Köşe Yazıları Yorumsuz - 25 Ağustos 2020 Salı

25 AĞUSTOS 2020, SALI
KÖŞE YAZILARI



1-Abdülkadir Selvi-Hürriyet
“Solsa siyaset hareketleniyor”

 

Daha önce Türkiye Değişim Hareketi ile siyasette bir rüzgâr estiren Mustafa Sarıgül tekrar yola çıkıyor. Sarıgül’ün eski gücü yok ama bu kez eskiye göre daha kararlı. Çünkü daha önce Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesiyle birlikte, CHP’nin rüzgârını kesmemek için parti kurma çalışmalarını askıya almıştı. Halen DSP üyesi ama Mustafa Sarıgül, Özal’ın değişimi, Demirel’in halka dokunuşu ve Ecevit’in zarafetinden yeni bir siyaset dili oluşturma çabası içinde.
CHP asırlık bir çınar. İnce de Kesici de Sarıgül de yola çıksa CHP yine dimdik ayakta durur. Ama bu isimler CHP’nin 2023 Cumhurbaşkanlığı hesaplarını bozar. Getirdiklerinden ziyade CHP’den ne götürdüklerine bakmak lazım.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/solda-siyaset-hareketleniyor-41594720



2-Ahmet Hakan-Hürriyet
“İki silahlı devlet başkanı. Biri tepeden tırnağa onur diğeri halkından tırsıyor”

 

- ALLENDE... Amerikan destekli darbecilere karşı şanla şerefle direniyor. Tepeden tırnağa onuru temsil ediyor.
- LUKAŞENKO ise... Halkının itirazından ödü koptuğu için süper tedirgin. Halkından korkan başkan olarak görülüyor.
Allende tarihe emperyalizme başkaldıran başkan olarak geçti. Lukaşenko’ya gelince... O tarihe bile geçemeyecek.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/iki-silahli-devlet-baskani-biri-tepeden-tirnaga-onur-digeri-halkindan-tirsiyor-41594706

 

 

3-Sedat Ergin-Hürriyet
“TSK Kurmaylık sisteminin zemin kaybı devam ediyor”

 

Bununla birlikte, kurmay subay havuzu küçülürken, sistem içinde kalan kurmay subaylara dönük siyasal iktidar cephesinde kuvvetli bir teveccühün olmaması da meselenin bir diğer boyutudur. Geride bıraktığımız dönemde emekliye sevk edilen albaylar arasında kurmay kadrosundan da birçok ismin bulunduğu anlaşılıyor. Terfiler üzerinde büyük bir belirleyiciliğe sahip olan siyasal otoritenin kurmay kadrolara karşı genelde mesafeli bir çizgide durduğunu birçok gösterge üzerinden okuyabilmek mümkündür. Yarın Deniz ve Hava Kuvvetleri’ndeki duruma bakalım.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/tskda-kurmaylik-sisteminin-zemin-kaybi-devam-ediyor-41594718



4-Haşmet Babaoğlu-Sabah
“Aynı Gemide Değiliz”

 

Onların vatanı...Hayat tarzları...Eğlenip güldükleri çevreleri...
Ve medarı maişet motorlarından ibaret. Dikkatle bakarsanız, göreceksiniz...Aynı gemide değiliz. Türkiye başka bir gemi. O yüzden sanki ikna edecekmiş gibi boşuna nefes tüketmeyin dostlar! Bu tayfa...Bu sosyal kesim...
Bu politik mevzi...Kendi gemisini yüzdüren ve kurtaran kaptanların (aşkla bağlı oldukları)Batı'daki kolonyal efendileri olduğunu iyi biliyor ve efendilerinin hiddetinden çok korkuyor.
Olay budur. Meclis kürsüsünden "Akdeniz'de ne işimiz var, geri çağırın sondaj gemilerini!" diye bağıran vekil gördü gözlerimiz, daha ne olsun!
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2020/08/25/ayni-gemide-degiliz



5-Mahmut Övür-Sabah
“CHP Sol ve Milli demokratik devrim”

 

Soğuk savaş döneminde içeriden kuşatılan ve bağımlı hale getirilen Türkiye'nin ABD emperyalizmine karşı çıkması hiç kolay değildi. Oysa şimdi küresel sistemin altüst olduğu bir zamanda, "milli ve yerli" bir duruş sergilemenin zemini çok daha güçlü ve bunu yapan bir lider de var. Solun 70'te tarif ettiği milliliğin gereği tam da bugün yapılıyor.
Başta CHP ve sol, buna bazı sağ siyasi aktörleri de eklemek gerekiyor, bu kez ABD'nin açıkça iç siyasete müdahale edip Başkan Erdoğan'ı devirmek istediğini açıklamasına rağmen hiç alınmadılar. Neden acaba? Bu sadece siyasi bir körlük mü yoksa sömürgecilerin "devşirme siyaseti"nin başarısı mı?
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/08/25/chp-sol-ve-milli-demokratik-devrim



