Köşe Yazıları Yorumsuz - 1 Eylül 2020 Salı

1 EYLÜL 2020, SALI
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Sağlık Bakanı Koca’ya sordum: Salgında son durum nedir?”

 

Hastaneler doldu taşıyor mu? Salgın kontrolden çıktı mı? Yoğun bakımlarda alarm zilleri çalıyor mu? Bazı illerde durum felaket mi? İl il, bölge bölge durum nedir? Yeni önlemler kapıda mı? Tüm bu soruları Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sordum. Bakan Koca çok önemli açıklamalar yaptı... İşte söyledikleri:
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/saglik-bakani-kocaya-sordum-salginda-son-durum-nedir-41600122



2-Mahmut Övür-Sabah
“Atatürk silüeti ve mesajı”

 

Gül'den Kemal Kılıçdaroğlu'a, Akşener'den İmamoğlu'na, TV yorumcusundan profesörüne o gece esip gürleyen "30 Ağustos yasaklandı" diye adeta "bayram"eden onca siyasi aktör, ne yazık ki Türkiye'de nasıl derin bir dönüşüm yaşandığının farkında bile değil.
Başkan Erdoğan uzun zamandır Türkiye'de; Osmanlı'yla-Cumhuriyet, devletle- toplum ve bürokrat-askeri vesayetle sivil siyaset arasında yanlış kurulan ilişkileri "mecrasına oturtma" yani "düzeltme" mücadelesi veriyor. Aslında taşlar yerine oturuyor ve normalleşiyoruz.
Başkan Erdoğan uzun zamandır Türkiye'de; Osmanlı'yla-Cumhuriyet, devletle- toplum ve bürokrat-askeri vesayetle sivil siyaset arasında yanlış kurulan ilişkileri "mecrasına oturtma" yani "düzeltme" mücadelesi veriyor. Aslında taşlar yerine oturuyor ve normalleşiyoruz.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/09/01/ataturk-silueti-ve-mesaji



3-Fatih Altaylı-Habertürk
“Orta direğe tabanvay”

 

1990’ların sonu, 2000’lerde ise otomobil çok kolay ulaşılabilir bir ürün haline geldi ve lüks tüketimi ve yatırım aracı olmayı bırakın tüketim maddesi haline geldi.İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi kentlerde neredeyse eski otomobil kalmadı.3-5 yılda bir değiştirilen bir ürün oldu.Tüketici açısından buzdolabına, çamaşır makinasına dönüştü.Şimdi ise yeniden “Lüks tüketim maddesine” dönüşme yolunda hızla ilerliyor.Zaten aşırı yüksek olan otomobil vergileri, ekonomimizin ve Maliyemizin çok iyi durumda olmasına rağmen akılalmaz bir artışla öyle bir yere çekilmiştir ki, artık bırakın dar gelirliyi, orta gelir grubuna mensup birinin bile eli yüzü düzgün bir otomobil sahibi olma şansı kalmamıştır.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2789683-orta-direge-tabanvay

 

 

4-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“Ne dolar ne euro tek gerçek oto”

 

Hükümet son olarak ithal araçları ÖTV aracılığıyla yüksek oranda vergilendirdi. Türkiye’de üretilenlerin vergisini ise düşürdü. Dış ticaret rakamlarına göre 7 aylık dönemde ihracatın yüzde 29.9 azalmasına karşılık, ithalat rakamları yüzde 22.2 arttı.-İhracatın düşüşü pandemiden ama Türkiye’de otomobil satışları düşmedi, arttı. Geçen yılın 7 aylık döneminde 15.9 milyar dolarlık ihracata karşılık yapılan ithalat 5.4 milyar dolardı. Yani 10.5 milyar dolarlık dış ticaret fazlasına sahiptik.-Bu yılın 7 aylık döneminde ise 11.2 milyar dolarlık ihracata karşılık 6.6 milyar dolarlık ithalat yaptık. Dış ticaret fazlası 10 milyar dolardan 4.5 milyar dolara indi. Dış ticaret dengesine 6 milyar dolarlık erime söz konusu
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2789549-ne-dolar-ne-euro-tek-gercek-oto

 

 

5-İbrahim Karagül-YeniŞafak
“Erdoğan sömürge düzenini sarsıyor”


Bütün güney sınırlarımızı çevreleyen kuşatma yarılıyor, parçalanıyor, o duvarlar bir bir yıkılıyor. Doğu Akdeniz ve Ege’den kuşatma planlarına, bütün Batı karşısına dikilse bile, kararlılıkla karşı duruyor. Sadece savunmuyor, taarruza geçiyor. Sadece haklı değil, güçlü olduğunu da haykırıyor.Türkiye’nin bu duruşu, içeride bazı çevrelerin yılgınlık pazarlamasına rağmen, dünyanın düzenini değiştirecek güçlü sinyaller üretiyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece son bir ayda yaptığı konuşmalar, söylediği cümleler, bu sözlerle uyumlu politikalar yüzyılların sömürge düzenini, sömürgecilerini, emperyalizmi tedirgin ediyor, kurdukları düzeni sarsıyor.Bunu durdurmak için yeni cepheler kuruyorlar. Yeni ittifaklar kuruyorlar. Yeni ortaklıklar inşa ediyorlar. Olmuyor, yapamıyorlar. Türkiye’yi ürkütemiyorlar. Olmayacak da, başaramayacaklar da.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/erdogan-somurge-duzenini-sarsiyor-2056104

 

 

6-Ahmet Taşgetiren-Karar
“Muhalefetin ortak aday sorunu”

