Soner Polat: “Türkiye'nin iç ve dış problemlerinin ana kaynağı Batı'dır”

Genel Başkan Yardımcımız Emekli Amiral Soner Polat, RT (Russia Today) Almanya'ya konuştu

Tarih:

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Tüm Amiral Soner Polat RT (Russia Today) Almanya’ya ABD-Türkiye arasındaki kriz ve S400 tartışmaları hakkında röportaj verdi: “ABD, Ortadoğu’nun ABD planına uygun bir şekilde yeniden planlanmasını engelleyecek bağımsız bir Türkiye'yi istemiyor.”

 


Türkiye'nin Rus Hava Savunma Sistemi S-400'lerin üzerinde durmasının askeri sebebi nedir ve neden bu konuda ABD'nin müdahalesini dinlemiyor?

 

Doğudaki komşumuz İran ile sınırımız 1639 yılında Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla belirlendi. O günden bu yana İran ile aramızdaki sınır hiç değişmedi. Batının iki ülkeyi birbirlerine karşı kışkırtma çabaları olmasaydı, iki ülke arasındaki ilişkilerin seviyesi daha iyi olabilirdi. Problem sahaları suniydi ve özellikle de Türkiye içinde Transatlantik yanlısı hükümetlere dayanıyordu. İran'ın füze programı, her geçen gün artan ABD-İsrail tehdidine cevap niteliği taşıyor. Ülkemizin İran'dan gelen füzelerce tehdit edildiği iddiası gerçekçi değil.

 

 

Türkiye 2011 yılından bu yana Suriye ile anlaşmazlık içinde. Bu durum,ABD sistemleriyle silahlanmak için bu bir gerekçe oluşturmuyor mu?

 

S.P. : Suriye 2011 yılından bu yana toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini savunmak için büyük bir savaş yürütüyor. Suriye'nin emperyalizme karşı bu amansız savaşında Türkiye, Suriye yönetimine karşı konuşlandı. Buna rağmen Suriye'nin Türkiye'ye karşı gerçek bir füze saldırısı olmadı. Suriye topraklarından Türkiye'nin sınır bölgelerini hedef alan füzelerin fırlatıldığı doğru fakat bu silahlar ya DAEŞ ya da PKK terör örgütleri tarafından fırlatıldı. Bu iki terör örgütü böyle bir inisiyatifi “efendilerinin” izni olmadan alabilirler miydi? Yani; bu füze saldırılarının arkasında ABD yatıyor.

 

 

Yani Türkiye'nin asıl düşmanının ABD olduğunu mu ima etmek istiyorsunuz?

 

S.P. : Ciddi bir analiz yaparsak Türkiye'nin karşı karşıya olduğu hemen hemen tüm iç ve dış problemlerinin Batı'nın ve özellikle de ABD'nin aktivitelerine dayandığını kolayca tespit edebiliriz.

 

 

ABD Patriot hava savunma füzelerini Türkiye'ye satmayı teklif etti. Bu Rus S-400 sistemine karşı iyi bir alternatif değil mi?

 

S.P. : Batı kendi sistemini Türkiye’ye, İncirlik ve Kürecik'teki radar sistemlerini korumak için vermek istiyor. Bu sistemlerin Türkiye tarafından etkili bir şekilde kullanılabileceğinden emin olamayız çünkü kaynak kodları ve gizli şifreleri ABD’nin elinde. ABD’nin bu sistemleri kendi istekleri doğrultusunda kullanılmaması durumunda nasıl değerlendireceğini bilemeyiz.

 

 

Rusya’nın S-400 hava savunma sisteminin avantajları nelerdir?

 

S.P. : S-400 sistemi hem kullanım açısından daha kolay hem de çok büyük etki gücüne sahip. Menzili dolayısıyla Türkiye'nin operasyonel ihtiyaçlarını tamamlamak için gereken özelliklere sahip. Seyyar olduğu için gizlice bir operasyon sahasından başka birine alınabilir. Düşman için bu durum büyük bir sürpriz yaratabilir. Hava savunması meselelerinde bu sistem istenen caydırıcı etkiyi sağlıyor.

