Yunus Soner: "AB Avrasya'ya yönelmeli"

Uluslararası İlişkiler Büromuz üyesi Yunus Soner Russia Today'a konuştu.

Tarih:

Merkez Karar Kurulu ve Uluslararası İlişkiler Bürosu üyemiz Yunus Soner, Rusya’nın dünya çapında yayın yapan devlet kanalı Russia Today’de Türkiye-AB Krizini değerlendirdi.

 

 

Spiker: Türkiye ile Hollanda arasındaki gerginliği konuğumuzla konuşalım. Yunus Soner, Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu ve Uluslararası İlişkiler Bürosu üyesi. Sayın Soner, programa katıldığınız için teşekkür ederiz. Türkiye bazı NATO ortaklarıyla işbirliğini veto etti ve AB ile gerginliği yepyeni bir düzeye taşıdı. Ankara şimdi NATO’dan daha da mı uzaklaşıyor?

 

Yunus Soner: Öncelikle programınıza davet için teşekkür ederim. 3 noktanın altını çizmek isterim.

 

 

ALMANYA VE HOLLANDA’NIN YAKLAŞIMINI KINIYORUZ

 

Birincisi, Türk Hükümet yetkililerinin Almanya ve Hollanda’da maruz kaldığı muameleyi kesinlikle kınıyoruz. Bu muamele hem uluslararası ve ulusal yasalara aykırıdır, hem de müttefik ülkeler ahlakını zedelemiştir.

 

İkincisi biz, iki tarafı da bu krizi iç politika malzemesi yapmaktan, seçimlerde ya da referandum süreçlerinde kullanmaktan uzak durmaya çağırıyoruz.

 

 

AB’NİN GELECEĞİ AVRASYA’DA, TÜRKİYE KİLİT ÜLKE

 

Üçüncüsü, AB yetkililerini uyarmak ve onlara hatırlatmak istiyoruz. Avrupa Birliği’nin geleceği Avrasya’dır. Onların da güvenlik ve ekonomi çıkarları Avrasya’dadır.

 

Ve Rusya’nın yanında Türkiye, Avrasya’nın iki kilit ülkesinden biridir.

 

Sorunuza gelirsek. Tabii ki bu krizde yeni bir boyut ve Türkiye-NATO ilişkilerini de etkileyecek. Gerçi kriz, AB ülkelerinde seçim kampanyaları ile bağlantılı. Yani maddi olarak Türkiye-NATO ilişkilerine dair değil.

 

Ama arka planda Türkiye ile NATO arasında başka bir kriz de sürüyor. Bu krizin içeriği, altını çiziyorum bazı NATO ülkelerinin PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine destek vermesi.

 

Diğer yandan Türkiye Avrasya yolunda ilerlemeye devam ediyor. Son örnek, Rusya ile başarılı sonuç alıcı şekilde yürütülen S-400 savunma sistemi alım görüşmeleri.

 

 

AB-TÜRKİYE KRİZİ AYNI ZAMANDA ATLANTİK KAYNAKLI

 

Bu nedenle bu krizi, AB içindeki Atlantikçilerin Türkiye’nin Avrasya Yürüyüşü’ne yanıtı olarak da değerlendirebilirsiniz.

 

Sonuç olarak, güncel krizin somut içeriği NATO bağlamı olmasa da, NATO ile ilişkileri de gereceği ve Türkiye’yi NATO’dan daha da uzaklaştıracağı kesin.

 

Spiker: Türk Hükümet yetkilileri Avrupa’da Türk düşmanlığının, İslam düşmanlığının yayıldığını söylüyor. Katılıyor musunuz?

 

Yunus Soner: AB içinde Türk ve Müslüman düşmanlığını körükleyen güçler var. Fakat Türk Hükümeti buna yanıt olarak geleneksel Türk diplomasisine geri dönmeli. Tansiyon düşürülmeli. Avrupa’daki Türk nüfusun çıkarları da bunu gerektirir. Avrupa’ya bağırıp çağırmanın, AB hükümetlerine “faşist” gibi sıfatlar yapıştırmanın bu krizde faydalı olacağını düşünmüyorum.