6-Hilal Kaplan-Sabah
“Bölünmüş bir Türkiye için olasılıklar”


Raporun adı bu. 2008 yılında, ABD'deki John Hopkins Üniversitesi ile İsveç'teki İpek Yolu Araştırmaları Merkezi için Halil Magnus Karaveli ve Svante E. Cornell tarafından kâleme alınmış. Karaveli'nin İsveç, İsrail basını ile Türkiye'deki Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış yazıları bulunuyor. Cornell de Jerusalem Post'ta yazıyor.Rapora göre üç senaryo var. İlkinde, AK Parti güçlenerek iktidarını sürdürüyor ve Batı ile çatışması artarak büyüyor. İkinci senaryoya göre ekonominin zayıflamasıyla halkta AK Parti'ye tepki büyüyor, AK Parti kendi içinde parçalanıyor ve 'seküler' muhalefet bu fırsatı değerlendirerek daha 'Avrupai sol' imajına bürünerek eski AK Partili seçmenin de bir kısmını yanına çekerek başa geliyor ve 'uzlaşma' süreci başlıyor. Üçüncü senaryoya göre ise askerî darbe oluyor ve AK Parti ordu eliyle devriliyor.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2020/08/25/bolunmus-bir-turkiye-icin-olasiliklar



7-Fatih Altaylı-Habertürk
“Portakal Bıraktı mı Kaçtı mı”

 

Birkaç ay önce bunu Fox yönetimine söylemiş, “Hele bir tatil yap. Belki keyfin yerine gelir” denmişti kendisine. Ama o kararlı idi. Fox yönetimine sunduğu gerekçe ise ilginçti:
“Yoruldum. Üzerimde arzu etmediğim bir yük var. Muhalefetin sesi gibi görülüyorum. Artık muhalif olarak yaşamak, muhalif gibi yaşamak istemiyorum. Evim drone’la izleniyor. Yola çıktığımda yandaki araçlardan bana küfrediyorlar. Kaldıramıyorum. Kendime uygun gördüğüm hayat bu değildi. Ağır geliyor.”
Bir tür tükenmişlik sendromu. Kişi olarak buna hakkı var mı? Elbette var. Siyaseti ve medyayı yakından bilen yakın bir dostumun buna yorumu şu oldu: “İdeolojik, siyasi ve toplumsal sorumluluk bilinci olmayan kişinin muhaliflikle bedel ödemesi zordur. Sefasını sürmek isterler ama cefasını çekmek istemezler.”
Bana göre Fatih Portakal doğru düzgün bir televizyoncuydu. Mesleğini meslek gibi yaptı. İşini, etkinliğini bir “sosyal yükselme” aracı olarak görmedi. İçe dönük bir tarzı tercih etti. Saygıdeğer bir tavrı oldu. Ancak son hareketini doğru bulmadım. Siyasi değil ama mesleki bir misyon yüklemişti şartlar kendisine. Mesleğin haysiyetini. Bıraktı demekten çok “Kaçtı” demek daha doğru olacaktır. Fox Haber’den gelen bilgiler, haber yönetiminin bu işten çok da rahatsız olmadığı, Portakal’ın egosundan bir süredir yaka silktikleri yolunda.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2782555-portakal-birakti-mi-kacti-mi

 

 

8-İbrahim Karagül-YeniŞafak

 

Çok büyük bir zihinsel devrim yaşadı bu ülke. İçerideki sistemik dönüşümünü, milli dış politikasını, milli ekonomi politikasını kökten değiştirdi. Vesayete dayalı bütün kurumları ve çevreleri ya dağıttı ya zayıflattı.Tarihini, coğrafyasını, vatan kavramını, yüzyıllara dayanan siyasi genetiğini yeniden keşfetti ve ona göre bir yol çizdi. Siyasi aklını, toplumsal idrakini buna göre yeniden formatladı. Kurumlarını buna göre yeniden dizayn etti.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/-2023te-dunya-olaganustu-bir-gucun-dogusuna-tanik-olacak-turkiye-ekseni-21-yuzyilin-en-guclu-siyasi-soylemi-olacak-bunun-dogu-akdenizi-var-daha-dogu-karadenizi-var-o-maks-talih-sona-erdi-2056045



