10 KASIM 2020,SALI
KÖŞE YAZILARI
1-Abdülkadir Selvi
“Biden’la yaşamayı öğrenmeliyiz”
Biden dönemiyle birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden düzenlenmeye ihtiyacı var. Bu süreçte BM Genel Kurul Başkanlığı’nı yürüten Volkan Bozkır’ınBiden yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin tesisinde önemli katkı sunacağına inanıyorum.
ABD ile aramızda çok önemli başlıklar var. İlk başta Irak ve Suriye’deki varlığı dikkate alındığında ABD bizim sınır komşumuz. Onun için ne ABD Türkiye’siz olabilir, ne de Türkiye ABD’siz.Biden yönetimi ile Suriye’deki YPG varlığı, S-400 nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar, Halkbank davası ve FETÖ konusunda sorunlar yaşayacağımız anlaşılıyor. Türkiye ile ABD arasında bundan daha ağır sorunların yaşandığı dönemler oldu. Bunlar aşılmayacak sorunlar değil. Ancak ABD’de yeni bir dönemin başladığı gerçeğinden hareket ederek, yeni bir yol haritası oluşturmaya ihtiyaç var.Artık 4 yıl Biden’la yaşayacağız. Biden’la yaşamayı öğrenmeliyiz.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/bidenla-yasami-ogrenmeliyiz-41658560
2-Hilal Kaplan-Sabah
“Kadın ırkçılığı”
Amerika'nın ilk kez bir kadın başkan yardımcısı olduğu için medya ve Hollywood nasıl bayram ediyor, görmelisiniz. Oyunculardan siyaset yorumcularına, şarkıcılardan yazarlara herkes kutlama mesajları yayınlamakla meşgul. Artık kız çocuklarına gösterecekleri bir örnek varmış.
Sadece aynı cinsiyet kimliğini paylaştığı için bir insanın bu kadar pohpohlanması, bir kadın olarak midemi bulandırıyor. Bir bütün olarak insan, içine doğduğu kimliğin parçalarından fazlasına tekabül eder. Irk veya cinsiyet, içine doğduğumuz, üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı kimlik kategorileridir ve sevmek veya nefret etmek için yeterli sebep olamazlar. Amerika'nın daha önce üst düzey makamlarına gelen kadınları hatırlarsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2020/11/10/kadin-irkciligi
3-Muharrem Sarıkaya-Habertürk
“CHP’nin swap analizi”
Seçmen davranışı, CHP’ye bakışı, nerelerde eksik bulduğu veya güvenmekte neden zorlandığına ilişkin yapılan yoklamalarından çıkan sonuçları analiz etmişler.TOPLUM GÜVENMEKTE ZORLANIYORNasıl bir tablonun karşılarında olduğunu sordum…“Aslında bilinmedik bir durum yok” diye söze girip eklediler:“Toplumda güven oluşturmakta sorun var…”CHP bazı şeyleri doğru olarak dile getiriyor olsa da toplumun önemli bir kesiminde “yapabilirliğine” ilişkin güven oluşmuyor.İkinci önemli veri, “Topluma çok fazla dokunamaması” olarak aktarıldı.Bir de Türkiye Cumhuriyeti’nin en eski partisi olmasının avantajlı ve dezavantajlı yönleri…İki gündür güven sorununun aşılması, topluma daha fazla dokunmanın hangi yöntemle yapılacağına ilişkin yöntemlerin belirlenmesi ve köklü parti olmanın getirdiği ağırlığın toplum kesimlerine hissedilmesinin sağlanması üzerinde durulmuş.“Yeni bir şey var mı?” diye sordum…“Yok…” yanıtını aldım…
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2864761-chpnin-swop-analizi
4-İbrahim Kiras-Karar
“Her şeyin dört dörtlük özeti”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yazılı olmayan kuralına göre, memlekette iyi bir şey olursa bu “Sayın cumhurbaşkanımızın iradesiyle ve biraz da sayın Bahçeli ile sayın Perinçek’in destekleriyle olmuştur.” Olumsuz bir gelişme sözkonusu olduğunda ise -ki bu daha sık görülmektedir nedense- bunu “dış güçler yapıyor”dur. Bizim millet “dış güçler” konusunda hassastır. Çünkü topraklarımızın yüzyıldan biraz uzun bir süre içinde nasıl elimizden gittiğini, nasıl paylaşıldığını, nasıl yağmalandığını unutamıyoruz. Ama devletimizin dış güçler karşısında bu kadar zayıf düşmüş olmasının ve mukadder akibetin yaşanmasının sebeplerine kafa yormaya pek gerek duymuyoruz. Siyasetçi de bu zaafımızdan istifade ediyor…
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kiras/her-seyin-dort-dortluk-ozeti-158764
5-Resul Tosun-Star
“Bence sıfır baraj”
Üzerinde çalışılan seçim bölgesi meselesi yasama organının güçlenmesi açısından önemli. Gördüğüm kadarıyla daraltılmış bölge sistemi ağırlık kazanıyor.
