Köşe Yazıları Yorumsuz - 26 Ağustos 2020 Çarşamba

26 AĞUSTOS 2020, ÇARŞAMBA
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Sedat Ergin-Hürriyet
“Deniz ve Havada kurmaylık sistemi ne durumda”

 

Sonuçta genel bir gözlem olarak şu olguların altını çizebiliriz: Dün ayrıntılı bir şekilde üzerinde durduğumuz Kara Kuvvetleri’ndeki terfilerde kurmay subaylardan uzaklaşma tercihinin kuvvetli bir eğilime dönüştüğünü söyleyebiliriz. Deniz Kuvvetleri’ndeki terfilerde kurmaylık sistemi sınırlı bir aşınmaya karşılık önemli ölçüde eskisi gibi işlemektedir. Hava Kuvvetleri’nin ise özellikle son üç yıl içinde ciddi bir zemin kaybıyla birlikte iki kuvvet arasında bir yerde durduğunu belirtmek mümkündür.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/deniz-ve-havada-kurmaylik-sistemi-ne-durumda-41595615



2-Abdülkadir Selvi-Hürriyet
“Anketlerden Cumhurbaşkanlığı sonuçları”

 

Erdoğan mı, Muharrem İnce mi” diye sorulduğunda oranlar değişiyor. Erdoğan diyenlerin oranı yüzde 44.5 çıkarken, Muharrem İnce diyenlerin oranı yüzde 33.5. İnce, Erdoğan’la yarıştığı 24 Haziran 2018 seçimlerinde yüzde 30.6 oranında oy almıştı. İlginç bir nokta daha: Erdoğan’ın karşısında CHP’li bir aday olduğu zaman hem kararsızların oranı azalıyor, hem de Erdoğan ve rakibinin oranı yükseliyor. Toplum bu konuda net demek ki. ERDOĞAN MI, İMAMOĞLU MU? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın oranı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yakalıyor. Erdoğan yüzde 45.1 alırken İmamoğlu yüzde 36.8 olarak çıkıyor. Kararsızlar ise yüzde 18.1’e kadar geriliyor.
ERDOĞAN MI, YAVAŞ MI?“ Erdoğan mı, Mansur Yavaş mı” sorusunu sorduğumuzda İmamoğlu’na yakın bir sonuç çıkıyor. Mansur Yavaş bu sonuçlara pandemi sürecine yaptığı sıçrama ile girdi. Mansur Yavaş diyenlerin oranı yüzde 36.7 çıkarken, Erdoğan diyenler yüzde 44.5 oluyor. Yavaş, bir puan geriden İmamoğlu’nu takip ediyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/anketlerden-cumhurbaskanligi-sonuclari-41595617



3-Nedim Şener-Hürriyet
“Denizlerimizdeki Misak-ı milli: Mavi Vatan”

 

MAVİ Vatan’ın Türkiye için önemini göstermesi bakımından Cem Gürdeniz’in hem sembolik, hem de çok önemli bir önerisi var. Bilindiği gibi Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin bulunduğu bölümde, mermer sandukanın etrafında 81 ilden, Selanik’teki evinden, Kore’deki Türk şehitliğinden, Kıbrıs ve Süleyman Şah Türbesi’nden getirilen toprakların bulunduğu pirinç vazolar bulunuyor.Bu, Türkiye’nin bütünlüğünü ve haklarını temsil ediyor. Gürdeniz, Mavi Vatan’ı temsilen Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz’den suların bulunduğu dört pirinç vazonun daha Atatürk’ün kabrinin etrafına konmasını öneriyor. Böyle bir adım sembolik de olsa önemli bir adım olur.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/denizlerimizdeki-misak-i-milli-mavi-vatan-41595627

 

 

4-Salih Tuna-Sabah
“Ellerini tutan mı var”

 

Ertuğrul Özkök bir de "Mizah daha çok iktidara muhaliftir" demiş ki, haklıdır.
"Küresel iktidar yandaşlarına" karşı ben de onu yapmaya çalışıyorum zaten. Sadece Biden'ın konuşması bile ne demek istediğimi anlatmaya yeter.
Kaldı ki mizahı gerçekten sevenler için "eserin" içeriğinden maada, içerdiği mizah önemlidir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2020/08/26/ellerini-tutan-mi-var



5-Kerem Alkin-Sabah
“3. Çeyrek için güçlü sinyaller”

 

