"Türkiye ve Venezüella Amerikan baskılarına karşı sıkı dayanışma içinde"

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Venezüella'nın altınlarını Türkiye'de rafine etme kararını Sputnik'e değerlendirdi

Tarih:

Venezüella'nın altınlarını Türkiye'de rafine etme kararını Sputnik'e değerlendiren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek "Türkiye'nin Amerika'nın cephesine dönme ihtimali yok. Tayyip Erdoğan'ların (da)...Venezüella da, başka ülkeler de bunun farkında. Bu işbirliği bu yüzden çok önemli" dedi.

 

Kısa bir süre önce ABD'nin finansal ablukasına "petro" isimli kripto para basarak karşı koyma hamlesinde bulunan Venezüella, ABD ambargosuna karşı Türkiye'yle işbirliği konusunda önemli bir adım attı. 9 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın göreve başlama törenine katılan Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun "Türkiye ile altın konusunda neler yapabileceğimizi konuşmamız gerekli. Petro adlı para birimimiz, Türkiye ile ilişkileri geliştirmede önemli. Türkiye ile çok daha büyük işler yapmak istiyoruz" açıklamalarının üzerinden bir kaç hafta bile geçmeden iki ülke arasında kritik bir mutabakata varıldı. Venezüella Madencilik Bakanı Victor Cano, ülke altınlarının Türkiye'de rafine edileceğini söyledi. Kamu maden şirketleriyle küçük maden işletmelerinin Venezüella'da çıkardıkları altını işlenmesi ve altın paraya çevrilmesi için Türkiye'ye yolladığını söyleyen Cano, "Eskiden sertifikalandırma süreci İsviçre'de yapılırdı, artık yapmıyoruz. Bu süreç artık müttefik ülkelerde yapılıyor. İsviçre'ye altını yolladığınızı, onların da yaptırımlar yüzünden altınınızı tuttuğunu düşünün" dedi. Söz konusu anlaşma, iki ülkenin ABD ambargosuna karşı müşterek bir çaba içerisine girmesi itibariyle önemli. Peki bu adım, Türkiye ile ABD ambargosu altındaki üçüncü ülkeler arasında kurulabilecek olası ittifakların önünü açabilir mi? Kararı ve kararın olası yansımalarını, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Sputnik'e değerlendirdi. 

 

 

‘TÜRKİYE VE VENEZÜELLA AMERİKAN BASKILARINA KARŞI SIKI DAYANIŞMA İÇİNDE'

 

Dünyada "Amerikan emperyalizmine karşı oluşturulan cephenin kilit ülkesinin Türkiye" olduğuna işaret eden Perinçek şu değerlendirmede bulundu:

 

"Dünyada Amerikan emperyalizmine karşı bir cephe oluşturuldu. Bu cephe, Venezüella'dan Çin'e kadar uzanıyor ve Türkiye de bunda kilit bir ülke. Türkiye'nin bu anlamda güvenilir bir ülke olarak görülmesi bizim için çok önemli. Neticede Venezüella, o altınları Çin'de veya Rusya'da da rafine ettirebilir ama Türkiye ve Venezüella arasında, Amerikan emperyalizminin çeşitli baskı, denetim ve tehditlerine karşı sıkı bir dayanışma oluşmaya başladı. Bu Türkiye'nin konumunu ve bu konuma verilen önemi gösteriyor."

 

 

‘TÜRKİYE AMERİKA'NIN PİYONLARIYLA SAVAŞIYOR, BİR DAHA ABD CEPHESİNE DÖNMEZ' 

 

