'Analar ağlaması'ndan 'tabut gelmesin' söylemine

Türkiye’ye şu soru dayatılmıştır: Vatan bütünlüğünü ve Cumhuriyet Devrimini korumaya hazır mısın?

 

Hiç kimse bu soruya yanıt vermekten kaçınamaz. Hazırız veya değiliz, ama soru önümüzdedir

 

Bu satırları yazan arkadaşınız o soruya yanıt veriyor: Hazırım!

 

BEDELİ VAR

 

İşte görüyoruz: Vatanı savunmanın bir bedeli vardır

 

Vatanımı savunacağım ama analar ağlamayacak!

 

Vatanımı savunacağım ama tabut gelmeyecek!

 

Günümüz manzarasına bakıyoruz, daha çok ananın ağlamaması için bazı analar ağlayacak ve hepimiz o analarla birlikte ağlayacağız.

 

Yine günümüz manzarasına bakıyoruz, daha çok tabut gelmemesi için, bazılarımızın tabutları gelecek.

 

HANÇER BAĞRIMIZA DAYANMIŞ

 

Önümüze bakarak söylüyoruz bunları.

 

Kısa süreli taktikleri tartışmıyoruz.

 

AKP iktidarının çıkmazlarını da paylaşmıyoruz.

 

Ancak bir gerçek var: ABD emperyalizmi, Türkiye’nin bağrına dayamış hançerini. Teslim olursak, daha derinlere girecek, daha büyük bedeller ödeyeceğiz.

 

BEKLEDİKÇE BEDEL BÜYÜYOR

 

Böyle gitmez! En sonunda bir gün, teslim olmaktan vazgeçeceğiz. O gün, bedel ödemeye karar vereceğimiz gündür. Ama bekledikçe bedel büyüyor. Bekledikçe daha çok ana ağlayacak, bekledikçe daha çok tabut gelecek!

 

Buraya “Analar ağlamasın” söylemiyle geldik. Açılım dedikleri karlı geleceği Türkiyemize bu sloganla dayattılar. Sonuç: Bölücü terör örgütü PKK, Meclisin göbeğine oturdu.

 

O ZAMAN SEYREDİN ANALARIN AĞLAMASINI

 

“Analar ağlamasın” dendi ama PKK anaları ağlatıyor.

 

Suriye’nin kuzeyinde analar ağlamıyor mu?

 

Türkmen ve Arap kardeşlerimizin anaları ana değil mi?

 

Görmüyor musunuz, PKK anaları ağlatmakla övünüyor

 

Türkiyemizin toprak bütünlüğü ve iç barış büyük bir tehditle karşı karşıyadır. ABD-İsrail koridoru Doğu Akdeniz’e bağlanırsa, o zaman seyredin anaların ağlamasını, o zaman koşun cenaze törenlerine ve orada bağırın “Şehitler ölmez” diye.

 

Türkiye, “analar ağlamasın” edebiyatıyla buraya geldi.

 

MEHMETÇİĞİ VURAN DA ONLAR “TABUT GELMESİN” DİYEN DE

 

Şimdi bakıyoruz: ABD güdümündeki çevrelerde, “Tabut gelmesin” makamına geçildi. Tabut getirenler, “tabut gelmesin” diyor.

 

Peki “tabut gelmesin”, öyleyse vurmayın Mehmetçiği, tabut getirtmeyin.

 

Mehmetçiği vuran da onlar, “tabut gelmesin” diye tutturan da onlar! Emperyalist merkezlerde, “Savaşa hayır” kampanyaları başlatıldı.

 

Savaşı çıkaran onlar.

 

Irak’ta bir milyondan çok Arabı, Türkmeni ve Kürdü katleden onlar.

 

“Tabut gelmesin” diyen de onlar.

 

Suriye’de 200 binden çok Arabı, Türkmeni, Kürdü katleden onlar, “tabut gelmesin” diyen yine onlar!

 

ÖLMEYİ EMREDEN KOMUTAN

 

İstiklâl Savaşımızı düşünün, “Tabut gelmesin” diyerek yürütülebilir miydi o ölüm kalım savaşı?

 

Peki bugün durum nedir, “Tabut gelmesin” diyerek durdurulabilir mi bu hayasız saldırı?

 

Peki Ordu nedir, niçin örgütlenmiştir, görevi nedir?

 

Siz “Tabut gelmesin” diye savaşabilen bir ordu gördünüz mü?

 

Mustafa Kemal, Çanakkale’de askere “Size ölmeyi emrediyorum” diyor, aman tabuta girmeyin demiyor!

 

TABUTTAN KORKMAZSAK TABUTA GİRMEYİZ

 

Düşmana bir göz atın, kendi adamlarına “tabut gelmesin” diyor mu?

 

Bugün geldiğimiz yerde, “tabut gelmesin” talebi, geçerli değildir, geçersizdir.

 

Geçerli olan tek seçenek var: Bölge ülkeleriyle işbirliği yaparak, vatanımızı ileri hatlardan savunmak. Bu uğurda her bedeli göze almak durumundayız. Bunu yapamazsak, milletçe tabuta gireriz. Bunu başaramazsak, ayakta kalmayız.

 

“Analar ağlamasın” sloganı, aslında bizi daha çok ananın ağlayacağı bir sürece sürükledi. İşte geldik buraya.

 

Ve şimdi “tabutlar gelmesin” diyenler, tabut imalatçılarıdır.

 

Tabut gelmesin istiyorsak, ABD emperyalizmine ve maşalarına karşı sımsıkı birleşeceğiz.

 

Tabuta girmekten korkarsak, tabutlar gelir.

 

Tabuta girmekten korkmazsak, tabuta girmeyiz.

 

Doğu Perinçek, 3 Temmuz 2015 Aydınlık