3. çeyreğe yönelik veriler ise, 'V' tipi toparlanmanın güçlü emarelerine işaret etmeyi sürdürmekte. Küresel virüs salgının daha ufak ufak konuşulduğu geçtiğimiz şubat ayında 106,9 olan Reel Kesim Güven Endeksi, ne mutlu ki, bitirmekte olduğumuz ağustos ayında, temmuz ayına göre 5,5 puan sıçrayarak, 106,2 puanla yeniden 106 puanın üzerine çıktı. En son 2018 yılının mayıs ayında, ağustos ayındaki kur saldırısı öncesi, 109,9 puanı gören Reel Kesim Güven Endeksi, 2020 yılının şubat ayında ancak 106 puanın üzerine çıkabilmişti. Ardından gelen virüs salgınıyla düşüş yaşamış olsa da, tekrar 106 puanın üzerine çıkmış olması, imalat sanayinin güçlü bir toparlanma gerçekleştirdiğine işaret ediyor.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2020/08/26/3-ceyrek-icin-guclu-sinyaller



6-Hilal Kaplan-Sabah
“Bu yanlıştan dönülsün”

 

Türkiye'nin virüsle mücadeledeki başarısı ise uluslararası olarak kabul görmüş, deyim yerindeyse dillere destan olmuş durumda. Gelin görün ki Türk TabiplerOdası'ndan bu konuda tek kelâm duyamazsınız. Mesela en son gündemleri ise neydi, biliyor musunuz? Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilişinin ardından tutuklanan ve DHKP-C üyeliğinden hüküm giyen iki avukatın sağlık durumları sebebi ile tahliye edilmesi. Peki sağlık durumları neden kötü? Çünkü örgüt diliyle söylemek gerekirse "ölüm orucu"ndalar. Yemek yemeyi reddediyorlar.
Söz konusu avukatlardan birisi Ebru Timtik. Kendisi, DHKP-C'nin Türkiye sorumlularından Kamile Kayır ile aynı bölmede yakalanmış. Diğeri Aytaç Ünsal. O da Şehit Savcı Kiraz'ın infaz edilmesinin ardından başlatılan operasyonda yakalanmış.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2020/08/26/bu-yanlistan-donulsun



7-Halit Yerebakan-Sabah
“Koronavirüs vucudu tahr,p ederek gidiyor”

 

Hollanda'da yapılan bir ankete göre, virüsün neden olduğu problemler sanılandan daha yaygın görülüyor. Sağlık problemi yaşayan, ortalama yaşı 53 olan bin 622 kişi ile yapılan ankete göre, katılımcıların yüzden 90'ından fazlasının, basit günlük faaliyetleri ile ilgili problemleri var. Ankete katılanların yüzde 91'i hastanede tedavi edilmedi, yani hastalığı basit şikayetlerle atlattı. Yüzde 43'lük bir kesime de hastalandıkları sırada teşhis konmadı, yani belirti göstermeden hastalığı geçirdiler. Covid-19 ile karşılaşmadan önce yüzde 85'i sağlıklı olduğunu söylerken, enfeksiyondan sonra bu oranın yüzde 6 olduğu görüldü. Katılımcıların neredeyse yarısı artık egzersiz yapamayacaklarını söylüyor. Yüzde 60'ından fazlası ise yürüyüş ile ilgili problem yaşıyor.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/halit-yerebakan/2020/08/26/koronavirus-vucudu-tahrip-ederek-gidiyor

 

 

8-Mehmet Ocaktan-Karar
“Umarız bir gün özgürlük rezervimiz de artar”

 

Endişeye gerek yok, hiçbir zaman dünyanın en büyük petrol kaynaklarına sahip olduğu halde halkı açlıktan ölen Venezuela olmayız, Ortadoğu’nun petrol zengini despotik ülkelerine de benzemeyiz. Ama bu örneklerde de olduğu gibi büyük yer altı kaynaklarıyla zenginleşen ülkelerde demokrasinin, hukuk devletinin ve hesap verebilir yönetimlerin olmadığını da bir yere not edelim. İşte tam da bu yüzden, keşfettiğimiz yer altı zenginliklerine ilaveten özgürlük rezervlerimizi genişletm
https://www.karar.com/umariz-bir-gun-ozgurluk-rezervimiz-de-artar-1582084

 


