'Kontrollü darbe' FETÖ'cüleri mutlu etti

Vatan Partisi’nin gençlik kolu Öncü Gençlik üyesi Anıl Eren Yıldız, ‘ByLock’ kullandığı iddiasıyla tutuklu kaldığı 66 günü Aydınlık’a anlattı:

Tarih:

FETÖ, hapishanede üyeleri arasında morali yüksek tutmak için çalışıyor. Örgüt elemanlarının yılgınlığa düşmesini ve itirafçı olmasını önlemek için her yolu deniyor. Özellikle televizyonda örgüte yönelik operasyonların duyulmasını istemiyorlar. “Örgüt dağıldı” algısının yerleşmesini istemiyorlar.

 

Anıl Eren Yıldız, “hapishanede FETÖ’cülerle 66 gününü” anlatmayı şöyle sürdürdü:

 

 

TELEVİZYON YASAKTI

 

- Televizyon izliyor muydunuz?

 

- Ben koğuşa gittiğimde televizyon yoktu. İmamlar, “Huşumuz bozulur, dirayetimiz kırılır” diyerek televizyonu yasaklamıştı. Benimle birlikte birkaç kişi daha televizyon alınmasını istedik. Ben 50 gün boyunca tek tek görüşerek birçoğunu ikna ettim. FETÖ tutuklusu bir esnaf televizyon aldırdı. Ama televizyon izlerken kadın gördüklerinde sürekli gözlerini kapatıp kanal değiştiriyorlardı. Müzik çıkınca hemen kulaklarını kapatıyorlardı. En sonunda bir yol buldum. Aralarında en küçük bendim. Ben 22 yaşındaydım, benden sonra en genç olan 36 yaşındaydı. Kumandayı ben aldım, kadın çıkınca onlara söylüyordum, onlar gözlerini kapatıyordu. Bir süre sonra bu iş eğlenceli bir hâl almaya başladı. Televizyonda bazen haberlerde Fetullah Gülen’in bedduaları görüntülü bir şekilde verilince hep bir ağızdan yüksek sesle “amin” diye karşılık veriliyordu.

 

 

KONTROLLÜ DARBE

 

- ‘Kontrollü darbe’ tartışmasına ne diyorlar?

 

-Girdiğimde darbenin AKP ile ulusalcıların tiyatrosu olduğu iddia ediliyordu. Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” söylemi ile birlikte mutlu oldular. “Bu güzel günlerin başlangıcıdır. Her şey güzel olacak” demeye başladılar. Gazetelerdeki bu konudaki haberlerden de umutlandılar.

 

Kısa süre sonra da Sincan’da darbe çatı davası başladı. Orada askerlerin verdikleri ifadeler, FETÖ’cü olmadıklarını dile getirmeleri de onları rahatlattı. Bu ifadelerin kendilerine yarayacağını dillendirmeye başladılar. “Darbe ile FETÖ arasında ilişki yok” algısı yaratmaya çalışıyorlardı. Kurtuluşlarını burada görüyorlardı. Mahkemelerde aynı yöntemi izleme kararı aldılar.

 

PET ŞİŞELERLE HABERLEŞME

 

- Diğer koğuşlarla irtibatları var mıydı?

 

- Yasak olmasına rağmen mahkemeye gidip gelenler, yeni bir haber alanlar, komşu koğuşlarla havalandırma sırasında pet şişelerin içine kriptolu notlar koyarak haberleşiyordu. Duvardaki çatlaklar kullanılarak konuşuluyordu.

 

 

CUMHURİYET GEÇMİŞİN TARAF’I GİBİ

 

- Hangi gazete ve kitapları okurlardı?

 

- Kitap okuma alışkanlıkları yoktu. Sadece Kuran okuyorlardı. Koğuşa geldiğimde 5 gazete geliyordu. Bunlar Hürriyet, Sözcü, Cumhuriyet, Birgün ve Yeni Asya idi. Gazete tercihlerini örgüt imamları yapmıştı. En çok Cumhuriyet ve Yeni Asya’yı okumaları dikkatimi çekti. Özellikle Cumhuriyet’i iyice okuyorlar ve bazı haber ve köşe yazarlarını kesip saklıyorlardı.

 

Cumhuriyet’i neden bu kadar özenle okuduklarını sorduğumda, “Cumhuriyet’le Birgün gazetesi bugün geçmişin Taraf gazetesi gibi çalışmaktadır” yanıtını verdiler.

 

 

HAKAN AYGÜN'E YAZALIM

 

Bir ara bazı gazetelere yasak geldi. Hemen “Hakan Aygün’e yazalım, konuyu gündeme taşısın” önerileri geldi.

 

 

HANGİ PARTİYE DESTEK VERİYORLAR

 

- Hapistekilerin siyasi partilere bakışları nasıldı?

 

- Siyasi partiler konusunda görüşleri net değildi. Bazıları “çıkarsam CHP’de siyaset yapmak isterim” derken, bazıları “HDP açılım dönemindeki stratejisine dönerse ben de desteklerim” ifadelerini kullanıyor. CHP’de ulusalcıların temizlenmesi gerektiğini vurguluyorlar. “Önder Sav, Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler gibi isimlerin tasfiyesi CHP’nin kuruluşundan beri yaptığı en önemli iştir. Mehmet Bekaroğlu gibi isimler CHP’ye çok şey katmıştır” görüşünü savunuyorlar. Sık sık CHP’nin 15 Temmuz sonrası muhalefet çizgisini övüyorlar.

 

Vatan Partisi’ni “faşist” diye suçlarken, CHP, HDP, ÖDP gibi partileri kastederek, “solcuları bugüne kadar anlayamamışız” diye değerlendiriyorlardı.

 

 

MEKTUPLAR

 

- FETÖ tutuklularına mektup geliyor muydu?

 

- Aileleri dışında pek mektup gelmiyordu. Bana haftada 10’dan fazla mektup geliyordu. Çok şaşırıyorlardı. “Sana neden bu kadar mektup geliyor” diye soruyorlardı. Ben arkadaşlarıma sürekli mektup yazıyordum. Benim içerden bilgi sızdırdığımı düşünüyorlardı. Onlar mektuplarında birtakım işaretler kullanınca izin verilmedi.

 

 

- Cezaevindeki FETÖ’cüler arasında görüş ayrılıkları yaşanıyor muydu?

 

- Görüş ayrılıkları daha çok süreçle ilgiliydi. Bazılar kısa sürede çıkacaklarını iddia ederken, diğerleri çıkamayacaklarını, hapiste çürüyeceklerini düşünüyorlardı. Koğuşta örgüt hakimiyeti ve imam kontrolü olduğu için farklı düşünenler olsa da ses çıkaramıyorlardı.

 

Zaman zaman kendi aralarında birbirlerini suçlayan ifadeler kullandıkları, özellikle ByLock yükleme konusunda tartıştıklarını gözledim.