 

 

TÜRK DİPLOMASİSİ GELENEKSEL NEZAKETE DÖNMELİ

 

Türkiye geleneksel diplomasisine geri dönmeli. Bu diplomasi, nezaketi ve yapıcılığı ile tarihsel üne sahip. Türk ya da İslam düşmanlığına doğru yanıt budur.

 

Ve tekrar: Türk Diplomasisi, AB’ye Avrasya’daki çıkarlarını hatırlatmalıdır. Bence anahtar tutum budur.

 

Spiker: Biraz da mülteci anlaşmasını konuşalım. Türk Dışişleri Bakanı uyardı: Türkiye bu anlaşmayı iptal edebilir. Sizce bu sadece boş bir tehdit mi, yoksa görüşmeleri hızlandırma için bir girişim mi?

 

Yunus Soner: Mülteci anlaşmasının bir arka planı var. Kısaca açıklamama izin verirseniz: Bu anlaşmayla birlikte vizelerin kaldırılmasına yönelik bir anlaşma da sağlandı. Anlaşma, Haziran 2016’da uygulamaya konulacaktı.

 

Ancak AB, Türkiye’yi, terörle mücadele yasalarını değiştirmeye çağırdı. Özellikle PKK’ya yönelik yasaları. Bu talep Türk Hükümeti tarafından reddedildi. Ki bize göre Ankara haklıydı.

 

 

MÜLTECİ KRİZİ VE KUZEY SURİYE

 

Bu yüzden vize serbestisi anlaşması uygulanmadı. Bu nedenle de göç anlaşması havada kaldı. Dolayısıyla bu anlaşma Türkiye için müzakere aracı. Ama aynı zamanda AB burada kabul edilemez talepler öne sürüyor.

 

Buna ek olarak göçmenlerin önemli bir kısmı Kuzey Suriye’den kaçmak zorunda kaldı. Kaçtıkları bölgeyi bugün Amerikan kuvvetleri işgal etti.

 

Türkiye’nin uzu vadede amacı, mültecilerin bugün Amerikan kuvvetlerinin işgal ettiği bu bölgeye geri dönmesini sağlamak.

 

Bu sorun, Türkiye ve Avrupa’nın çıkarlarını birleştiriyor. Avrupa mültecileri istemiyor. Türkiye ise onların geldikleri Kuzey Suriye’ye tekrar yerleşmesini istiyor.

 

Karşı tarafta ise Atlantik güçlerini görüyoruz. Onlar bu bölgede bir koridor oluşturmak istiyor. Sözde “Kürt Koridoru” kurmak istiyorlar. Bu nedenle mültecilerin bölgeyi terk etmesini istiyorlar.

 

 

TÜRKİYE VE AB İŞBİRLİĞİ YAPMALI

 

Önümüze yine Avrasya çıkıyor. Türkiye ve Avrupa’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliği için işbirliği zorunluluğu. Mülteci sorununu çözecek olan bu.

 

Bugün için, şu anda, mülteci anlaşması bir müzakere aracı. Ama güncel çatışmanın yatışması ile bu sorun ortadan kalkmayacak.

 

Spiker: Türkiye ile AB arasında sert bir sözlü savaş yaşanıyor. Çatışmanın yatışması için ne yapılmalı? Uzun vadede bu çatışmada kim kaybedecek? AB mi, Türkiye mi?

 

Yunus Soner: Birincisi şu an gereken gerginliği azaltmak. Diğer tarafı kışkırtan kamuoyu açıklamaları kesinlikle faydalı değil. İki taraf da masaya oturmalı ve ikili ilişkilerde tüm konuları ele almalı.

 

İkincisi, uzun vadede Türkiye’nin Asya’ya yönelişi devam edecek. Bu bağlamda Türkiye, AB üyesi ülkelerle ikili düzlemde yeni ilişkiler kuracak. Türkiye’nin perspektifi böyle. Bu gelişme kaçınılmaz.

 

Spiker: Yunus Soner, Vatan Partisi MKK ve Uluslararası İlişkiler Bürosu üyesi, bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.