Köşe Yazıları Yorumsuz - 13 Kasım 2020 Cuma

13 KASIM 2020, CUMA

KÖŞE YAZILARI

 


1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Ümit Özdağ ile Muharrem ince arasındaki farklar”

BURSA’da bir bekçi, dini bir ibareyi paylaşmış. Üstüne de “hilafet” yazmış. Bursa Valiliği de soruşturma açmış.Bu soruşturmaya itiraz edenler var. “Kelime-i Tevhid” paylaştı diye nasıl böyle bir soruşturma başlatılır diyorlar.

Oysa soruşturmanın nedeni, “hilafet”.Bir bekçi, bir kamu çalışanı olarak, bir devlet memuru olarak…Siyasi bir talep olan hilafeti isteyebilir mi?Devlet memurlarının bu tür talepleri dile getirmelerinin çok da doğru olmadığını düşünenlerdenim ben.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/umit-ozdag-ile-muharrem-ince-arasindaki-farklar-41661465

 

2-Nedim Şener-Hürriyet
“Artık mızrak çuvala sığmıyor”

Peki komisyon nasıl bir ‘başlangıç’ metni öneriyor? Onu da taslaktan okuyalım:

“‘Biz, Anadolu uygarlıklarının mirasçısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, -çocukları dâhil- kadın ve erkek yurttaşları olarak, özünde insan onurunun bulunduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlik ve barış içinde yaşayan bir toplumu kurmak ve bunu gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu Anayasa’yı hazırladık’ gibi bir cümle ile başlamalıdır.”Görüldüğü gibi ‘Türk’, ‘Türk Milleti’, ‘Yüce Türk Devleti’, ‘ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’, ‘Vatan’ gibi kavramlar komisyonun çalışmasında yer almıyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/artik-mizrak-cuvala-sigmiyor-41661485

 

3-Hilal Kaplan-Sabah
“Türkiye Güney Kafkasya masasında”

Bu gelişmeye şaşıran bazı yorumculara açıkçası ben şaşırıyorum zira ne olmasını bekliyorlardı, bilmiyorum. Rusya, geçtiğimiz yüzyılda bilfiil yönettiği ve şu anda büyük nüfuz sahibi olduğu coğrafyadaki en temelmeselede birdenbire kenarda durmayı kabul mu edecekti? Peki Azerbaycanlı yetkililerin, bir yandan Rusya'nın Batıcı Paşinyan alerjisinden istifade edip, diğer yandan her demeçlerinde Rusya'yı da çözümde yer almaya davet etmelerinden de mi bir ipucu çıkaramadılar? Azerbaycan, elini hem sahada hem de diplomaside oldukça akıllı oynadı ve 30 yıllık işgali 40 günde sona erdirdi.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2020/11/13/turkiye-guney-kafkasya-masasinda

 

4-Burhanettin Duran-Sabah
“Yeni bir dönemin eşiğinde”

Batı ittifakının Rusya ile kuracağı yeni ilişkide Türkiye kritik önemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus lider Putin ile 2015'ten itibaren yürüttüğü ilişki aynı zamanda bir avantaj olarak görülebilir.
Meselenin iki boyutu var:
1- Önde gelen NATO üyelerinden birisi olarak Türkiye, Libya, Suriye ve Dağlık Karabağ dosyalarında Rusya'yı dengeliyor.
2- Bu ilişki restore edilecek Batı ittifakının rekabetinde yapıcı bir rol üstlenebilir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/duran/2020/11/13/yeni-bir-donemin-esiginde

 

5-Çetiner Çetin-Habertürk
“Ya Rusya Dağlık Karabağ’dan çıkmazsa”

Moskova’da imzalanan anlaşma, Bakü'nün artık Ermenistan'ı transit geçme hakkına sahip olmasını sağlıyor. Rus birlikleri, geçişin güvenliğini garanti altına almak için bu yol üzerinde konuşlandırıldı. Ancak Türkiye’den bakıldığında Kafkaslara açılan Turan yolu olarak görülse de Rusya sürecin belirleyicisi konumundadır. Çünkü yolun kontrolü Rusya’da.

Bu koridor sayesinde sadece Azerbaycan değil, Türkiye'nin kendisi de Azerbaycan'a doğrudan erişim sağlayabilecek. Böylece Türkiye’den bir kara köprüsü üzerinden Hazar Denizi'ne uzanan bir "Türk koridoru" oluşturulabilecek. Bu da altı haftalık Karabağ Savaşı'nın sonunda Ankara'nın jeopolitik durumunu ciddi oranda iyileştirecektir. Ancak, teorik olarak…Zira az önce yukarıda zikrettiğim “Beş yıl sonra Rusya buradan çıkmazsa?” sorusu bu planların gerçekleşmesi için ileride büyük bir engele dönüşebilir.“O vakit ne yaparız?” sorusunu şimdiden sormakta ve cevaplamaya çalışmakta fayda var.
https://www.haberturk.com/yazarlar/cetiner-cetin/2868490-ya-rusya-daglik-karabagdan-cikmazsa

 

6-Taha Akyol-Karar
“Erdoğan yeniden reform mu diyor”

Borçlanarak tüketimi körükleyen iktidar seçimleri ve referandumu kazanmıştı ama artık mecburen tüketim kısılacak, tasarruflar artırılacak! Ne kadar zor ve sıkıntılı belli. Ve, “doğrudan yabancı sermaye yatırımları” getirecek; demek ki “küresel sermaye” artık düşman değil! Güvensizlik yüzünden bir süredir gelmeyen yabancı sermaye şimdi nasıl getirilir? Erdoğan şöyle diyor: “Önümüzdeki dönemde ekonomi politikalarında güven ve kredibilite kazanımına daha fazla odaklanacak, ülke risk primini düşüreceğiz.” Bunun yolu mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığıdır. İktidar KHK’larla kaldırdığı bağımsızlığı şimdi kanun çıkararak Merkez Bankası’na geri verir mi? HSK’nın bağımsız olmasını kabul eder mi? Bu yapısal reformları başlatmadan söz yeterli olur mu? Erdoğan’ın başlangıçtaki reformist dile yeniden yönelmesi elbette iyidir; bunun etkileri de görülüyor zaten. Fakat Türkiye’nin düze çıkması ve kalkınmasını istikrara kavuşturması için olmazsa olmaz şart kurumlaşmadır. Siyasette “şahıs”lar şöyle konuşur, böyle konuşur... İstikrar ve güven ise ancak kurumlaşma ile sağlanır. Yetkileri tek elde toplayan “idare-i şahsiye”den, kuvvetler ayrığına dayalı bir kurallar ve kurumlar demokrasisine geçmek kısacası. Bunun işaretleri henüz ortada yok.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/erdogan-yeniden-reform-mu-diyor-1587681

 

7-Yılmaz Özdil-Sözcü
“Meslek hayatımın en büyük onurunu ilk kez açıklıyorum”

Davanın nihai kararı nereye varır, bilemem.Ama değişmeyen tek gerçek şu.Hulusi efendinin göğsündeki en ünlü madalyasını Amerikalılar taktı.Benim göğsümdeki madalyaları ise, asrın iftirasıyla hapse tıkılan Atatürkçü subaylarımız taktı.Gezmeye gitmektense, girer yatarım.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/meslek-hayatimin-en-buyuk-onurunu-ilk-kez-acikliyorum-6123173/