Köşe Yazıları Yorumsuz - 28 Ağustos 2020 Cuma

28 AĞUSTOS 2020, CUMA
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Nedim Şener-Hürriyet
“Kürt Katili PKK”

 

Temelleri 1973 yılına kadar giden ve 1978 yılında kurulan terör örgütü PKK’nın ilk kurbanları, bölgede yaşayan Kürtler olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletini resmen hedef aldığı 1984 yılına kadar bölgede 250’ye yakın şiddetten uzak Kürt dernek ve sivil toplum temsilcilerini katlettiği biliniyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/kurt-katili-pkk-41597527



2-Hilal Kaplan-Sabah
“Atatürk olsaydı Yorgolara karşı susar mıydı”

 

Yıllarca "Atatürk olmasaydı, adımız Yorgo olurdu" diye slogan attıktan sonra "Yorgolara" diyecek esaslı bir cümleniz yok mu sizin? Yunanistan, 1995 yılında karasularını 12 mile çıkarmakla tehdit ettiğinde, bunu savaş sebebi sayacağına dair ortak karar alan TBMM'nin yerinde yeller mi esiyor? Hadi sandık ortağınız HDP'den zaten vazgeçtik de "Kıbrıs Fatihi" Ecevit'le övünen CHP, milliliğinin logosundan ibaret olmadığını umduğumuz İYİ Parti, "Esas Kıbrıs Fatihi" Erbakan'ı takip ettiğini iddia eden Saadet Partisi; sizler nerdesiniz?
Yunanın vurmasını ve içerden de siz mi vurmayı bekliyorsunuz?
Özellikle "Atatürk olmasaydı, adınız Yorgo olurdu" diyenlere sormak isterim, tam da bugün yine ordularımızın ilk hedefi Akdeniz iken Atatürk olsaydı sessiz kalır mıydı sizce?
Yunanın vurmasını ve içerden de siz mi vurmayı bekliyorsunuz?
Özellikle "Atatürk olmasaydı, adınız Yorgo olurdu" diyenlere sormak isterim, tam da bugün yine ordularımızın ilk hedefi Akdeniz iken Atatürk olsaydı sessiz kalır mıydı sizce?
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2020/08/28/ataturk-olsaydi-yorgolara-karsi-susar-miydi



3-Kerem Alkin-Sabah
“Milli tabanlı eksen konumlanması”

 

Uluslararası pek çok kurum tarafından gerçekleştirilen 2030 yılına yönelik projeksiyonlar, dünyanın önde gelen ülkelerine yönelik ilk 10 sıralamasında artık tek bir Avrupa ülkesinin kalacağına; gelişmekte olan ülkeler coğrafyasından, Asya'da 3, Avrasya'da 2, Afrika ve Latin Amerika'da ise birer ülkenin dünyanın önde gelen ilk 10 ekonomisi arasında yer alacaklarına işaret etmekte. Küresel güç sıralamasındaki bu değişimin ülkeler açısından sacayaklarını ise bilgi, enerji ve savunma alanında 'kendi kendine yetebilen ülke' olma özelliği şekillendirecek, perçinleyecek.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2020/08/28/milli-tabanli-eksen-konumlanmasi



4-Muharrem Sarıkaya-Habertürk
“Denek olmak mı iyi yoksa aşıdan mahrum kalmak mı”

 

