Köşe Yazıları Yorumsuz - 2 Eylül 2020 Çarşamba

2 EYLÜL 2020, ÇARŞAMBA
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Nedim Şener-Hürriyet
“Yunanistan’ın başı kesik tavuk politikası”

 

Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, başta da belirttiğim gibi böyle bir olasılığı zayıf görürken, güç dengesi bakımından şöyle bir karşılaştırma yapıyor: “Yunanistan geçen yıl sözleşmeli asker alımı yaptı, 300 askeri zor buldu. Biz Türkiye’de sözleşmeli asker alımı yaptığımızda 30-40 bin alıyoruz. Belki canını verecek ve şehit olacak. Bizim gençlerimiz tam da bunun için askerlik mesleğine girmek istiyor hatta torpil arıyor. Böyle inançlı bir gücün karşısında hiçbir şey duramaz.”
Peki Türkiye ne yapmalı?
Elbette Türkiye’nin eli kolu bağlı değil. Bir yandan Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla diplomasiyi kullanılırken, diğer yandan Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri birlikte “savunma diplomasisini” kullanacak. Buna, savaş gemilerinin ve donanma gücünün siyasi baskı yapmak amacıyla kullanılması denilen “gambot diplomasisi” adı da veriliyor.
Cihat Yaycı’nın bu yönde gerektiğinde değerlendirilmek üzere üç önerisi oldu. Birincisi, Yunanistan’ın silah ve asker bulundurduğu gayriaskeri statüdeki adaların anlaşma şartlarında belirtildiği şekilde askerden ve silahtan arındırılmasını resmen talep etmek ve arındırılana kadar etrafını gerekirse denizden ablukaya almak. İkincisi Türkiye’nin bu adalar dışında kalan ve sayısı 152’yi aşan, egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş adacık ve kayalıklara (EGEYDAAK) asker ya da sivil çıkarmak. Üçüncüsü de Montreux 20. Ve 21. Maddeler çerçevesinde Yunanistan ve Kıbrıs Rum bandıralı gemilerin Boğazlardan geçişini durdurmak
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/yunanistanin-basi-kesik-tavuk-politikasi-41600994



2-Salih Tuna-Sabah
“Bayraklar da yarıya çekilsin mi”

 

Açıktan açığa "Ne işimiz var Akdeniz'de?" demiyorlar ama Akdeniz'de olma gerekçemizi itibarsızlaştıracaklarını, Karadeniz'de bulunan 320 milyar metreküp doğalgaz vesilesiyle dermeyan ettiler.
Gaffar Yakınca dostumuz hallerini çok güzel hülasa etmişti: "Gazı çıkaramazlar, çıksa da maliyeti tutmaz, maliyeti tutsa da kullanamazlar, kullansalar bile satamazlar, satsalar da parasını alamazlar, parayı alsalar da onu birileri cukkalar... Doğalgazı Türkiye'ye vermemeyi kafaya koymuşlar ya bir kere, akla ve bilime karşı da savaş açmışlar..."
Rasyonel düşünceyi ve bilimsel verileri dilinden düşürmeyen "etki ajanı" bir yazarçizer de "Doğalgaz buldunuz da ne oldu? İran'ın doğalgazı var ama bak Japonya çok daha ilerde..." demişti.
Bu kafaya bakacak olursak...
Doğu Akdeniz'de petrol bulduğumuzda müjde vermek yerine, "Eyvahlar olsun! Japonya gibi olmayı hayal ederken, Suudi Arabistan veya İran gibi geri kalacağız!" diye dizlerimizi dövmeli, hatta ulusal yas ilan etmeliyiz
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2020/09/02/bayraklar-da-yariya-cekilsin-mi



3-Kerem Alkin-Sabah
“Kurban Ağustos’u kısmen frenledi”

 

İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) her ayın ilk günü açıkladığı İstanbul enflasyon verileri ise, enflasyonda ağustos ayında da aşağı doğru trendin devam edebileceğine dair umutlarımızı arttırıyor. Geçen yılın ağustos ayında, ayık bazda yüzde 2,53 artan perakende, yani tüketici enflasyonunun geçtiğimiz ağustos ayında yüzde 0,59'da kalması ve bu sayede, geçen sene yıllıklandırılmış bazda yüzde 16,41 ve geçtiğimiz temmuz ayında da yüzde 13,41 düzeyindeki enflasyonun, ağustos ayında yüzde 11,27'ye gerilemesi umut verici. Eminim ki, 3. çeyreğin son ayı olan eylül üretim ve ihracat performansı açısından bir kademe daha iyi geçecek ve bizi 3. çeyrek için yüzde 4,5 ile 7,9 arası bir GSYH büyüme oranı beklentisine bir adım daha yaklaştıracak. Bu nedenle, 'Kurban Bayramı' etkisine rağmen, ağustos ayı performansını iyi okuyalım, analiz edelim.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2020/09/02/kurban-agustosu-kismen-frenledi



4-Kürşad Zorlu-Habertürk
“Teknoloji milliyetçiliğinin yükselişi”

 

Bir süredir dikkatimi çeken konu ise Google, Apple, Facebook ve Amazon ve diğer Silikon Vadisi şirketlerinin Pentagonla ve ABD Savunma stratejileriyle giderek artan birliktelik eğilimleri…
Zira bu şirketlerin tepe yöneticileri geçtiğimiz ay ABD Kongresinde bir tür hesap verdiler denilebilir. Cumhuriyetçi kongre üyesi Ken Buck bugün Türkiye’de ek vergiler koyan Google yöneticisi Sundar Pichai’yi savunma bakanlığı ile işbirliği yapmamakla suçladı. Üstelik demokratlar ve cumhuriyetçilerin soruları farklı olsa da benzer kaygıları ortaya koymaları milyarlarca insanı buluşturan sosyal ağların bir milli güvenlik meselesi olarak algılanmasını beraberinde getiriyor. Ve bir başka ilginç durum Şirketin eski CEO'su EricSchmid’in şuan Silikon Vadisi’den ABD savunma sanayine yenilikleri getirmekle görevli kişi olması…Microsoft ise Pentagon ile 10 milyar dolarlık bir teknoloji anlaşması yaptı.
Meseleyi bu noktaya taşıyan ana etken Çin’in 2012’den bu yana Silikon vadisi şirketlerine (özellikle sosyal medya) karşı karartma politikası…Aradan 10 yıl geçmeden Çin bu şirketlerin gelirlerine olumsuz etki etmekle kalmayıp kendi sosyal medya ağlarını inşa etmeyi başardı. Çin teknoloji şirketi Tencent Facebook'u geçerek dünyanın en değerli sosyal medya şirketi oldu. TikTok, Facebook'un bir yan kuruluşu olan Instagramı geride bıraktı.
https://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-kursad-zorlu/2790700-teknoloji-milliyetciliginin-yukselisi

 

 

5-Mehmet Ocaktan-Karar
“PKK Suriye’de devlet oluyor bekamız ne durumda”


Peki bizim kazanç hanemizde ne var? Düne kadar Şam’dan başını uzatamayan Esad kazandı ve şu anda ülkenin büyük bir bölümüne hakim olmuş durumda, Rusya kazandı, İran kazandı, terör örgütleri de bulundukları bölgelerde mutlu-mesut yaşayıp gidiyorlar... Ve en önemlisi de bizzat Rusya dışişleri bakanlığı nezdinde üst düzey bir ağırlama ile gerçekleşen son Moskova toplantısıyla YPG-PKK Suriye’de yeni oluşacak yönetimin asli unsuru olmayı garantilemiş bulunuyorlar. Galiba hep birlikte şu soruyu sormamız gerekiyor: PKK Suriye’de devlete ortak olduğuna göre, bugüne kadar inanmıyorlar diye toplumun büyük bölümünü ‘hain’ ilan ettiğimiz şu ‘beka’ meselemiz ne oldu acaba?
https://www.karar.com/pkk-suriyede-devlet-oluyor-bekamiz-ne-durumda-1583287

 

 

6-Yıldıray Oğur-Karar
“Sırada yerli ve milli hukuk mu var”

 