9-Yıldıray Oğur-Karar
“Kızıl elma mı Fatih Portakal mı “


Belki de akşamları en azından bir büyük kanalda Fatih Portakal gibi muhalif birinin haberleri sunup, hükümeti yerden yere vurabildiği ama bu yüzden genç yaşta, mesleğinin zirvesindeyken “doğal hayata dönüp, domates yetiştireceğim” diyerek emekliye ayrılmadığı bir ülke olmayı başarabilmek...Her çağın Kızıl Elması ayrı. Belki de 2020 yılında Kızıl Elma için marş besteleyip, büyük prodüksiyonlar yapmaya, hamasi sözler söylemeye gerek yoktur. Muhalif bir gazetecinin her akşam büyük bir kanalda huzurla ve güvenle haber sunabilmesi yeterlidir.Elma mı Portakal mı sorusunun cevabı belki de Portakaldır.
https://www.karar.com/kizil-elma-mi-fatih-portakal-mi-1582094

 

 

10-Barış Doster-Cumhuriyet
“Doğalgaz müjdesi ve stratejik hesaplar”

 

Türkiye 5 gündür, Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküp doğalgaz rezervini konuşuyor. İktidar bunu iç siyasette de kullanmak istiyor. Beklentiyi yükseltiyor. Prof. Dr. Sencer İmer, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) uzun yıllar çalışan Necdet Pamir gibi uzmanlar ise uyarıyor, temkinli bir dil kullanıyorlar. Peki, bu keşif, doğalgazda dışa bağımlı olan ülkemiz için önemli mi? Evet. Sevinmeli mi? Evet. Abartılı sözler etmeli mi? Hayır. Rüyalara dalıp gitmeli mi? Hayır. Akıldan, bilimden, gerçekçilikten kopmadan, ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olmak en iyisi... Nedenlerini sıralayalım.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-doster/dogalgaz-mujdesi-ve-stratejik-hesaplar-1761066



11-Fadime Özkan-Star
“Ak partinin kadın gücü”


AK Parti’nin hukukçuları ve ilgili bakanlıkların bürokratları konuyu çalışıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu yakından takip ediyor. İlk adım Avrupa Konseyi’ne götürerek “yorum beyanı” talep etmek. Sözleşmedeki tartışmalı iki kavramın (“cinsel yönelim” ve “toplumsal cinsiyet”) metinden çıkarılması veya yeniden yazılması önerilecek. Öneri karşılık bulmazsa metne şerh düşülerek bu iki kavram yerine Türkiye’nin hassasiyetlerini gözeten ifadeler kayda geçirilecek. AB mevzuatını ve işleyişini iyi bilenlere göre Avrupa Konseyi’ne “yorum beyanı” kabul ettirmek pek kolay değil. Hızlı hiç değil. Eğer Konsey’in tavrı olumsuz olursa Türkiye kendi metnini hazırlayacak. Genel yaklaşım Türkiye’deki mevzuatın İstanbul Sözleşmesi’ne ihtiyaç duyulmayacak denli iyi olduğu yönünde. Zira yürürlükteki yasalarımız kadına şiddeti ve ayrımcılığı meşru mümkün gören hiçbir norm içermiyor.Öte yandan Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı kanunun şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması için yeterli olduğu düşünülüyor. Halihazırda yaşanan sorunların mevzuattan değil zihniyetten ve yanlış uygulamadankaynaklandığına inanılıyor.
https://www.star.com.tr/yazar/ak-partinin-kadin-gucu-yazi-1568037/

 

 

12-Yalçın Akdoğan-Star
“Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden milli birlik ruhu”

 

‘Erdoğan’a siyaseten yarayacak her şey ülkenin faydasına da olsa kabul edilemez’ gibi bir anlayış hastalıklı bir anlayış olur.
Bu ne Cumhuriyetçilikle, ne demokratlıkla, ne vatanseverlikle, ne millilikle izah edilebilir!
Atatürkçülüğün en temel vasıflarından olan ‘millilik’ konusunu çözemeyen CHP’li bazı kesimlerin bu handikaptan kurtulması zordur.‘Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız’ mottosuyla hareket eden Erdoğan’ın milli konularda sergilediği kuşatıcı siyaset anlayışı doğru anlaşılmalı.
Evet, aynı gemideyiz ve ortak bir geleceğe doğru yol alıyoruz. Farklı düşünebiliriz, farklı siyasi görüşlere sahip olabiliriz ama ülkemiz ve milletimiz için sevinçte ve tasada bir olmayı becerebilmeliyiz. Bunun zemini de ‘duygudaşlık’ı güçlendirmekten geçiyor.
https://www.star.com.tr/yazar/cumhuriyetimizin-temel-niteliklerinden-milli-birlik-ruhu-yazi-1567997/