Madem Sağlık Bakanlığı Faz-3 aşamasında aşı çalışmalarına destek olmak için bazı ülkelerle anlaşma yapmadan önce ilginç gelişmeler yaşamış. “Bazıları bu sürecin önünü kesmek için epey gayret sarf ediyor” dediklerinde gerçekçi gelmemişti. Detaylı dinleyince açık söyleyeyim hayret ettim…
Madem zorlu süreç bilim insanlarının akademik dürüstlüklerini korumaları sayesinde aşılmış.
Daha önce benzer cümleyi aşı konusunda Türkiye’nin deneyimli bilim insanlarından da duymuştum…
Gördüm ki yabancılar da aynı kanaatte: “Sağlık Bakanınız iyi ki doktor; yardımcıları da bu işi iyi bilen insanlardan oluşmuş. Onların sayesinde Türkiye önemli bir eşiği geçti. Yoksa gelecekte çok sıkıntılı bir sürece girer, iş başka bir yöne giderdi…Anlatıldığına göre bazı kişiler, “aşıyı bulduklarını, fareler üzerinde antikor gelişimini sağladıkları” ileri sürerek, bazı etkili saygın isimleri devreye sokmuş.İnsan üzerinde deneye başlamak için izin sürecinin başlatılması konusunda baskıcı olmaya başlamış.“Başka ülkelerin aşı çalışmalarının desteklendiği, yerli ve milli aşının göz ardı edildiği” gibi üzüntü veren açıklamaları da peşi sıra gelmiş.
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2785736-denek-olmak-mi-iyi-yoksa-asidan-mahrum-kalmak-mi

 

 

5-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“İki para bir kasa”

 

-Döndük dolaştık yine geldik paraları ve altınları kasalarda saklamaya. Sayıları az da olsa iyi bir gelişme değil.-Para kasalarının gündeme gelmesinden vergi ve komisyonlar da sorumlu. Devletin dolarizasyon ile mücadelesinde tasarruf sahiplerini ürkütmemesi en önemli konudur. İş buraya gelmişse durmak lazımdır.-En büyük kazanım tasarruf etmek, edilen bu tasarrufu da finansal sistemde değerlendirmektir. Bunun dövizle, yerli parayla veya altınla olmasının önemi tali bir konudur.-En sonunda yine güven olayına geliyoruz.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2785777-iki-para-bir-kasa

 

 

6-Taha Akyol-Karar
“Malazgirtten 30 Ağustosa”


Malazgirt zaferinin kutlanması ne kadar doğru ise, 30 Ağustos Büyük Zafer günündeki kutlamaların kısıtlanması da o kadar yanlış. Elbette virüs sebebiyle kısıtlamalar gerekebilir. Ama Covid 19 virüsünün bulaşma riski 30 Ağustos kutlamalarında ne kadarsa Malazgirt kutlamalarında Ayasofya’nın açılış töreninde de o kadardır. Tarihçiler ve herkes tarihin her dönemini tartışabilir ama “devlet”, yani iktidar milli tarihimizin dönemlerinde ayırımcılık yapmaktan sakınmalıdır. Sadece tarihçiliğin değil, “devletin kamusal tarafsızlığı” ilkesinin gereği budur.
https://www.karar.com/malazgirtten-30-agustosa--1582470

 

 

7-Akif Beki-Karar
“Tam bağımsızlık istismarı”

 

Bu durumda iktidarın, Yunan işgalini bitiren Büyük Zafer’i parlatmasını, görkemli törenlerle kutlamasını beklemez misiniz? Hem bugünkü bağımsızlığımızı, kurtuluşumuzu borçlu olduğumuz zafer.
Hem de bugünlerde Ankara’nın, ‘erkeksen çık karşıma’ diye Akdeniz’de gözdağı verdiği Yunanistan’a uygun mesaj olmaz mıydı?Tam sırasıydı. 98. yıldönümünde, 30 Ağustos Zafer Bayramı her zamankinden daha önem kazanmalı, daha coşkulu kutlanmalıydı.Madem ikinci bir istiklal savaşı yürüttüğünü söylüyor iktidar. Halkın umut ve heyecanını diri tutmak için bir fırsattı. İlkinin Zafer Bayramı’nı, başkomutanını daha gür öne çıkarmalı değil miydi? Kutlamalar kısıtlandı oysa. Salgın tedbirleri gerekçesiyle İçişleri genelge yayınladı. Kalabalık, şenlikli, resepsiyonlu, konserli, fener alaylı kutlanmayacak. Ayasofya’nın açılışıyla Malazgirt Zaferi şenliklerine bakanlar, 30 Ağustos’un bilerek silikleştirildiğini iddia ediyor. Ben önemsizleştirme kastı aramıyorum altında. Ama iktidar, söylediklerine gerçekten inanıyorsa 30 Ağustos’u CHP’den daha fazla önemsetmeli değil miydi?
https://www.karar.com/tam-bagimsizlik-istismari-1582472