Savunma sanayinde, teknolojide, tarımda yerlilik ve millilik hedefi iyi olabilir ama hukuk, yerlilik ve milliğin iyi olacağı alanlardan biri değil.Türkiye’de hukukun evrensel normlardan uzaklaşıldığında; 367 kararından, başörtüsü yasağına, siyasi yasaklardan parti kapatma davalarına kadar nasıl yerli ve milli refleksler verebildiğini en iyi törenin yapıldığı salonu dolduran hazirun bilir.Yargının “Bütün milletlere ilham olacak hukuk anlayışı geliştirmek”ten önce, Türkiye’deki 85 milyona güven vermek gibi acil görevleri var.21 yıl önceki yargı yılı açılış konuşmasındaki değişim, demokrasi, adalet heyecanından bugün geriye kalana bakılırsa bu hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor.
https://www.karar.com/sirada-yerli-ve-milli-hukuk-mu-var-1583298

 

 

7-Rahmi Turan-Sözcü
“Kılıçdaroğlu ve Abdullah Gül olayı”

 

“Abdullah Gül ne hikmettense milli bayram günlerinde ve 10 Kasım'larda, ya hastalandı ya da orası burası ağrıdı sızladı, bazen de hastaneye yatarak törenlere katılmadı.Abdullah Bey'in Atatürk alerjisi var. Böyle bir aday CHP'ye nasıl yakıştırılabilir, anlamak çok zor! Sayın Kılıçdaroğlu'nun böyle bir gaf yapacağına pek ihtimal vermiyoruz.Eğer CHP böyle fahiş bir hata yaparsa, çevremizdeki insanlardan biliyoruz, çok kişi oy kullanmaz, bazıları da ‘İnadına Erdoğan' diyebilir. İddialar doğruysa Kemal Kılıçdaroğlu bu sevdadan vazgeçmeli!”
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/rahmi-turan/kilicdaroglu-ve-abdullah-gul-olayi-6018225/

 

 

8-Yılmaz Özdil-Sözcü
“Mısır Koçanı”

 

Kahraman denizcilerimiz “gunboat diplomasisi”ni işte böyle, dünya donanmalarına parmak ısırtacak şekilde yerine getiriyor.Peki ya “masadaki diplomasi”de ne yapıyoruz?Hiç!Aklı başında herkes biliyor ve bangır bangır söylüyor ki… Kesin çözüm için, Türkiye'nin Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz haklarını koruyabilmesi için mutlaka ama mutlaka Mısır'la münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalaması gerekiyordu.
İmzalamadık.Girişimde bile bulunmadık.Bizim açımızdan en kötü senaryo, sözkonusu anlaşmayı Yunanistan'ın Mısır'la yapmasıydı.Yaptılar.Bu ihvan kafasıyla devam edersek, gunboat'larımız dolaşır durur…
Elalem tüm zenginliği Mısır'la paylaşır.Bize koçanı kalır!
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/misir-kocani-6018254/

 

 

9-Barış Doster-Cumhuriyet
“Yunanistanla gerilim ve iç cephe”


Özetle, Türkiye, milli kahraman, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı devre dışı bırakmanın; kamuoyu önünde azarlamanın; Annan Planı’nı desteklemenin; asla gerçekleşmeyecek AB üyeliği için Kıbrıs’ın önkoşul olarak önümüze konmasını kabul etmenin; Cumhuriyeti kuranlara hakaret etmenin, tüm ulusal davalara zarar verdiğini anlamalı. Lozan’a “hezimet” demek yerine, Lozan’ı sahiplenmeli. Yunanistan’ın da Lozan’a uymasını sağlamalı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-doster/yunanistanla-gerilim-ve-ic-cephe-1762771

 

 

10-Arslan Tekin-Yeniçağ
“HDP Kapatılsın mı”

 

Metiner sebepleri sıraladıktan sonra ne diyor: "Evet, HDP kapatılmayı hak ediyor…"Haziran ortalarından beri "HDP kapatılsın!" kampanyası sürüyor. Kamuoyunun yakından tanıdığı, siyasetin değişik yelpazesinden 48 isim -Reis'in yakınındaki Ethem Sancak da var- bir bildiri yayınladı ve "HDP kapatılmalıdır." dedi: "HDP bölücülerin, terörist ve terör destekçilerinin ve Anayasaya aykırı faaliyetlerin odağı haline gelmiştir. Anayasa, böyle bir yapının demokratik hukuk devleti kurumları içinde siyasi parti olarak serbestçe faaliyette bulunmasına cevaz vermemektedir."
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/hdp-kapatilsin-mi-56715yy.htm