 

Bunun netleşmesi kanaatimce en çok sayın Gül’ün kendi kişiliği açısından önemli. Şöyle düşünüyorum: Böyle bir köşede durup durup günün birinde ortak aday olarak ilan edilivermek siyaseten sağlıklı bir yol olduğu söylenemez. Bu halk tarafından yadırganır, parti tabanlarında tepki görür ve oturtulduğunuz “Tayyip Erdoğan karşıtlığı pozisyonu” gibi negatif bir pozisyon sizi anlatmaz. Bunu sayın Gül’ün de isteyeceğini sanmıyorum. Onun için belki ilk belli olması gereken husus sayın Gül’ün böyle bir ortak adaylığı ciddiye alıp almadığıdır. İkincisi böyle bir ihtimalin partilerde karşılığının bulunup bulunmadığıdır. Gül’ün pozisyonu netleştikten sonra Gül’ün tavrı da, partilerin tavrı da, siyasetin rengi de değişecektir. Şu anda yaşananlar anlamsız top çevirmeden ibaret gözüküyor.
https://www.karar.com/muhalefetin-ortak-aday-sorunu-1583117

 

 

7-İbrahim Kiras-Karar
“Anıtkabir’in fethi”

 

Ama bunu, muhalefetin ileri sürdüğü gibi, Atatürk’e hakaret olarak değil, belki “Atatürk’ün temellükü” isteğinin tezahürü olarak düşünmek lazım. Atatürk adının hâlâ millet çoğunluğu nezdinde yaygın kabul gören bir milli sembol vasfı taşıyor olması Atatürk’ü sahiplenmeyi siyasi/ ideolojik bir hedef haline getirmiş görünüyor. Zaman zaman “Atatürk’ü filancaların elinden almak” diye ifade edilen bu hedef aslında “ideolojik iktidar”ın yapısal karakterine yönelik bir itirazın sözkonusu olmadığını, daha açıkçası alternatif bir ideolojik tutuma sahip olunmadığını gösteriyor olmalı. Çünkü Türk toplumu her ne kadar kültürel çatlakları derinleştirilerek siyasi anlamda kutuplaşmış olsa da “ortak” toplumsal zihniyet bakımından “kaynaşmış bir kitle” özelliğine sahip. Ki mevcut kutuplaşmanın da temelinde zaten ortak toplumsal arızalarımız yer alıyor. Dolayısıyla siyasi iktidar çevresinin Atatürk’e sahip çıkma veya Anıtkabir’i fethetme şeklindeki arzularının ortaya koyduğu realite aslında Abdülhamitçiliğin de Atatürkçülüğün de Erdoğancılığın da aynı “hikaye”nin farklı varyasyonları olduğudur.
https://www.karar.com/anitkabirin-fethi-1583116

 

 

8-Emin Çölaşan-Sözcü
“Onların işi gerilim yaratmak”

 

Böyle bir kafanın teslim aldığı Türkiye'nin dış politikada nasıl hezimetlere uğradığını hep birlikte görmüyor muyuz?Sadece ikisini sayayım…Dünyada ve yakın çevremizde bir tek dostumuz bile kalmadı. AB'den tümüyle dışlandık. AB'yi bundan sonra rüyalarında bile görmeleri söz konusu olmayacak.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/emin-colasan/onlarin-isi-gerilim-yaratmak-6016409/

 

 

9-Ahmet Kekeç-Akşam
“Üç şey”

 

Bir ara (Perinçek’in kendi kendine gelin güvey desteğinden dolayı) “Çinci oldu” diyorlardı.
S-400’ün alımı sürecinde “Erdoğan Rusçu oldu, bizi Batı dairesinden koparacak” demeye başladılar.
Erdoğan Rusçu oldu diyen kafayla, eyvah Batı dairesinden kopuyoruz diyen kafa arasında bir fark yoktur.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/ahmet-kekec/uc-sey/haber-1106002

 

 

10-Yaşar Hacısalihoğlu-Akşam
“Yapay tartışmaların maskelileri”


“Erdoğan, Libya politikasını ve gaz iddialarını savunmak için Mustafa Kemal’in 1918’den sonra Türkiye’yi bölmeye çalışan Batılı güçlere karşı mücadelesini sürdürüyor.” Le Monde diyor ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, emperyalizme karşı savaşıyor, tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi.
Bu zatlar bu durumu yok sayarak, adeta taktıkları Atatürk maskesini sürekli tazeleyerek meselenin özüyle yabancılaşmaya devam ediyorlar. Asıl kaygı verici olan budur.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/prof-dr-yasar-hacisalihoglu/yapay-tartismalarin-maskelileri/haber-1106009

 

 

11-Selcan Taşcı Hamşioğlu-Yeniçağ
“Kendini mozaleye de prangalasa boşuna”

 

İnsan gerçekten hayret ediyor!Sanırsın ki, Abdullah Gül, toplumun her kesimini özleme gark eden bir Cumhurbaşkanlığı yaptı. Geride, dinlemeye doyulmayan "hoş bir seda" bıraktı. Hafızam yahut algım beni yanıltıyorsa, hatırlatın, aydınlatın lütfen; hangi -başka kimselerde bulunmaz- özelliğinden dolayı, Abdullah Gül, bir kere daha Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmalı?"Saray" daha yeni yapıldı, "hanımefendi" belki bu defa astronomik tadilatlara ihtiyaç duymaz diye değildir herhalde!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kendini-mozoleye-de-prangalasa-bosuna-56711yy.htm