 

 

8-Aytunç Erkin-Sözcü
“İktidarın izlediği politikaların adı: Kompartıman siyaseti”

 

Akşam yazarı, akademisyen Taceddin Kutay ‘eksen' kelimesini “Kompartıman siyaseti' olarak değerlendiren isimlerden. Yani… Yolcu treni vagonlarının bölmelerle ayrılmış bölümlerinin her biri gibi her ülkeyle farklı siyaset! Libya'da Rusya ile restleşebiliriz ama Suriye'de ortak devriyeye çıkabiliriz…ABD ile Suriye'de, PKK/YPG konusunda karşı karşıya gelebiliriz ama ortak da hareket edebiliriz!
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/aytunc-erkin/iktidarin-izledigi-politikanin-adi-kompartiman-siyaseti-6010354/

 

 

9-Emre Kongar-Cumhuriyet
“Cumhuriyetin modernleşmesinin 3 eksiği ve bir hatası”

 

Oysa “Cumhuriyet modernleşmesi”, yarı sömürge yapıya karşı bağımsızlık ilkesi ile birlikte, dincilik yerine laiklik, ırkçı milliyetçilik yerine eşit vatandaşlık üzerine dayalı olduğu için, hem savaş anlamında hem yeni devlet anlamında hem de dönüşümün gerçekleştirilme hızı açısından, “mucizevi” bir başarı kazandı. Elbette “Osmanlı Modernleşmesi” ile “Cumhuriyet Modernleşmesi” arasındaki bu süreç farkı: Birinin Tarım Devrimi dönemindeki (Toprak Ağalığı ve Tarikatçılık üzerine kurulu olan) “Dinsel/ Geleneksel Aile Otoritesine” dayalı olması, ötekinin ise Endüstri Devrimi aşamasında ortaya çıkan, “Millet/Halk Egemenliği” adına gerçekleştirilmiş olmasından kaynaklanır.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/emre-kongar/cumhuriyet-modernlesmesinin-uc-eksigi-ve-bir-hatasi-–-3-1761597

 

 

10-Yalçın Akdoğan-Star
“Mavi sulara döktüğümüz Yunanı mavi vatandan da atarız”


Atatürk’ün, ‘Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ emri vermesi bir vizyonun ve ileri görüşlülüğün tezahürüdür. Bu emir, Akdeniz’in parçası olan o zamanki adıyla Adalar Denizi’ne yönelik bir emirdir ve hedefinde Akdeniz vardır. Bir yanda Atatürk’ün vizyonu, diğer yanda Akdeniz’de ne işimiz var diyen CHP’nin vizyonu!İlber Ortaylı bu emri şöyle ifade eder: “Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ndeki süratli hareket emri, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal sınırlarının Akdeniz olması üzerinde yoğunlaşıyordu. Dokuz asırlık Türk tarihi, Orta Asya ve Horasan ikliminden Akdeniz'e yönelmeyi ve ulaşmayı amaçlamaktaydı. Binaenaleyh, imparatorluğun bu mirasının elden çıkmasını Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ne askeri dehası ne de medeniyet tarihi anlayışı uygun görürdü.
https://www.star.com.tr/yazar/mavi-sulara-doktugumuz-yunani-mavi-vatandan-da-atariz-yazi-1568527/

 

 

11-Cem Küçük-Türkiye
“Fatih Portakal dava adamı değil”

 

Fatih Portakal muhalif olmanın ekmeğini para, şöhret ve reytingle aldı. Muhalif olmayı risk olmayan ortam olarak gördü. Ne zaman ki bazı yalan haberleri patladı ve eleştiri almaya başladı, ürkmeye başladı... Bazı gazeteci ve televizyoncular sıkça linç yerler. Ben de buna çok maruz kaldım. Üstelik ben ve benim gibiler iktidar tarafı olduğu hâlde bedel de ödedik.
Portakal hiç bedel ödememişti. Ne zaman ki kendisine yönelik eleştiriler başladı, sert kritiklere maruz kaldı hemen geri adım attı. Korktu ve çekildi. Bedel ödeme riskini alamadı. Çünkü Portakal dava adamı değil!.. Toplumsal tabanı ve ideolojisi yok. Hiçbir zaman olmadı.
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/cem-kucuk/615049.aspx

