Prof. Dr. Cengiz Çakır: "Şarbon, hayvancılığı yıldırım gibi çarpmaz!"

Genel Başkan Yardımcımız ve Çiftçi Bürosu Başkanımız Prof. Dr. Cengiz Çakır, Şarbon hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu

Tarih:

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Vatan Partisi Çiftçi Bürosu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Çakır, bir süredir kamuoyunu yakından ilgilendiren, Şarbon hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu.

 

Şarbon; dünyanın dört bir köşesinde, Antarktika dışındaki bütün kıtalarda görülmektedir. Türkiye’de de sık görülen ve bilinen bir hastalıktır. 2017 yılında 81 ilimizden sadece 21 ilde şarbonla mücadele gerekmemiştir. 300 bin büyük baş, 295 bin küçükbaş, 3230 tek tırnaklı hayvan aşılanmıştır.


Şarbon bakteriden kaynaklanan bir hastalıktır. Hastalık etmeni Bacillus anthracis adıyla bilinir. Bu nedenle Şarbona - Antrax da denir. Daha çok otobur hayvanlarda görülen bir hastalıktır. Hastalanıp ölen hayvanları yiyen etobur hayvanlarda da görülebilir. Şarbon, hayvandan hayvana bulaşan bir hastalık değildir.


Hastalığa yol açan bakteri oksijenli ortamda “spor oluşturur”. Kendini dış etkilerden koruyan bir tür zırha bürünür. Kuraklığa, sıcaklığa, kimyasal maddelere dayanıklı hale gelir. Bu “spor”lar toprakta onlarca yıl canlı kalabilir. Mer’a da otlayan hayvanların bünyesine sindirim sistemi yoluyla girebilirler. Sporlar, bağışıklık sisteminde bulunan enfeksiyona karşı koyan hücreleri (makrofaj) etkisiz hale getirip, çimlenmeye ve çoğalmaya başlar. Vücut hücrelerini öldüren bir toksin (zehir) salgılarlar. Dokularda aşırı miktarda sıvı birikir. Bakteriler lenf düğümlerinde çoğalmaya başlayınca bünyedeki toksin seviyesi hızla artarak doku hasarına ve organ yetmezliğine sebep olur.


En sık görülen belirtileri:


Titreme


Yüksek ateş


Solunum güçlüğü


Çırpınma ve yığılıp kalmadır.


Bu belirtilerin sadece 2-3 saat sürdüğü belirtilmektedir. Bu nedenle hastalığın en yaygın belirtisinin ani ölüm olduğu söylenebilir. Antibiyotikler hastalık üzerinde etkilidir. Ancak hastalık ani geliştiği için bunu uygulayacak zaman olmaz.


Her zaman, hastalıktan korunma tedaviden iyidir. Hastalık daha çok hayvanlar merada otlarken bulaştığından meraya çıkarmadan önce, koruyucu aşı yapıldığında bir yıl boyunca bağışıklık sağlanmış olur. Hastalığın meydana çıkmış olduğu yerlerde hayvanları aşılamak şarttır.


Türkiye’de 9 adet Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü vardır. Her bir ilin hangi enstitü ile bağlantı kuracağı bellidir. Kesin teşhis laboratuar tahlili ile yapılır. Ölen hayvanın yakılarak ve sönmemiş kireçle muamele edilerek derin şekilde gömülmesi gerekir. Gömülen yerin sel yataklarından uzak ve hayvan leşinin yer altı suyundan en az bir metre yüksekte olması gerekir.

 

Ölen hayvanın kanı pıhtılaşmadığı için vücut sıvılarının sızması önlenmelidir. Ölü bedene fare, böcek gibi hayvanların erişimi de engellenmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı elemanları olay yerini karantinaya alacak ve itlaf işine nezaret edecektir. Ölü hayvana otopsi yapılmayacaktır. En son ölüm olayından itibaren 15 günlük bir karantina süresi vardır. Karantina süresi en kısa olan hastalıktır. Haber verilmesi zorunlu olan bir hastalıktır.


Bir hayvan hastalığı olmasına karşın insana da bulaşabilir. En yaygın bulaşma şekli deri yoluyla olanıdır. Bulaşma fiziki temas yoluyla derideki açık yaralardan olabilir. Kasaplar, veterinerler, hayvancılık yapan insanlar risk grubundadır. Hastalık deri üzerinde böcek ısırığı gibi bir kızarıklıkla başlar, kaşınan ama acı vermeyen siyah renkli 2-3 cm çapında bir yaralar oluşabilir. Antibiyotikler son derece etkilidir. Tedavisi mümkündür ve kolaydır. Aşısı vardır ancak risk grubunda olmayanların aşılanmasına gerek yoktur.