 

 

11-Batuhan Yaşar-Türkiye
“NATO ve ABD değil artık Türkiye Önemli”

 

Alman Der Tagesspiegel gazetesinde bir analiz yayınlandı..
Özetle diyor ki;
-Ankara artık AB ve NATO’ya daha az önem veriyor..
-Kendi ulusal çıkarları dışında hiçbir şeyin önemi kalmadı..
Bu analiz bize, Avrupa’nın, 'Yeni Türkiye’ yaklaşımını anladığını gösteriyor..
AB ve NATO’dan ziyade Türk Ulus Devletini merkeze koyan retorik galip geldi..
Tam da bu noktada gelin birlikte Türkiye ve Yunanistan analizi yapalım:
-Türkiye kendi ekonomik ve askerî gücüne güvenirken, Yunanistan AB’den medet umuyor..
-Fransa, Almanya, İsrail, BAE’ye “bana yardım edin” diyerek ağlıyor..
AB yıllarca Türkiye’yi ‘Seni birliğe alacağız’ diye oyalamadı mı?
Hatta Türkiye’yi bu beklenti üzerinden yönetmedi mi?
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/batuhan-yasar/615116.aspx

 

 

12-Oral Çalışlar-Posta
“Z Kuşağı: Türkiye’yi onlar mı değiştirecek”

 

Bu özellikle farklı kültürler arasında sıkışan muhafazakâr aile çocukları için geçerli. Gençleri geleneksel değerler, otoriteler ve kurumlar vasıtasıyla denetim altında tutma eğilimiyse etkili olmuyor. “İtaat”, “dava adamlığı”, “dünyayı fethetme” gibi yaklaşımlar gençlere aşırı ciddi, sıkıcı, yaşlı geliyor. Ayata’ya göre, genç kesimde modernlik ve laiklik, dindarlık ve muhafazakârlığın önüne geçti. Muhafazakâr alanda da İslamcılık gerilerken milliyetçilik öne çıkıyor. Ayata’nın değerlendirmelerinin eksik-fazlalıkları, doğru-yanlışları olabilir. Tabii şu bir gerçek: Muhafazakâr gençlik içinde yapılan birçok araştırma, “deizm”in epeyce yaygın olduğunu gösteriyor. Özellikle muhafazakar gençlik içinde bir arayışın olduğu, gençlerin geleneksel değerleri yeterli görmediği açık.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/z-kusagi-turkiyeyi-onlar-mi-degistirecek-2274878

 

 

13-Fikret Bila-T24
“Keyfi yönetim keyfi mücadele”

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca artık televizyonlarda detaylı açıklama yapmıyor. Gazetecilerin sorularını yanıtlamıyor. Sorumluluğu vatandaşa yüklemiş, "maske takın, mesafeye dikkat edin" tavsiyesi dışında bir şey demiyor. İktidar, bugüne kadar alınan bütün kararları "Bilim Kurulu'nun tavsiyesi"ne dayandırıyordu. Ancak Bilim Kurulu üyeleri de eskisi kadar televizyonlarda gözükmüyorlar. Bilim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Bugüne kadar alınan kararları biz vermedik" diye açıklama yaptı. Kararlar Bilim Kurulu'nun tavsiye ettiği kararlar değilse, o kurula ne gerek var? Siyasi iktidar, kararların siyasi faturasını üzerinden atmak için "biz vermedik Bilim Kurulu'nun tavsiyesi" diyerek "elden bir şey gelmez" havasındaydı. Bilim insanı olarak kararı veremiyorsanız, tavsiyenize uyulmuyorsa o zaman böyle bir siyasi oyuna alet olmaya ne gerek var?Rakamların ve kararların keyfiliği sadece salgınla mücadele ve milli bayramlar için geçerli değil. Ekonomik göstergelerde de durum aynı…
https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/keyfi-yonetim-keyfi-mucadele,27867