 

 

12-Orhan Uğuroğlu-Yeniçağ
“Demokrasiye ve siyasete kumpas”

 

AKP ve MHP'nin seçime girmelerini zorlaştırmak istediği bence 2 yeni parti vardır.
1- Ahmet Davutoğlu'nun liderliğinde kurulan Gelecek Partisi
2- Ali Babacan'ın liderliğinde kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA)Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı AKP eski Milletvekili Selçuk Özdağ, AKP ve MHP tarafından hazırlanmakta olan siyasi partiler ve seçim yasaları konusunda çok sert çıktı:"Demokrasiye darbe vurmak isteyenleri millet seçim sandığında öyle bir vurur ki felekleri şaşırır…Yandaş bir televizyon kanalındaki dizinin adıyla söyleyeyim ki mesajım daha net anlaşılsın:Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz…"DEVA Partisi İstanbul milletvekili ve Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ile konuştum.Yeneroğlu, AKP ve MHP'nin yürüttükleri çalışmaları şöyle değerlendirdi:
"Her iki partinin son politikalarını dikkate alırsak demokratik bir çalışma olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Fethi Beyin açıklamasında değişiklik önerileri belli değil ama hedefleri demokrasi açısından üzücü.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/demokrasiye-ve-siyasete-kumpas-56675yy.htm

 

 

13-Hasan Öztürk-YeniŞafak
“Ağustos ayı bizim için zafer ayıdır”


Ve sanki köksüz, yeni yetme, cılız 100 yıllık tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yegane sahibi gibi bakıyorlar meseleye. Kendilerini köksüz, tarihsiz, görebilirler. Lakin gerçek bu değil! Gerçek şu: 30 Ağustos 1922’deki büyük zaferin ilk emri 26 Ağustos 1922’de verildi. Çünkü o emri o gün veren Gazi Mustafa Kemal, ceddinin izinden yürüdüğünün farkındaydı. Alparslan’ın mirasçısı olduğunun farkındaydı.851 yıl önce 26 Ağustos 1071 günü Anadolu kapısını bize ardına kadar açan Sultan Alparslan’ın Malazgirt ovasında ordusuna verdiği emir ile 851 yıl sonra Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarmak için Mustafa Kemal’in verdiği emir aynıdır.26 Ağustos 1071 de...30 Ağustos 1922 de... Bir milletin tarih yürüyüşünde birbirinden ayrılmayacak mihenk taşlarındandır.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/hasanozturk/agustos-ayi-bizim-icin-zafer-ayidir-2056068

 

 

14-İbrahim Karagül-YeniŞafak

 

Abdülhamid döneminde de petrole sahip olmak istedik. Sınırlarımızda nerede ne var, biliyorduk. İmparatorluğu parçaladılar. Coğrafyayı mahvettiler. Petrol kaynaklarını aralarında paylaştılar. Bunun için haritalar çizdiler, bazılarına ülkeler verdiler, zorba yönetimler oluşturdular. Bazılarının etnik duygularını provoke ettiler. 20. yüz yıl boyunca bütün bu devletleri sömürgeleştirdiler. Zoraki iktidar verip kaynaklarını talan ettiler. Osmanlı’ya karşı içeridekileri de harekete geçirdiler. O gün kimler Abdülhamid’e karşı durmuşsa bugün Erdoğan’a da onlar karşı duruyor. Kimler onu yalnız bırakmışsa bugün aynı siyasi gelenekten gelenler de Erdoğan’ı yalnız bırakıyor. O zaman ihanet edenler bugün de ihanet ediyor.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/-karadenizde-delirdiler-akdenizde-cildiracaklar-yuz-yil-once-onlar-guclendi-biz-coktuk-simdi-onlar-cokuyor-biz-gucleniyoruz-guneyde-batida-ordular-toplayanlar-intihar-edercesine-cilginlasan-milletiz-biz-2056066