 

 

Türkiye'de siyaset ve ordu içerisinde, ABD ile işbirliğini destekleyen çok sayıda seçkin var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

S.P. : Evet, Türk siyaseti ve Türk bürokrasisi içinde güçlü bir Transatlantikçi damarın hakim olduğu doğru. Fakat son gelişmeler Türkiye için öyle kritik bir durum yarattı ki, Batı kaynaklı bir tehdit algısı fikri daha fazla taraftar kazanıyor. Bir NATO üyesi ve AB aday ülkesi olmak bu tehdidi artık gizleyemiyor.

 

S-400 alımı, savunma alanındaki değişime dair en önemli işaret. Türkiye, Batının değişen, yeni yüzünü temkinli bir şekilde inceliyor ve savunma sistemini de ona göre güçlendiriyor. Bu rotadan şaşmak demek Türkiye için kendi geleceğini tehlikeye atmak demektir.

 

 

ABD her defasında S-400lerin Batı silah sistemleriyle uyuşmadığını ifade ediyor. ABD neyi amaçlıyor?

 

S.P. : ABD'nin F-35 savaş uçaklarının teknolojik koordinasyon sorunlarını öne sürmesi sadece bir oyalama taktiği. Aslında Washington, Türkiye'nin bağımsız bir hava savunma güvenliğine yönelik ciddi adımlar atmış olmasından korkuyor. ABD'nin Patriot sistemiyle hem Türkiye üzerinden para kazanması hem de Türkiye’yi kontrol etmesine yönelik tüm planları başarısız oldu. Türkiye Patriot füzelerini sadece doğal müttefikleri, yani Batı Asya ülkelerine karşı kullanabilir, o da ülkemizin geleceği için bir felaket olur.

 

 

Türkiye'nin jeopolitik olarak yeniden konumlanması ABD için bölgede hangi sonuçları doğurur?

 

S.P. : ABD, açıkça söyleyemese de Ortadoğu planları önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunu düşünüyor. Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Operasyonlarıyla Amerika’nın Akdeniz'e uzanacak olan terör koridoru planlarını boşa çıkardı. Washington, Türkiye'nin varlığından dolayı bölgede istediği gibi hareket edemiyor. İsrail yönetimi, devlet başkanlarına ve artık dostça ilişki kurduğu Arap ülkelerinin önemli temsilcilerine şu açıklamada bulundu: “Bölgede en büyük tehdit ne Rusya ne İran. Bize asıl zararı Türkiye veriyor.”

 

 

Türkiye'nin haricinde İran ve Rusya da ABD'ye Ortadoğu’da meydan okuyor. Astana ülkeleri arasındaki fark nedir?

 

S.P. : Rusya da İran da bölgedeki değirmenlerini uzaktan getirilmesi gereken suyla işletiyorlar. Buradaki iki ülkenin de askeri vuruş gücü Ankara'nın icra kabiliyetiyle karşılaştırılamaz. Türkiye, bir operasyonu tüm silahlı kuvvetleriyle destekleme imkanına sahip. Türkiye güçlü ve olayların içinde. Türkiyesiz alınan kararların gerçekleşme olasılığı düşük.

 

 

Türk ordusu geleneksel olarak NATO dostu olarak biliniyor. Ordunun, bu tutumunu değiştirip Avrasya'ya yönelmesine ve Amerikan karşıtı tutum geliştirmesine ne sebep oldu?

 

S.P. : Toplumda öne çıkan ulusalcı asker, siyasetçi, gazeteci vb. isimlere karşı yürütülen Balyoz, Ergenekon vb. kurgu davalardan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri içinde NATO ve ABD'ye karşı güçlü bir hava oluştu. Çünkü NATO ve ABD bu hukuksuz davaları, “demokratikleşme” adı altında destekledi. Ardından Türkiye, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle sarsıldı. Bu darbe girişimi açıkça FETÖ tarafından yapıldı. Bu olay ordunun ve sivil toplumun geniş kademelerinin, ABD ve CIA'yı darbe girişiminin arkasındaki asıl güç olarak görmelerini sağladı.

 

2016'daki darbe girişiminde halkın geniş bir kesimi, ABD'nin darbecilerin arkasındaki esas güç olduğundan emindi. Darbe sonrası, Türk halkının ABD'ye olan karşıtlığı tarihi bir seviyeye ulaştı.