranı %19,6’ydı.


Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) geniş kapsamlı sunum** ile; ümitsiz işsizleri, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, zamana bağlı eksik istihdam edilenleri ve mevsimlik çalışanları da katarak genç işsizlik oranını %23,3 olarak iddia ediyor.


Meclis Araştırma Hizmetleri Başkanlığı’nın önceki yıl yayınladığı raporda*** her 4 işsizden birinin üniversite mezunu olduğu belirtiliyor.


Yine TÜİK’in verilerine göre Türk gençliği için iş memnuniyeti elde edilen kazançtan daha önemli. Çalışılan işten duyulan memnuniyetsizlik oranı genç erkeklerde %23,3 iken genç kadınlarda %17,6. Kazanç memnuniyetsizliği ise genç erkeklerde %49,5 olurken genç kadınlarda %50 oranında.

 


ARTAN KONTENJANLAR VE DOĞAN KRİZ


Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) verdiği bilgilere**** göre Türkiye’de 7 milyon 198 bin 987 üniversite öğrencisi var. Bu sayı 2015-2016 öğretim yılında 6 milyon 689 bin 185’ti.


Yine YÖK’ün verilerine göre 2003 yılında Türkiye’de 70 üniversite bulunuyordu, bugün ise kapatılanlar dâhil yurt çapında 183 üniversite var.


Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) Yükseköğretime Geçiş (YGS) ve Lisans Yerleştirme (LYS) sınavlarına her yıl yaklaşık 2 milyon öğrenci başvuruyor. Son ayağının önümüzdeki hafta sonu yapılacağı sınavların en kapsayıcısı olan YGS’ye bu yıl 1 milyon 987 bin 488 öğrenci başvurmuş.


Geçen sene devlet ve vakıf üniversitelerindeki tüm fakülte ve yüksekokullar dahil toplam üniversite kontenjanı 852 bin 396’ydı.

 


GENÇLİK MAFYALARIN VİCDANINA TERKEDİLEMEZ


İstihdam olanaklarının yetersizliği plansızlıkla da birleşince gençliği işsizliğe ve eğitimiyle alakasız işler yapmaya itiyor. Kentlerin ekonomik sorunlarına yardımcı olmak maksadıyla girişilen çarpık üniversiteleşmeyle ve hesapsız-kitapsız projelerle gençliğin geleceği mafya ekonomisinin vicdanına terkediliyor. Türkiye’nin en büyük sermayesi gençlik öfkeli kalabalıklar halinde piyasanın ucuz ve nitelikli iş gücü haline getiriliyor.


İşte bu koşullarda üniversite öğrencisi için bir mutluluk günü olması gereken mezuniyet günleri kara kara düşünme günlerine dönüşüyor, havaya atılan kepler dipsiz kuyulara düşüyor. Sonra, diplomalı hıyarcılığın bir biçimi olarak üniversite mezunu polislik ve fen-edebiyatçı bankacılık yaygınlaşıyor.

 


GENÇLİK TÜRKİYE’NİN SERMAYESİDİR


Üniversite mezunlarını arkası gelmeyen türlü sınavlara sokarak şark kurnazlığıyla işsizlik oranlarını küçültmek çözüm değildir. Akademik, teknik ve sosyal bakımdan hazır olmayan, yüksek kontenjanlı tabela üniversitelerini kapatmak da çözüm değildir.


Çözüm, gençliğin ve milletin yeteneklerini seferber ederek işgücünün ve kaynakların tam bir verimle istihdam edilmesini sağlayacak planlı ve üretim odaklı bir Türkiye projesindedir.


Bilimsel-teknolojik-sosyal araştırma ve geliştirmenin teşvik edildiği, kamusal istihdam alanlarının genişletildiği ve üniversitelerin ülkenin kalkınma planlarıyla uyumla hareket ettiği bir Türkiye.


Vatan Partisi bu projeye “Üreten Türkiye Projesi” demektedir.*****


Kriz fırsata çevrilebilir.


600 bin atama bekleyen öğretmen ve her an göreve hazır milyonlarca nitelikli insan gücüyle Türkiye kendi üretim ekonomisini kuracak güçtedir.


Türkiye’nin aklı ve vicdanı hür genç bilim insanları, mühendisleri, girişimcileri, araştırmacıları ve emekçileri vardır.


Diplomalı hıyarcılık utanılacak bir şey değildir ama kader de değildir.

 


DİPNOT:
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24648
https://disk.org.tr/2017/05/disk-ar-issizlik-ve-istihdam-raporu-mayis-2017/
http://www.ekonomi24.com/her-4-issizden-1i-universite-mezunu-13333-haber/
https://www.ab-ilan.c
http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/makaleler/uretim-ekonomisini-kim-uygular-11432