 

 

13-Cem Küçük-Türkiye
“Türk medyasında Fatih Portakal olayı”


Hayır, 1990’dan beri Türk medyasının mensubuydu Portakal. O anda 24 senelik medya hayatı vardı. Şu an 30 sene oldu ve 53 yaşında medyadan ayrıldı...
Fatih Portakal’ın geniş kitlelerce tanınması özellikle 2016-17 sezonundan sonra oldu. Peki bir medya uzmanı olarak bu durumu normal buluyor muyum? Elbette baştan sona anormal buluyorum. Gelin bu anormaliteyi teşhis edelim...
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/cem-kucuk/615019.aspx



14-Oral Çalışlar-Posta
“Cavid Beyin idamı”

 

Kamuoyu, Şiar Yalçın’ın babası Cavid Bey’e ilişkin duygularından belki de ilk kez bu mektupla haberdar olacak. İttihat Terakki döneminin ünlü maliye nazırı Cavid Bey, Ankara’da, hukuk dışı bir yargılamayla 26 Ağustos 1926 tarihinde idam edilmişti.
Cavid Bey’e yönelik iddia ağırdı: Atatürk’e karşı girişilen İzmir suikastinde tertipçiler arasında yer aldığı öne sürüldü. Ancak bu iddia için hiçbir kanıt öne sürülemeyince İzmir Suikastı davasından ayırarak yargılamak amacıyla Ankara’ya getirdiler. Yargılama orada yapıldı. İdam kararı orada verildi. Şiar Yalçın’ı, 17 Ekim 2010 tarihinde yitirdik. Şiar Yalçın babasını kaybettiğinde bebekti.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/cavid-beyin-idami-2273788

 

 

15-Orhan Uğuroğlu-Yeniçağ
“Kılıçdaroğlu açtı ağzını yumdu gözünü”

 

Telefonla arayarak, "Güne yazılarınızı okuyarak başlıyorum" diye iltifat eden Kılıçdaroğlu, kutlamaların yasaklanmasıyla ilgili soruma şöyle yanıt verdi:"Orhan Bey, gayet açık söylemek istiyorum ülkeyi yöneten ekip ve ona destek veren kişiler, destek veren siyasi partiler, Cumhuriyetle ve Cumhuriyeti kuranlar ile hesaplaşmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar bu millet;
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kemal-kilicdaroglu-acti-agzini-yumdu-gozunu-56657yy.htm

 

 

16-Fikret Bila-T24
“Cumhuriyet mi Osmanlı mı”

 

AK Parti kendi dünya görüşüne göre tarihi yeniden yazıyor ve yeni yazılım kabul edilmesine yönelik yoğun bir propaganda yapıyorTürk siyaseti cumhuriyet mi, Osmanlı mı tercihine doğru itiliyor. İktidar, cumhuriyeti geri plana iterken Osmanlı'yı ön plana çıkaran bir propagandaya ağırlık veriyor.Muhalefet ise doğal olarak cumhuriyet yanlısı.
https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/cumhuriyet-mi-osmanli-mi,27789

 

 

17-Selin Sayek Böke-Birgün
“Ne toprak ne dış mihrak ne pandemi sorumlu iktidar”

 

Ülkeyi ekonomik krize adım adım götüren, kendi bekası için ülkenin bugününü ve geleceğini gözden çıkaran Saray rejiminin politikalarıdır. Sorumlu iktidardır. Zafer bayramını yasaklayan, pandemi koşulları değil yıllardır Cumhuriyet ve cumhuriyet değerleriyle hesaplaşması hiç bitmeyen Saray rejimi anlayışıdır. Sorumlu iktidardır. Türkiye’nin halen içine boğulduğu sorunların, doğa ve çevre katliamının, kadın cinayetlerinin, işsizliğin, yoksulluğun ve hatta artık derin bir umutsuzluğun, bugünün ve yarının yok edilişinin sorumlusu iktidardır. Değişmesi gereken iktidardır!

https://www.birgun.net/haber/ne-toprak-ne-dis-mihrak-ne-pandemi-sorumlu-iktidar-313305