9-İbrahim Kiras-Karar
“Gaz bulduk sevinmediler siyaseti”

 

Karadeniz’de bir doğalgaz yatağının keşfedildiği haberi hepimizi sevindirdi, heyecanlandırdı, ümitlendirdi. Ancak iktidar sözcüleri milletteki bu sevinci ve heyecanı pek yansıtmayan bir öfke içindeler. “Gaz bulundu diye üzüldüler” diyerek muhalefete yükleniyorlar habire. Muhalefet neredeyse yemin edecek “Vallahi billahi çok sevindik” diye… Ama iktidar bu konuda ısrarlı. Muhalefetin oyundaki rolünü doğru oynamasını istiyor. Türkiye doğalgaz buldu diye üzülmesi gerekiyor muhaliflerin. Üzülmemişlerse üzüntülerini saklıyorlar demektir. “Biz gazı siz sevinin diye mi bulduk” diyecekler neredeyse…
https://www.karar.com/gaz-bulduk-sevinmediler-siyaseti--1581864



10-Taha Akyol-Karar
“Cumhurbaşkanı kararı mı kararnamesi mi”


Nitekim idare bünyesinde bir “müdürlük” kurmak için gereken bu hukuki şartlar belirtilmediğinden, hangi liyakat şartlarına göre atandığını tam bilemeyeceğimiz “Takviye Hazır Kuvvet Müdürü”nün Vali emrinde ve Valiye karşı sorumlu olup olmayacağı da belirsizdir. Hatta “doğrudan merkeze bağlı” ifadesi, Vali’nin sorumluluğu ve yetkisi olmayan bir hazır kuvvet kurulacağı izlenimini vermektir. Amaç kültürümüzde daha bir “devlet memuru” olan valiyi dışlamak değilse, bu konu bir kararnameyle yeniden düzenlenmelidir.
https://www.karar.com/cumhurbaskani-karari-mi-kararnamesi-mi-1581866

 

 

11-Akif Beki-Karar
“Hain kime benzer söyleyeyim mi”

 

Biden'ın küstahlığına hak ettiği tepkiyi vermedi mi muhalefet! Bunu gazete ve TV'lerinde karartanlarla, tepki gelmemiş gibi göstererek muhalefeti Biden'ın suç ortağı ilan edenler de aynı madrabazlar. Olmayan darbe çağrısını varmış gibi göstererek, muhalefet üstünde nasıl terör estirdiklerini de hatırlarsınız. AK Parti, milleti milli-gayri milli diye bölen 28 Şubat esip gürlemelerine karşıydı. Ama illa milletin içinde gayri milli arayacaksa medya amigolarına baksın. Çünkü kendisi gibi inanmayanlara hain deme hakkını kendinde gören, ya ne dediğini bilmiyordur. Ya da bölücülük projesi için devşirilmiş bir hain gidi haindir. Maşanın, dış güç uşağının önde gideni, Türkiye düşmanının ta kendisidir.
https://www.karar.com/hain-kime-benzer-soyleyeyim-mi-1581869

 

 

12-Emin Çölaşan-Sözcü
“Fatih neden gitti”

 

Kanalın ABD'de bulunan merkezine doğrudan ve dolaylı yollarla, ellerindeki her kozu kullanarak baskı yapmayı denediler.Ancak elin oğlu yerli kuruluş olmadığından, bu baskılara kapısını kapadı. Medya özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü diyerek dikkate almadı.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/emin-colasan/fatih-neden-gitti-6004918/

 

 

13-Soner Yalçın-Sözcü
“Yolculuk”

 

Ben dayanıklıyım. 33 yıllık gazetecilik aşkı yüzünden başıma gelmeyen kalmadı; ölüm tehditleri aldım, işkenceli sorgulardan geçtim, onlarca kez yargılandım, iki yıl hapis de yattım. Yolumdan dönmedim; durmaya da hiç niyetim yok. Hep gerçekleri yazdım. Yazmaya da devam edeceğim…Bazen. Enerji toplamak, okumalar yaparak ufku genişletmek lazım, yeni insanlar tanımak gerek…Yani: Yolculuk yapmak şart yeni keşifler için. Kuşkusuz kaybolmayacağım. Yine buluşacağız.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/yolculuk-6004991/

 

 

14-Aytunç Erkin-Sözcü
“Aynı gemide olsaydık 30 Ağustos kutlanırdı”


Ancak…Pratikte yaşanan ‘Aynı gemideyiz' çağrısı, “Siz bizim gemimize geldiniz ve kurallara uyacaksınız”a dönüştü…Mustafa Kemal Atatürk konusunda da ‘istedikleri Atatürk'ü dayattılar!23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim ve 10 Kasım olmadan ‘aynı gemiye binin' dediler… Olmadı! Olmazdı da…Yine bir 30 Ağustos ve yine ‘yasak'… Pardon ‘kısıtlama'…
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/aytunc-erkin/ayni-gemide-olsaydik-30-agustos-kutlanirdi-6005005/

 

 

15-Fuat Uğur-Türkiye
“Ekrem İmamoğlu’nun OLAY’ı! Ofisler tamam, medyası da hazır...”