Daraltılmış bölge sistemi de eğer 5 milletvekili ile sınırlandırılırsa bunun da çok büyük faydası olmayacaktır. Çünkü zaten 54 seçim bölgesinde milletvekili sayısı 5 veya daha az sayıdadır.5 milletvekiliyle sınırlandırılacak daraltılmış bölge sistemi sadece büyük şehirler için belki nisbi bir fayda sağlayacaktır ama pek bir şey değişmeyecektir.Ben dar bölgeden yanayım. Her seçim bölgesinden bir milletvekili seçilmesini daha demokratik buluyorum. Her bölgeden bir vekil demek bölge seçmenin tanıdığı saydığı sevdiği ve kendisini mecliste iyi temsil edeceğini bildiği adayların seçilmesi demektir. Tabana dayalı vekil güçlü vekildir. Güçlü vekillerin oluşturduğu meclis de güçlü meclistir.
Dar bölge sisteminde parti merkezleri kazanmak için o bölge seçmeninin tercih ettiği şahsı aday göstermek zorunda kalır ki bu da bir nevi ön seçimi veya benzer bir yöntemi zorunlu kılar. (AK Parti programında hem daraltılmış bölge hem önseçim hem de tercihli sistem va’di vardır.)
İlla da daraltılmış bölge deniyorsa ve 5 milletvekili ile sınırlandırılacaksa o zaman hem önseçimin hem de tercihli sistemin getirilmesi gerekir ki güçlü vekil ve güçlü meclis çıksın ortaya.Diğer başlıklara imkân olursa başka yazıda temas ederiz inşallah
https://www.star.com.tr/yazar/bence-sifir-baraj-yazi-1586294/
6-Oral Çalışlar-Posta
“Kamala bir koşunun son adımı”
“ABD tarihinde en yüksek yönetici düzeyine gelen ilk siyah kadın benim ama bu son olmayacak.” Kamala Harris, ABD Başkanlık seçimlerini kazandıkları gece sözlerine bu cümleyle başladı. Dünyanın bu en zengin ülkesinin tarihi, kadınların, siyah kadınların mücadeleleriyle dolu.Kamala’nın böyle bir göreve gelmesinin arkasında uzun bir insan hakları, ırkçılıkla mücadele, kadın hakları kavgası yatıyor. Seçim öncesinde Kamala’ya destek amacıyla hazırlanan afişlerden birinde üç resim ve bir slogan yer alıyordu: “Rosa oturdu, Ruby yürüdü, Kamala koştu...” Bir uzun yolculuğun üç kadın öncüsü…
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/kamala-bir-kosunun-son-adimi-2286559
7-Esfender Korkmaz-Yeniçağ
“Dışa bağımlı ekonomi dikiş tutmaz”
Üretimin ithal girdiye bağımlı olması, işsizliği artırdı. Kur artışı enflasyona birebir yansıyor. Bu bağımlılık cari açığa neden oldu. Bu sorunları üretim dışa bağımlı iken çözme imkanımız yoktur. Üretimin dışa bağımlı olmasında en büyük günah ithal girdi payının yüzde 40, yüzde 50 olmasını şehir efsanesi olarak yorumlayan, büyüme varken cari açığın önemi yok diyen iktisatçılarındır. Gerçekte Merkez Bankasının imalat sanayiinde yapmış olduğu anketler var. Bu anketlerden Türkiye İmalat Sanayii İthalat Yapısı Mart 2010'de imalat sanayii firmaları ile yaptığı anket sonuçlarına göre, imalat sanayisinde "ithal hammadde ve malzeme kullanımının toplam girdi içindeki payı yüzde 65,1'dir. Toplam üretim maliyeti içindeki payı ise yüzde 54,6'dir." Yine Merkez Bankasının ''The Evolution of Import Content of Production and Exports in Turkey: 2002-2017'' adlı başka bir araştırmasında, 2012 verilerini baz alarak 2017 ithal girdi tahminleri var. Aşağıda grafikte sektörler itibariyle ithal girdi oranları yer alıyor. Bu grafik, imalat sanayiinde yüksek oranda ithal girdi kullanıldığını çok net olarak gösteriyor.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/disa-bagimli-ekonomi-dikis-tutmaz-57381yy.htm