Türkiye'nin bir daha ABD cephesine dönmesinin "imkansız" olduğuna ve bu gerçeğin de pek çok ülke tarafından fark edilmiş olduğuna işaret eden Perinçek "Oluşan bu yeni durum, Türkiye'de sırf laikliğe dayanan bir ilericiliğin ne kadar geçersiz olduğunu bir kez daha ispatladı. Zira ilericiliğin ölçütü, emperyalizme karşı takınılan tavırdır ve dünyada çok önemli bir cephe halihazırda oluşmuş durumda. İran'ı, Rusya'sı, Türkiye'si, Hindistan'ı, Orta Asya ülkeleri ve Şangay İşbirliği Örgütü ülkeleri hatta Almanya, Fransa ve İngiltere'ye kadar uzanan bir Avrasya beraberliği oluştu. O beraberlik Venezüella'yı da kucağına almış durumda. Türkiye'nin bu güvenilir konumu önümüzdeki süreci anlamamız açısından çok önemli. Bazıları ‘Tayyip Erdoğan, Amerika'nın cephesine ne zaman dönecek?' deyip duruyor. Ama Türkiye için öyle bir dönüş olmayacağını biz hep söyledik. O yol kapalı. Çünkü Amerika, Türkiye'yi Akdeniz'den İsrail ve Yunanistan ve Güney Kıbrıs'la beraber tehdit ediyor. Aynı zamanda, Amerika'yla Türkiye Suriye ve Irak'ın kuzeyinde cephe cepheye gelmiş durumda. Ve Türkiye, orada Amerika'nın piyonlarıyla savaşıyor. Bu koşullarda Türkiye'nin Amerika'nın cephesine dönem ihtimali yok. Tayyip Erdoğan'ların (da)…Venezüella da, başka ülkeler de bunun farkında. Bu da oldukça önemli" ifadelerini kullandı.

 

 

‘BAŞKA GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ DE OLUŞAN BU CEPHEYE KATILABİLİR' 

 

"Başka Güney Amerika ülkelerinin de Amerikan emperyalizmine karşı oluşan bu cepheye katılması olası mı?" sorusuna ise Perinçek şöyle yanıt verdi:

 

"Amerika artık kendisine ambargo koyan bir ülke durumuna düşüyor. Irak'a ambargo, Rusya'ya ambargo, Venezüella'ya ambargo, Türkiye'ye ambargo, Çin'le de ticaret savaşı, Almanya'ya ticari yaptırımlar… Bu tabloya baktığımızda, Amerika kendisini yalnızlaştıran ve kendisine hızla ambargo uygulayan bir ülke konumuna düşüyor. Dünyadaki bu bahsettiğiniz Amerikan emperyalizmine karşı beraberlik aynı zamanda ekonomi cephesinde de oluşuyor. Sizin sorunuz çok anlamlı. Çünkü Güney Amerika artık eskisi gibi ABD'nin arka bahçesi değil. Onlar da ABD karşıtı ekonomik ve siyasi cephe içerisinde hızla yerini alacaklardır."

 

 

‘TÜRKİYE'DE FETÖ VE PKK'YI DESTEKLEYEN SOLCU, AMERİKA'YA KAFA TUTAN HÜKÜMET DE SAĞ SAYILAMAZ'

 

Türkiye'deki "sağ" ve "sol" kavramlarının yeniden tartışılması gerektiğinin altını çizen Perinçek "FETÖ ve PKK ile birlikte yürünen solculuk, solculuk değildir" diyerek şunları ekledi:

 

"Halkın kafasındaki sağ-sol kavramlarıyla bilimsel olan sağ-sol son derece farklı. Lenin ‘İngiliz sosyal demokratlarından ise Afgan kralı daha solcu, daha bizimle beraberdir' demişti. Bu söz anlamlı çünkü solda mevzilenmeyi bir takım solcu söylemler değil, gerçek anlamda emperyalizme karşı duruş sergilemek belirliyor. Türk hükümetine de Venezüella'nın güvenmesi bu anlamda önemli. Amerika'ya kafa tutan konumunu ‘sağ' olarak nitelememek lazım. ‘Sol' ve ‘sağ' kavramları da bu süreçte yeniden tartışılacaktır. Öyle solcular var ki, Amerika'nın piyonu pozisyonundalar, FETÖ ve PKK ile aynı cephede yer alıyorlar, Amerika'nın dizinin dibindeler. Dolayısıyla bunlar en sağ, en gerici güçler haline geldi. FETÖ ve PKK ile birlikte yürünen solculuk, solculuk değildir. Türkiye'nin FETÖ'yle mücadelesine karşı bir takım kendilerine solcu diyen gruplar, CHP de dahil, FETÖ'yle birlikte yürüyorlar. Bunlar, Adnan Oktar'a yönelik operasyonlar da İsrail'in işbirlikçisi Oktar'ı savunur pozisyona düşüyorlar. Onun için meseleye sade bakmak lazım. 1800'lerin sonlarından bu yana solculuğun, ilericiliğin tanımı emperyalizme karşı tavırdır."