 

Tabii sürecin içinde İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun ile reklamcısı Necati Özkan da var. Murat Ongun, yukarıda atıfta bulunduğum yazıda okuyacağınız üzere eskiden PDA’cı olarak bilinen (Maocu Proleter Devrimci Aydınlık Fraksiyonu) Sözcü yazarı Soner Yalçın’ın yetiştirmesi. Murat Ongun’u ta Cem TV’den alıp “adam” eden de o. İlginç olan şu ki Nuri Çolakoğlu ile Soner Yalçın da geçmişte aynı fraksiyondan arkadaşlar; yani PDA’dan.
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/615008.aspx



16-Hasan Cemal-t24
“Bu toprakların insanları hep barışa hasret mi yaşayacak”

 

Kürt Özerk Bölgesi’nin açılış törenlerini izlemek için.O tarihte Cumhuriyet’te çalışıyordum.Ertesi sabah Şaklava'ya gidiyoruz.Boz, çıplak dağların yamacında şaşırtıcı bir güzellik. Kavak, çam, çınar ve meyve ağaçlarının ortasında Celal Talabani’nin karargâhı.Eski bir otel.Kapının önündeki minibüsün arka camında İngilizce bir çıkartma:Kürdistan seni seviyorum! Çat pat İngilizce konuşan bir peşmergeyle bahçede sohbet ederken tepemizde müthiş bir cayırtı kopuyor.
Ben tedirgin olunca gülüyor:Amerikan uçakları,devriye uçuyorlar! Çekiç Güç...Ama peşmerge böyle demiyor. Iraklı Kürtler gibi o da, Çekiç Güç değil,
"Amerikan gücü" diyor. Irak Kürtleri için "Amerikan gücü" her şey demek. Bu güvencenin ne kadar yaşamsal olduğunu her söyleşide vurguluyorlar. Böyle bir "koruyucu şemsiye"den yoksun kalmayı düşünmek bile istemiyorlar. Erbil Vilayeti imzasını taşıyan bir pankartta şu slogan dikkati çekiyor:Kürdistan için federasyon,Irak için demokrasi!
Ben tedirgin olunca gülüyor:Amerikan uçakları,devriye uçuyorlar! Çekiç Güç...Ama peşmerge böyle demiyor. Iraklı Kürtler gibi o da, Çekiç Güç değil,
"Amerikan gücü" diyor. Irak Kürtleri için "Amerikan gücü" her şey demek. Bu güvencenin ne kadar yaşamsal olduğunu her söyleşide vurguluyorlar. Böyle bir "koruyucu şemsiye"den yoksun kalmayı düşünmek bile istemiyorlar. Erbil Vilayeti imzasını taşıyan bir pankartta şu slogan dikkati çekiyor:Kürdistan için federasyon,Irak için demokrasi!
https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/bu-topraklarin-insanlari-hep-barisa-hasret-mi-yasayacak,27780

 

 

17-Naci Beştepe-Veryansın
“Müjdeye sevinememek”

 

Müjdeden bu yana kendime bunu soruyorum. Türk Milletinin sevinci sevincim, gururu gurum değil mi? Milli duygularım körelmiş midir? Yanıtım çok net.Hayır. Ben, beşikten mezara törpüye gelmez keskinlikte Türk milliyetçisiyim. Atatürk milliyetçisiyim. Tasada, kıvançta Türk ulusunun ayrılmaz bireyiyim. Benim milliyetçiliğim kimsenin ayağının altına alınacak boyutta değildir. Ölçülemez. Hiçbir kaba sığmaz. Peki bu müjdeye neden sevinemedim? Neden gurur duymadım? Çok açık. Ülkeyi yönetenlerin dürüstlüğüne inanmadığım için. Açıklamaları abartılı bulduğum için. Daha önce defalarca benzer müjdelerin verildiği ama hiçbirinin gerçekleşmediğini gördüğüm için. Uzmanların açıklamalarının kuşku uyandırıcı bilgi ve sorularla dolu olduğu için.
https://www.veryansintv.com/mujdeye-sevinememek