İkinci bulaşma şekli sindirim yoluyla olandır. Hastalıklı etin yenmesi buna neden olabilir. İshal ve ateş gibi belirtileri olur. Etin ve sütün en az 15 dakika pişirilmesi önerilmektedir. İyi pişmemiş etle bulaşabileceği belirtilmektedir.


Üçüncü bulaşma şekli solunum yoluyla olanıdır. Bu en tehlikelisidir. Tabaklanmamış deri ve yapağı gibi maddelerle uğraşan kişilerde ender olarak görülebilir.


Hayvanlarda ölümcül olmasına karşın, tedavi edilmese bile insanlarda ölüm oranı %20 dolayındadır. Kötü bir hastalıktır, şüpheli durumlarda derhal sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır. Ama insandan insana da bulaşmaz.


Ne Yapmalı?


Kitle iletişim araçlarında ve özellikle sosyal medyada yetersiz bilgiden kaynaklanan iletiler dolaşıyor. Paniklemek için geçerli bir sebep yoktur. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çok güçlü ve ülke çapında yaygın olan örgütü görev başındadır. Şarbon ihbarı mecburi (haber verilmesi zorunlu) hastalıklardan biridir. Hastalık haberini alınca görevliler hemen o alanda ve çevresini karantinaya alır ve gerekenleri yapar.


Ruhsatlı olan bütün kesimhaneler veteriner hekimlerimizin denetimi altındadır. Hayvanlar kesime girmeden muayene edilir. Kesildikten sonra da iç organları incelenir. . Şarbona yakalanmış hayvanın dalağı büyür. Bunun için halk arasında şarbona “dalak hastalığı” veya “yanı kara” denir. En ufak bir şüphe halinde veteriner hekim tarafından sürece müdahale edilir. Hayvanları ve hayvansal ürünlerin taşınması çok sıkı kurallara bağlıdır. Usulsüz hareket edenlere ağır para cezaları verilir.


Halkımız sükûnet içinde yaşamına devam etmelidir. Et ve süt en değerli besinlerdir. Bunlardan mahrum kalmak şarbon hastalığından çok daha kötü sonuçlar doğurur. Esasen şarbon hastalığı ciddi bir tehdit değildir. İzmir’de şarbon hastalığı görüldüğüne ilişkin iddialar asılsız çıkmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğü şüpheli olan 51 örnekte şarbona rastlanmadığını açıklamıştır. Hastanelere başvuran hiçbir hastada şarbon teşhis edilmemiştir.


Sosyal medyada adı geçen yerli firmalarımızda çalışan meslektaşlardan konuyla ilgili bilgi edinilmiştir. Her türlü gıda ürününü raflara yerleştirmeden önce, masrafı tedarikçiye ait olmak üzere, akredite laboratuarlarda analizler yaptırdıklarını belirttiler. Kendine güvenmeyen firmaların 8-10 bin lira tutan analiz masraflarını göze alamadığı için mal vermediğini ifade ettiler. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetiminden ayrı olarak tedarikçi firmaların faaliyetlerini bizzat denetlediklerini belirttiler.


Şarbon 20 Santigrat derece ve üzerindeki sıcaklıklarda daha aktif olmaktadır. Hava sıcaklıklarının hızla azalacağı bu mevsimde bulaşma riski de azalacaktır. Kış mevsiminde bulaşma ancak bulaşık yemlerden kaynaklanabilir.

 

Kurban Bayramı sırasında iyice yoğunlaşan hayvan hareketleri bulaşıcı hastalıkların taşınmasına ve yayılmasına yol açmaktadır. Benzeri şekilde kaba yemlerin bile uzun mesafelerden taşındığı görülmektedir. Örneğin Manisa merkeze bağlı bir dağ köyündeki sığırcılık işletmesi kaba yemi Aksaray’dan getirmektedir. Bitkisel üretim ile hayvancılık üretim dallarının birbirini destekleyecek şekilde aynı işletmenin bünyesinde yer alması en doğrusudur. Ahırlara dışarıdan hayvan girmesi hastalıkların da girmesine yol açar.

 

İnsanlarımız huzursuz olmasınlar. Ülkemizde şimdi abartılmakta olan şarbon hastalığından ölenlerin sayısı,önlem alınırsa,yıldırım çarpmasından ölenlerin  sayısından daha az olur.


Kamuoyuna saygılıyla duyrulur…